Aralarında iki doktor ile Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii'ne sığınan göstericilerin de bulunduğu 255 sanıklı Gezi olayları davasının 47. celsesi görüldü. Tanık olarak ifade veren Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii imamı Halil Necipoğlu, "Cami içerisinde alkol kullanan herhangi birisi görmedim. Ancak sarhoş olduğu izlenimi veren kimseler gördüm" dedi. Caminin temizlik görevlisi Yaşar Tüylü  ise caminin kadınlar kısmında kırmızı bir bira kutusu gördüğünü, bunun dışarıdan konulmasının mümkün olmadığını söyledi.

Gezi direnişi sırasında Dolmabahçe’de yaşanan gaz bombalı saldırıdan kaçanların camiye sığınması üzerine dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Camiye ayakkabılarıyla girdiler, camide içki içtiler” diyerek eylemcileri hedef göstermişti.

Evrensel’de yer alan habere göre, İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma, davanın kapsamlı oluşu nedeniyle büyük salonda görüldü.  47. celsesi görülen duruşmaya 14 tutuksuz sanık ile taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmada tanık olarak dinlenen dönemin Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii imamı Halil Necipoğlu, daha önce karakolda verdiği ifadesindeki beyanlarını doğruladı.

"ALKOL KULLANAN HERHANGİ BİR KİMSE GÖRMEDİM"

Diyanet İşleri Başkanlığı'nca yürütülen idari soruşturmada da aynı şekilde ifade verdiğini söyleyen Necipoğlu, "Cami içerisine dışarıdan gaz geliyordu. Akşam saatlerinden itibaren başlayan ve aralıklarla devam eden gaz vardı. Zaman zaman yoğunluğu artıyordu" dedi. İmam Necipoğlu, olay günü camide alkol içen birini görüp görmediğinin sorulması üzerine, "Cami içerisinde alkol kullanan herhangi bir kimse görmedim. Ancak sarhoş olduğu izlenimi veren kimseler gördüm" diye cevap verdi. Necipoğlu, şahıslara yaklaşmadığını, alkol kokusu almadığını ancak alkol almış izlenimi veren yalpalayan kişilerin zaman zaman içeri girdiğini söyledi.

"KIRMIZI BİR BİRA KUTUSU GÖRDÜM, KOYANI GÖRMEDİM"

Daha sonra caminin temizlik görevlisi Yaşar Tüylü tanık olarak ifade verdi. Önceki beyanlarını tekrar ettiğini söyleyen Tüylü, "1 Haziran cumartesi günü ilk başlarda cami cemaati, turistlerle birlikte toplam 30 kişi vardık. Dışarıdan gaz girişi vardı ama ilk etapta yoğun değildi. Ara sıra gaz yoğunluğu artıyordu. Gelenler arasında yaralı olanlar vardı. Baygın olarak getirilenler de vardı. Ben de sonradan gazdan etkilendim. Girişe hasır serdiğimizden caminin halıları zarar görmedi. Tıbbi malzemeler, yiyecek ve içecekler, hasır ve ayakkabılıklar üzerindeydi. Gün içerisinde camiye girenler o an için 25-30 kişi görülse de gelip gidenler devam ediyordu" diye konuştu. Yaşar Tüylü, cami içinde bira kutusu bulduğu yönündeki eski ifadesinin hatırlatılması üzerine "Bir tane kırmızı bira kutusu gördüm. O da kadınlar kısmındaydı. Kutuyu koyanı görmedim. Bira kutusunu kadınların namaz kıldığı yerde camın önünde gördüm. Burası da caminin iç kısmıdır. Dışarıdan konulmuş olması mümkün değil" şeklinde cevap verdi.

"BİR AN ÖNCE KARAR VERİLSİN"

Sanık Ahmet Küçükkayalı söz alarak "Biz camide bulunmuyorduk. Doktor da değilim. Yapımcı olduğum için projeme çekimler yapmak amacıyla oradaydım. Ancak kimlik göstermeyen ve güvenlik mensubu olduğunu söyleyen üç kişi tarafından gözaltına alındım. Sadece Taksim merkezde olmam nedeniyle alındım. Yurtdışına çıkacağım, bu dava yüzünden çıkamıyorum. Bir an önce davanın karara bağlanarak beraatimi talep ediyorum" dedi.

"TÜRKİYE'YE GİRİŞ YASAĞI OLUP OLMADIĞI SORULSUN"

Sanıklardan Yorgo İatridis'in avukatı Ertuğ Aydın ise, müvekkilinin İstanbullu bir Rum aileden geldiğini, üniversite tezi için İstanbul'da bulunduğunu belirterek, “Kaldığı Rum misafirhanesinin önünde meydana gelen olaylara bakmak için dışarı çıktığında gözaltına alınmıştır. Müvekkilim hakkında Türkiye giriş yasağı vardı.  Bu yasağın devam edip etmediğinin Adalet Bakanlığı'ndan sorulmasını istiyorum. Ancak öğrendiğime göre bu şekilde yasak konulanlar, İçişleri Bakanlığı'nın 2015 tarihli gizli bir genelgesi üzerine tekrar giriş yapamıyorlarmış. Bu hususun mahkemenizce sorulmasını talep ediyorum. Türkiye'ye gelip ifade vermesi gerekiyor" diye konuştu.

"DOKTOR RAPORLARI DİKKATE ALINSIN"

Sanık Mert Kaan Kuyumcuoğlu da olaylar sırasında üzerinde Beşiktaş forması olduğu için şiddetli darba uğradığını belirterek "Mahkemede hep bizim verdiğimiz zararlar konuşuluyor. O gün üzerimde Beşiktaş forması olduğu için büyük darbe gördüm. Bunlardan hiç bahsedilmiyor. Oysa çok darp edildim. Doktor raporlarının dikkate alınmasını talep ediyorum" dedi.

"CAMİNİN KİRLETİLMESİNE İLİŞKİN KISIM AYRILSIN"

Bazı sanıkların avukatı Oya Meriç Eyüboğlu ise kamuda Gezi davası olarak bilinen olaylarla ilgili birçok mahkemeye dava açıldığını belirterek bu mahkemelere ilişkin beraat kararlarından örnekleri mahkemeye sundu. Avukat Eyüboğlu, davanın çok sanıklı olması nedeniyle caminin kirletilmesine ilişkin kısmın ayrılmasını ve beraat kararı verilmesini talep etti. Mahkeme, şikayetçi Muammer Kayaoğlu ile dinlenmeyen tanıkların zorla getirilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.

İDDİANAME...

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Dolmabahçe'deki Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'ne girilmesi olayının da aralarında bulunduğu, 1 Haziran-4 Ağustos 2013 tarihleri arasındaki Gezi Parkı odaklı eylemlere yer veriliyor. İddianamede, 7'si yabancı uyruklu 255 sanığın, "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet", "görevi yaptırmamak için direnme", "kamu görevini usulsüz üstlenme", "kamu malına zarar verme", "özel kıyafetleri usulsüz kullanma", "suçluyu kayırma", "ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme" ve "hırsızlık" gibi suçlardan cezalandırılmaları isteniyor. İddianamede, toplam 220 şüphelinin, 1 yıl 2 aydan 7 yıla kadar değişen hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Diğer sanıkların ise 1,5 yıldan 21 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.