İSTANBUL - 'Devrimci Karargah' örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan'ın da aralarında bulunduğu 14'ü tutuklu 22 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. 'Sıra Kimde İnisiyatifi' duruşma öncesi oturma eylemi yaparken, Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu İstanbul Bağımsız Adayı Sırrı Süreyya Önder, "Şimdi mahkemeye girip sırayı bozacağız" dedi.

'Devrimci Karargâh' örgütü üyesi oldukları iddiasıyla 7 aydır tutuklu bulunan SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan ve TÖP sözcüsü Oğuzhan Kayserilioğlu ile eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın da aralarında bulunduğu 14'ü tutuklu 22 kişi hakkında açılan davanın duruşmasına İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Beşiktaş'ta bulunan İstanbul Adliyesi'ne getirilen tutuklu sanıkların tümü adliyenin arka kapısından içeriye alındı. Duruşma salonuna alınan sanıkların kimlik tespiti yapılıyor.

Duruşma öncesi Sıra Kimde İnisiyatifi üyesi yüzlerce kişi ise davayı protesto etmek için adliyenin yakınında bulunan Barbaros Meydanı'nda oturma eylemi başlattı. Meydanın çevresini boydan boya "AKP tutuklama terörüne son. Komplolara karşı karı omuz omuza" yazılı dev pankartlar asan grup üyeleri, yine taşıdıkları "İşte AKP demokrasisi", "Sırayı bozuyoruz, adalet istiyoruz", "Halkların özgür iradesi zindan duvarlarını yıkacak" pankartlarıyla yargılamaya tepkilerini gösterdi.

Davaya dönük gösterilen tepki inisiyatif üyeleriyle de sınırlı kalmadı. Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu tarafından bağımsız milletvekili olarak gösterilen Sebahat Tuncel, Akın Birdal, Sırrı Süreyya Önder, Ferhat Tunç, Mustafa Avcı, Levent Tüzel, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Oyuncu Yusuf Çetin, Yazar Temel Demirer, ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, TKP Genel Başkanı Erkan Baş, Yönetmen Çayan Demirel, 78'liler Grişimi Sözcüsü Celalettin Can ve Akademisyen Ahmet İnsel gibi çok sayıda tanınmış isim de destek için meydana ve adliyeye geldi.

İstanbul Bağımsız Milletvekili Adayı olan Sırrı Süreyya Önder, duruşmayı izlemek için adliyeye gelen aydınlar heyeti adına adliye girişinde bir konuşma yaptı.

‘MAHKEMEYE GİRİP SIRAYI BOZACAĞIZ’
Dünyanın her yerinde solcuları ve sosyalistleri bir çuvala doldurup, bu çuvalı da yine solcuların başlarına geçirmek istediklerini dile getiren Önder, "Bu çuvalları başlarımıza geçirmemek yine bizim vereceğimiz tepki ile mümkün. Hep birlikte vereceğimiz mücadele ile bu operasyonu durduracağız. 'Sıra kimde' ve 'Sırayı bozuyoruz' cümleleri bu açıdan çok açıklayıcı. Şimdi mahkemeye girip, sırayı bozduğumuzu göstereceğiz" diye konuştu.

CHP milletvekilleri Malik Özdemir, Ali İhsan Köktürk ve Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan da tutuklu Hanefi Avcı'ya destek olmak için adliyeye geldikleri görüldü.

BASINDAN PROVOKATİF HABERLER
Bu arada mahkemeyi izlemeye gelen ve çeşitli partilerden ve görüşlerden kişilerin hiç ilişkileri olmayan Devrimci Karargah adlı örgüte üye oldukları komplosuyla tutuklanmasını protesto eden SDP üyeleri ile polis arasında bir çatışma yaşandı. Bu olayı birçok haber sitesi “Devrimci Karargah yanlıları polise saldırdı” biçiminde verdi. (Mesela: http://www.haber7.com/haber/20110413/Devrimci-Karargah-yanlilari-polise-saldirdi.php )

Böylece komployla Devrimci Karargah’a dahil edilenlerin durumunu protesto edenler de basın tarafından Devrimci Karargahçı ilan edilmiş oldu.

