Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUAYDER), Diyarbakır 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı. Raporun, 14 Eylül 2020 tarihinden bu yana devam eden hak ihlallerinin tespitinin yapılması, raporlaştırılması, oluşan raporlar neticesinde gerekli hukuki başvuru ve suç duyurularının yapılması için hazırlandığı belirtildi. 
 
Raporda cezaevlerindeki ihllaler şu şekilde sıralandı: 
 
“* Cezaevine girişte çıplak arama yapıldığı, karşı çıkan tutuklulara çeşitli müdahaleler yapıldığı, 
 
* İlk girişte uygulanan 15 günlük karantina sürecinin tam bir izolasyon hali olduğu ve temel ihtiyaçların bile giderilemediği, karantina sürecinde hijyen kurallarına uyulmadığı ve tutukluların telefon-avukat görüşü dışında tam bir tecrit halinde olduğu,
 
* Kitap, TV, vb. hiçbir şeye ulaşılmadığı,
 
* İç etkinliklerin çok kısmi olarak uygulandığı, yapılan odanın ise sürekli kirli olduğu, suyun olmadığı ve kapalı havalandırması olduğu,
 
* Tutukluların tamamının aşılı olmasına rağmen kurs, tiyatro, atölye, turnuva, sinema, kütüphane vb. hiçbir etkinliğin yapılamadığı, bu hususta talepte bulunanlara ise ‘son verilmesini mi istiyorsunuz’ şeklinde uyarı aldıkları,
 
* Gerek açık görüşler olsun gerek sevk talepleri olsun birçok talebin pandemi nedeniyle reddedildiği, sevk talepleri reddedilmesine rağmen birçok sürgünün yaşandığı, yaşanılan sürgünlerin keyfi olduğu,
 
* İnfaz hakimlikleri veya diğer mahkemeler tarafından tutuklular açısından olumlu kararların geç tebliğ edildiği, olumsuz sonuçlanan (disiplin cezası, infaz yakma vb.) kararların ise anında tebliğ edildiği,
 
* İyi hal kurulunun keyfi uygulamaları neticesinde birçok hükümlünün infazının yakıldığı,
 
* Özellikle pişmanlık dayatmasıyla cezaevi idaresinin kendisini bir mahkeme gibi gördüğü, hükümlüler, iyi hal kurulu tarafından yargılandıkları dosyaları dile getirilerek dosyaya ilişkin sorular sorulduğu, ithamlarda bulunulduğu,
 
* Koğuşlarda böceklerin bulunduğu ve idarenin bu sorunun çözümüne dönük kayıtsız kaldığı,
 
* Yaşanan en basit sorunların çözümü açısından bile cezaevi idaresi ile görüşme yapılamadığı,
 
* Son 6 aydır berber sorunu yaşanıldığı, kovid-19 gerekçesiyle berberin kapatıldığı, kısımlara verilen bir traş makinesi ile ‘saçlarınızı boza boza traş etmeyi öğrenin’ şeklinde bir yaklaşım olduğu, sadece 60 yaş üstü mahpusların berbere çıkarıldığı,
 
* Elektrik faturalarının çok yüksek olduğu ve bunun tutuklulardan tahsis edildiği,
 
* Çamaşır yıkamanın haftada 2 saat olduğu ve bunun yetersiz olduğu,
 
* Kısımlar arası değişiklik taleplerine olumsuz cevap verildiği, 
 
* İdareye ve hakimliklere yazılan dilekçelere çoğu defa cevap verilmediği,
 
* Cezaevi personellerinin sürekli hakaret ve tahrik dili kullandığı,
 
* Cezaevi kantininden alınan çamaşır ipi, tırnak makası, kemer, radyo, çöp bidonları, çek pas saplarına bile el konulduğu,
 
* Aynı kısımda 10 kişi kalmasına rağmen en fazla 3 kişi ile fotoğraf çekilmesine izin verildiği, bu şekilde masrafların artırılmak istendiği,
 
* Belirtilen her türlü hak ihlaline karşı taleplerin disiplin cezası ile sonuçlandığı, bu şekilde iyi hallerinin yakıldığı, disiplin cezalarının cezaevi içinde her türlü hak kullanımını engellediği belirtildi."
 
ÖNERİLER
 
Raporunun devamında ise, şu önerilere yer verildi: 
 
"* Ağır hasta mahpusların salgın hastalık durumunda ciddi risk grubunda bulunması nedeniyle serbest bırakılarak infazları ertelenmeli, tutuklu olanlar serbest bırakılmalıdır. Hasta mahpusların değerlendirilmeleri her koşulda sadece klinik yaklaşım ile değerlendirilmeli, alıkonulmasının uygun olmadığına dair tıbbi raporları olan mahpuslar ivedilikle salıverilmelidir.
 
* Virüsün özellikle 60 yaş üstü kişilerde ölümcül etkisi göz önünde bulundurularak 60 yaş üstü mahpusların tedbiren serbest bırakılarak infazlarının ertelenmesi, tutuklu olan mahpusların serbest bırakılması gerekmektedir.
 
* Sağlık çalışanları başta olmak üzere mahpuslarla temas eden tüm çalışanlara koruyucu giysi ve malzeme temin edilmeli, özellikle risk grubunda olan çalışanlar başta olmak üzere tüm hapishane çalışanları için çalışma koşullarını da kapsayacak şekilde gerekli önlemleri alınmalıdır.
 
* Mahpusların sağlık kurumlarına ve hastanelere ring araçlarıyla değil; daha hijyenik ve sağlığa uygun araçlarla taşınması sağlanmalıdır. 
 
*Aile ve avukat görüşlerin yapıldığı alanlarda mahpusların görüş haklarını ihlal etmeyecek şekilde hızla önlemlerin artırılmalı ve alanların sıklıkla dezenfekte edilmeli, mahpusların yakınlarıyla haberleşebilmesi için imkanlar artırılmalıdır.
 
* Mahpusların pandemi süreci gerekçe gösterilerek kısıtlanan sosyal ve kültürel etkinlik hakları için gerekli olanaklar sağlanmalıdır. Sağlık gerekçesiyle alınacak önlemlerin mahpusların temel haklarını ihlal etmeyecek şekilde uygulanmasına özen gösterilmelidir. 
 
* Hapishanede kalan mahpusların sağlıklı bir ortamda kalmaları için gerekli temizlik araçları kendilerine verilmeli; pandemi koşulları dikkate alındığında temizlik ve sağlık konularında titiz davranılması gerekmektedir.
 
* İnceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri; cezaevi rejimi, fiziki koşullar ve mahpuslara hukuka aykırı gerçekleştirilen muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. Diyarbakır D Tipi Hapishanesinde yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığını ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz."