Diyarbakır’da 9 Kürt partisinin bir araya gelerek Kürt Dili Platformu adı altında düzenledikleri Dil Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi yayınlandı.

10 Kasım’da HDP, DBP, ÖSP, PDK, PDK-T, PSK, PAK, İnsan ve Özgürlük Partisi ile Azadi Hareketi, Kürt dilinin geliştirilmesi, resmi dil olması ve okullarda öğretilmesi için Diyarbakır’da “Kürt Dili Platformu” isimli bir oluşuma gitmişlerdi.

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde (GGC) gerçekleştirilen Kürt Dil Çalıştayı’nın sonuç bildirgesinde, anadilin temel insani hak olduğu belirtilerek, başta Kuran-ı Kerim olmak üzere bütün dini kurumlar, Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler (BM) Beyannamesi ve İnsan Hakları deklarasyonunun bu hakkın açık bir şekilde desteklediğine dikkat çekildi.

Çalıştayın sonuç bildirgesinin 10 Kasım’da Kürt siyasi partileri, aydınlar, yazarlar, akademisyenler ve dilbilimcilerden oluşan geniş bir delegasyonun görüş ve önerileriyle alınan kararlar doğrultusunda hazırlandığı belirtildi.

Kürt Dil Çalıştayı’nın sonuç bildirgesinde anadilin toplumsal, temel ve doğal insan hakkı olduğu ifade edilerek, “Ana dilde eğitim temel insan haklarından biridir. Bu hak çok sayıda dini ve uluslararası kurum ve kuruluş tarafından kabul edilmiştir. Birleşmiş Milletler (BM) Beyannamesi, Avrupa Birliği (AB), İnsan Hakları deklarasyonu ve Kuran-ı Kerim’de bu hak açık bir şekilde belirtilmiştir” denildi.

Dilin insanın kimliği, varlığı ve ulusu olduğu belirtilen bildirgede şu ifadeler yer aldı:

“Bugün dünyada her ulus, grup ve kişi anadili ile iftihar ediyor. Eserler yazıyor, tiyatro, türkü, sinema, eğitim, edebiyat, medya, araştırmalarını yapıyor. Her ulus kendi anadiliyle ibadetlerini gerçekleştiriyor. Çünkü dil insanın kimliği ve varlığıdır, dil bir ulusun var olma sebebidir. Dil yok olduğu zaman asimilasyon başlar; millet, kimlik ve ulus ortadan kalkar. Kuzeyli Kürtler ya ana diline sahip çıkmalı ya da yok olmakla karşı karşıya kalacaklardır. Eğer biz Ortadoğu’daki kadim bir halkın katili olmak istemiyorsak, Kürt diline sahip çıkmalıyız. Bu tarihi, medeni ve insani bir sorumluluktur.”

Bildirge şöyle devam etti:

“Kürtler bu ülkede her yurttaş gibi vergi ödüyor, askerlik yapıyor, vatandaşlığın bütün görevlerini yerine getiriyor. Yine Kürtler bu ülkede aktif olarak siyasete, kültür yaşamına ve seçimlere katılıyor. Bugün Türkiye’de 25 milyondan fazla Kürt var. Ne yazık ki Kürtlerin dili (Kurmanci – Zazaca) okullarda eğitim dili olarak kabul edilmiyor. Bu ülkenin yurttaşları olarak, Kürt dilinin ilkokullardan üniversiteye kadar eğitim dili olmasını talep ediyoruz. Çünkü bu Kürtlerin hakkıdır.

Kürtçenin (Kurmancî-Zazakî) eğitim ve resmi dili olmasını devletten talep ediyoruz. Nasıl ki; devlet kurumu olan TRT Kurdî yayını yapıyorsa, üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı eksikliklere rağmen aktif ise, okullarda seçmeli ders ise, aynı şekilde resmi dil olmalı ve anayasada yerini almalıdır. Bunu bütün Kürtler istiyor çünkü bu bütün Kürtlerin en temel hakkıdır.

Ayrıca Kürtler dikkatli bir şekilde anadiline sahip çıkmalı ve her alanda anadillerini kimliği olarak görmeliler. Kürtçe toplumun bütün yaşantısında kullanılmalı. Günün her anında konuşulmalıdır. Kürtler ticaret, siyaset, kültür eylemlerini Kürtçe yapmalı, aydın ve yazarlar eserlerini Kürtçe yazmalı. Kürtçeye saygı duyulmalı. Kürtler bir biri ile Kürtçe konuşmalı, alışverişini Kürtçe yapmalı.”

‘BELEDİYELER DESTEK VERMELİ’

Son olarak bölgedeki belediyelerin Kürtçenin geliştirilmesi için çalışmalar yapması gerektiğinin altının çizildiği bildirgede, “Belediyeler Kürtçenin geliştirilmesi çalışmalarına destek vermelidir. Kürt Dil Platformu bunun için çalışmalarına başlamış oldu. Bu çalışmayı başta Diyarbakır olmak üzere bölgedeki diğer Kürt illerinde de yapılacaktır. Kürt dil platformunun çalışmaları Kürtler arasında gelenek hale gelmelidir. Bu amaçla Diyarbakır’da düzenlediğimiz çalıştaya, başta halkımız olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, aydın ve yazarlar, siyasi partiler ve medya sahiplenmelidir. Kürtçeyi Kürt toplumunun gündemi haline getirmeliyiz” denildi.