AVCI’NIN YANINA ASKER OTURDU
Silivri Cezaevi’nden Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilen Avcı, güvenlik için duruşmada diğer sanıklardan ayrı tutuldu. Sanıkların oturduğu bölümde en arka sırada oturan Avcı’nın yanına bir askerin oturduğu görüldü. Avcı’nın yanına oturan asker, diğer sanıklar ile Avcı’nın teması engelledi. İstanbul 12. Ağır Ceza Uyuşturucu davaları kapsamında tutuklu olan Urfi Çetinkaya’nın avukatı Arzu Yılmaz ise davaya müdahil olarak katılmak istediklerini belirten dilekçesini mahkemeye sundu.

AVCI: AYLIK GELİRİM 3 BİN LİRA
Duruşmada ilk olarak sanıkların kimlik tespiti yapıldı. Hanefi Avcı, aylık gelirinin 3 bin kira olduğunu söyleyerek "Merkez Emniyet Müdürüydüm ancak seçimler dolayısıyla istifa ettim" dedi.

SAVCI: DAVALAR BİRLEŞTİRİLSİN
Duruşmada görüşünü bildiren savcı Nuri Ahmet Saraç, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya ile İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyanın içerik, kapsam ve deliller yönünden usul ve yargılama ekonomisi açısından birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. İki dosya arasında fiili ve hukuki irtibat olduğunu bildiren Savcı Saraç, CMK’nın 8. ve devamı maddeleri kapsamında iki davanın birleştirilmesini talep etti. Tutuklu sanıkların, tutukluluk hallerinin devamını talep eden Saraç, Urfi Çetinkaya’nın müdahillik talebinin "suçtan zarar görme vasfı olmadığı" gerekçesiyle reddini istedi.

AVUKAT CÜBBESİNİ ATTI
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Heyet Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu'nun, dava dosyasının İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava ile birleştirmesine ilişkin kararını okumaya başlaması üzerine sanık avukatlarından Bahattin Özdemir, cübbesini heyetin bulunduğu kürsünün önüne atarak, ''Ben sizin kararınızı dinlemiyorum'' dedi.

Mahkeme Başkanının kararı okumaya devam etmesi üzerine, bu kez diğer sanık avukatları da ''Sizin kararınızı dinlemiyoruz'' diyerek müdahale etti. Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu'nun, avukatların tepkilerini tutanağa geçirdiği sırada sanık avukatlarının çoğu dışarıya çıktı.

Bu sırada sanıkların büyük bölümü de ayağa kalkarak, ''Yaşasın devrim ve sosyalizm'', ''Hücreler bizi yıldıramaz'' ve ''İnsanlık onuru işkenceyi yenecek'' şeklinde slogan atmaya başladı. Jandarmanın müdahale ettiği sanıklar ile jandarma arasından arbede yaşandı.

BDP Milletvekili Akın Birdal da mahkeme heyetine yönelik olarak ''Nedir bu rezalet?'' diye bağırdı. Arbede nedeniyle Başkan Yılmazabdurrahmanoğlu, kararı okumaktan vazgeçti. Dava dosyasının İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki ''Devrimci Karargah Örgütü'' davasıyla birleştirilmesine ilişkin kararın yer aldığı tutanak duruşma salonunda bulunan avukatlara verildi.

BİRLEŞTİRMENİN GEREKLİ OLDUĞUNU BİLDİRDİ
''Devrimci Karargah Örgütü''
üyesi oldukları ve örgüte yardım ettikleri iddia edilen eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'nın da aralarında bulunduğu 22 sanığın yargılandığı davanın, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ''Devrimci Karargah Örgütü'' davasıyla birleştirilmesine karar veren mahkeme heyeti, sağlıklı bir yargılama için birleştirmenin gerekli olduğunu bildirdi.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, kararında, davaların birleştirilmesindeki temel amacın, yargılama birliğini sağlamak, delillerin daha sıhhatli değerlendirilmesi, yargılamanın daha kısa sürede ve süratle sonuçlanmasını sağlayarak, dava ekonomisi ilkelerine uygun hareket etmek olduğunu vurguladı.

