Diyarbakır Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu, Valilik ve İl Milli Müdürlüğü aracılığıyla bütün okullara gönderdiği ilanda Almanca, Arapça, Azerice, Boşnakça, Bulgarca, Ermenice, Farsça, Fince, Fransızca, Zazaca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Kürtçe, Osmanlıca, Özbekçe, Rumca, Rusça, Kürtçe'nin Soranice lehçesi ve sağır ve dilsiz bilirkişi ihtiyacı olduğunu bildirdi.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, geçmişte Kürtçe için yapılan, 'Bilinmeyen bir dil' tanımlaması ve kavramının akıl dışı sosyal ve bilimsel gerçekleri yadsıyan bir tanımlama olduğunu ifade etti.

Hürriyet’te yer alan habere göre, Diyarbakır Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu, Valilik aracılığıyla İl Müdürlüğü ve adliye binasına ilan astı. İlanda, Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre tercüman listelerinin düzenlenmesi hakkında yönetmelik uyarınca komisyon tarafından düzenlenecek bilirkişi listesinin oluşturulmasına esas olmak üzere yazıda belirtilen uzmanlık dalları yazılı alanlarda bilirkişi tespitine ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

İhtiyaç duyulan alanlarda bilirkişilik yapmak isteyenlerin ve yazıda belirtilen koşulları taşıyanların 13-30 Ekim tarihine kadar Diyarbakır Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı'na bizzat başvurmaları belirtildi.

KCK DAVALARINDA ‘BİLİNMEYEN DİL’ OLARAK TUTANAKLARA GEÇMİŞTİ

Diyarbakır Adli Yargı Adalet Komisyonu, aralarında Kürtçe ve Kürtçe'nin Soranice ile Zazaca lehçelerinden uzman bilirkişi aramak için ilan verirken, Kürtçe, özellikle 2009 yılında başlayan KCK davalarında tutanaklara, 'bilinmeyen bir dil' olarak geçtiği hatırlatıldı.

Yargılanan ve siyasetçi olan sanıkların ana dilde savunmada ısrar etmeleri ve Kürtçe konuşmaları tutanaklara, 'Kürtçe olduğunu düşündüğümüz bilinmeyen bir dil' olarak geçerken, yargılanmalar kilitlenmiş ve davalardaki savunma krizi uzun süre çözülememişti. Daha sonra TBMM'den çıkarılan yasa ile Türkçe dışındaki dil ve lehçelerde savunma yapılma imkanı sağlanmıştı.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, geçmişte Kürtçe için yapılan, 'bilinmeyen bir dil' tanımlaması ve kavramı akıl dışı sosyal ve bilimsel gerçekleri yadsıyan bir tanımlama olduğunu belirterek, şöyle dedi: "Bu tanımlama, aynı zamanda Kürt yurttaşları rahatsız ve rencide eden bir ifade biçimiydi. Çok farklı algılara yol açıyordu. Kendi dillerinin kelimesinin bile tanınmadığı ve bir tür hakir görme gibi algılanıyordu. Yapılması gereken; bugün verilen ilanda belirtilen dilleri ve lehçeleri tarihi ve bilimsel adıyla ifade etmektir. Umarım bundan sonra bir daha o 'Bilinmeyen bir dil' gibi garebet kavramlar yargı metinlerine girmez.