İstanbul'un Sarıyer ilçesine bağlı Armutlu Mahallesi'nde 18 Ekim'de düzenlenen operasyonda polis tarafından vurulan Dilek Doğan, vurulduktan tam bir hafta sonra 25 Ekim'de tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırması Hastanesi'nde yaşamını kaybetti.

Evrim Kepenek’in DİHA’da yer alan haberine göre, Doğan'ın ölüm haberini, medyadan öğrenen Doğan Ailesi, kızlarını öldüren kurşunların polis Y.M.'nin silahından çıktığının raporlarla kanıtlanmasının ardından Y.M.'nin tutuklanmamasına ve adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasına tepki gösterdi.

CANLI BOMBA OLSA EVDE Mİ YATAR?

25 yaşındaki Doğan, 5 çocuklu bir ailenin en küçük kızıydı. Bu nedenle ailenin en değerlisi ve sevileniydi. Annesi Aysel Doğan, olay gecesini, "Silah sesi duydum ve kızım yere yığıldı. Kızımız vurulduktan sonra polislerle itiş kakış yaşadık. Sonra hastaneye getirdik kızımı" diye anlatırken, "Benim kızım canlı bomba değil. Canlı bomba olsa evde mi yatar, neden vurdular?" diye sorması akıllara kazındı.

'EVDE ÇATIŞMA OLMADI'

Baba Metin Doğan ise, olay gecesini, "Evimize 4 polis ayakkabılarıyla girdi. Kızımı vuran polise 'Galoş giyin' dedik. Onlar da 'Giymeyiz' dediler. Sonra silahı bize doğrulttu. Bir anda kızımı vurdular. Kızım öldü zannettim. Polisler panikleyip dışarı kaçmaya başladılar. Evde kesinlikle bir çatışma olmadı. Kızımız vurulduktan sonra polislerle itiş kakış yaşadık" diyerek anlattı.

AİLENİN TANIKLIĞI YOK SAYILDI

Ailesi, olay gecesinde neler yaşandığını detaylı anlatırken, İstanbul Emniyet Müdürlüğü olaydan bir hafta sonra basına gönderdiği açıklamada, olayı "arbede" olarak tanımladı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede ise, Doğan'ı vuran polis Y.M.'nin "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 26.5 yıla kadar hapis cezası istendi.

İddianame, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11 Aralık 2015'de kabul edildi. Doğan'ı vuran polis Y.M.'nin yargılanacağı dava 17 Şubat'ta aynı mahkemede görülecek. Doğan Ailesi'nin avukatı Oya Aslan, Y.M.'nin "kasten planlı bir şekilde adam öldürme" suçundan tutuklu yargılanması gerektiğini ifade ederken, savcılığın iddianameyi, polis Y.M.'nin ifadelerine göre hazırladığını, Doğan Ailesi'nin anlatımlarını dikkate almadığını söyledi.

DURUŞMAYA KATILIM ÇAĞRISI

17 Aralık'ta Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde görülecek ilk duruşma için Doğan Ailesi, tüm duyarlı kesimleri davaya çağırdı. Dilek Doğan'ın ağabeyi Emrah Doğan, kardeşi Dilek'in öldürülmesinin kendilerini çok etkilediğini ancak toplumsal destek sayesinde güçlü olarak kaldıklarını söyledi.

17 Şubat'taki mahkemede sadece Dilek için değil katledilen tüm insanlar için adalet talep ettiklerini belirten Doğan, Türkiye'de adaletin gelmediğini ve kamu görevlilerin fail olduğu davaların cezasızlık kültürü ile sonuçlandığını söyledi. Doğan bu ilk mahkemeden beklentilerinin, polis Y.M.'nin tutuklanması olduğunu söyledi.

'SADECE DİLEK İÇİN DEĞİL TÜM KATLİAMLAR İÇİN ADALET'

Dilek Doğan'ın Türkiye halklarının bir evladı olduğunu ve halklar tarafından sahiplenildiğini hatırlatan ağabey Doğan, İstanbul Emniyet'i tarafından basına gönderilen "Bize saldırmıştı", "örgüt üyesiydi" gibi söylemlerin gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

Olay anına ait görüntülerin tüm kamuoyu tarafından görüldüğünü anlatan Doğan, "Biz biliyoruz ki bu şekilde öldürülen bir tek bizim kızımız değildir. Kürdistan kentlerinde de insanlar öldürülüyor. Toplumun büyük bir kısmı bu katliamlara karşı sessizdir. Dilek için adalet sağlanırsa Cizre için de önümüzdeki yıllarda adalet olacağı yönünde bir umudumuz olur. Sadece Dilek için değil tüm katliamlar için adalet istiyoruz. Bugün Dilek'e adalet sağlanırsa, yarın Cizre'de olan katliamların hesabının sorulması için de umutlanabiliriz" diye konuştu.

Doğan son olarak, 17 Şubat'ta davayı izlemeye gelecek olan kişi sayısının mahkeme üzerinde bir kamuoyu baskısı oluşturacağına vurgu yaparak, tüm kesimleri davaya sahip çıkmaya çağırdı.