İddianamenin kabulüyle kamu davasının açıldığı ve kovuşturma evresine başlandığı, yargılamanın her aşamasında davaların birleştirilmesinin mümkün olduğu belirtilen kararda, ceza yargılamasına esas olan yüz yüzelik ilkesi ve doğrudan doğruyalık ilkesi dikkate alındığında, aralarında fiili ve hukuki bağlantı bulunan ceza davalarının yargılamanın başında birleştirilmesi ve esas yargılamayı yapacak mahkemece sanık savunmalarının alınıp değerlendirilmesinin, ceza yargılamasının temel amacına daha uygun düşeceği kaydedildi.

Görülmekte olan dava dosyasında sanıkların, ''Devrimci Karargah silahlı terör örgütü üyesi oldukları ve bu örgütün amaçları doğrultusunda hareket ettikleri iddiasıyla yargılandıkları hatırlatılan kararda, iddia konusu ''Devrimci Karargah silahlı terör örgütü'' ile ilgili olarak yerel mahkemelerce sonuçlanmış ve Yargıtay denetiminden geçmiş herhangi bir dava bulunmadığı, iddia konusu silahlı terör örgütüyle ilgili ana dava dosyasının İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde olduğu ifade edildi.

Kararda, söz konusu örgütle ilgili olarak tüm delillerin, örgüt adına işlendiği iddia edilen eylemlerin yargılamasının İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki bu dosyada devam ettiği, her iki dava dosyanın birleştirilmesinin CMK'nın 8 ve devamı maddelerinde düzenlenen birleştirmenin temel amacına hizmet edeceği belirtilerek, bu aşamada sağlıklı bir yargılama için birleştirmenin gerekli olduğu anlaşıldığından, dava dosyasının İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyayla birleştirilmesine karar verildiği bildirildi.

Urfi Çetinkaya'nın avukatının müdahil olma talebinin, asıl yargılamanın yapılacağı mahkemece değerlendirilmesi öngörülen kararda, sanıkların tutukluluk halinin devamına da hükmedildi.

"İKİ DAVA ARASINDA HİÇBİR İLGİ YOK"
Hanefi Avcı ve Şenay Avcı’nın avukatı Refik Ali Uçarcı, müvekkilinin bu davaya konu edilmesine neden olan durumlar ile İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın hiçbir ilgisi olmadığını vurgulayarak, "O davada, öldürme ve patlama olayları vardır. Halbuki bu davada hiçbir eylemsel faaliyet söz konusu değildir. Birleştirme ile bu davanın sanıklarının o davadaki eylemlerle ilişkilendirilmesi söz konusu olacaktır" diye konuştu.

"AVCI’YI AYIRIN, İŞKENCEDEN YARGILAYIN"
Sanıklardan Tuncay Yılmaz, Hanefi Avcı ile aynı davada olmasına tepki göstererek, "Hanefi Avcı işkencecidir, devrimci katilidir. Onun davasının buradan ayrıştırılmasını istiyorum. Çıkarın, cemaatçilikten yargılayın, Ergenekon’dan yargılayın, işkencecilikten yargılayın" diye konuştu.

"AVCI 3.5 AY SORGULADI BENİ. MERT BİR İNSANDIR"
12 Eylül döneminde 8 yıl hapis yattığını, işkence gördüğünü hatırlatan sanıklardan Necdet Kılıç, "12 Eylül’de 3,5 ay sorgumda Hanefi Avcı vardı. Benim kinim Hanefi Avcı’ya değil, sistemedir. Benim nazarımda o mert bir insandır. Çünkü bunun devlet politikası olduğunu söylemiştir. Bu davanın özü, Avcı’nın yazdığı Simon kitabıdır. Bu komplo davasıdır. Davanın özü, Hanefi Avcı’dan dolayı SDP’nin itibarsızlaştırılmasıdır" dedi.

Tutuksuz sanık Sultan Seçil Kubilay da 7 ay boyunca kendisinden başka herkesin konuştuğunu ifade ederek, ''Hem sanık olarak, hem tutuklu eşi olarak 7 aydır mağdurum. Savunma hakkı insan hakkıdır. Bu hakkın bize devredilmesini istiyoruz. Bu saygıyı insan olarak hak ediyoruz. 1997'de gazetecilik yaparken gözaltına alındım ve işkence gördüm. Bir işkenceciyle beraber aynı sandalyeye oturtularak zaten cezalandırıldım. İşkence bir insanlık suçudur'' diye konuştu.

AVCI: DİĞER DAVA İLE BU ARKADAŞLARIN BİR BAĞI YOK
Dosyada bugüne kadar gizlilik kararı olduğunu söyleyen Hanefi Avcı ise, "Biz bir meçhule karşı kendimizi savunmaya çalıştık. Evraklar içinde maddi hatalar olan evraklar vardı. Biz bunları ortaya koyalım ki, siz ona göre birleştirme talebini değerlendirin. Ben 35 yıllık emniyetçiyim. Hayatım terör örgütleri ile mücadelede geçti. Kimin ne olduğunu bilirim. Diğer dava ile bu arkadaşların bir bağı yok. Hiçbir irtibat yok. O bakımdan bizi dinlemenizi rica ediyorum" dedi.

"HANEFİ AVCI'YA KEFİLİM"
''Devrimci Karargah Örgütü'' üyesi oldukları ve örgüte yardım ettikleri öne sürülen tutuklu eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın da aralarında bulunduğu 22 kişinin yargılandığı davayı izlemek için Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gelen Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, basın mensuplarının soruları üzerine ''Hanefi Avcı gibi bir insana bırakın Türkiye'de dünyada herkesin kefil'' olacağını söyledi.

''Hanefi Avcı'ya yapılan bu iddialar, zamanla, mantıkla, mekanla hakikaten uyuşacak bir şey mi?'' diye soran Arslan, konunun saatlerce konuşulabilecek, tartışılacak, değerlendirilebilecek kadar kapsamlı olduğunu, ayak üstü yapılacak değerlendirmelerin yanlış yorumlara neden olabileceğini söyledi. Arslan, ''Hanefi beyin şu andaki yaşadığı süreç, ne zamanla ne mekanla ne mantıkla bağdaşacak bir süreç. Hepiniz biliyorsunuz'' dedi.

Bir gazetecinin, ''Sizce neden kaynaklandı Hanefi Avcı olayı?'' şeklindeki sorusunu Arslan, ''Hepiniz neden kaynaklandığını biliyorsunuz. Bakın demin açıkladım, saatlerce bunu anlatmamız lazım'' diye cevapladı. ''O sizin için ben yaparım o yapmaz demişti'' şeklindeki hatırlatma üzerine de Arslan şunları söyledi:

''Sade benim demem kafi değil, ben bunu her zaman her yerde gönlümü gere gere söylerim. Hepiniz biliyorsunuz, Türkiye'deki bütün çeteleşme, karanlık konular ve benzeri konuları aydınlatan, bu gibi konuların üzerine giden insan Hanefi Avcı'dır. Ama şu anda yaşadığı süreci de görüyorsunuz, Hanefi Avcı'nın neler yaşadığını da hepiniz görüyorsunuz.'' ''Siz kefil misiniz?'' şeklindeki soru üzerine Emin Arslan, ''Ben her zaman kefilim. Kime sorsanız, herkes de Hanefi Avcı'ya kefildir'' dedi.

Bir gazetecinin ''Sizin tutukluluğunuz, Sabri Uzun'un, Avcı'nın yaşadığı süreç hepsi birbiriyle bağlantılı mı acaba?'' şeklindeki soru üzerine Arslan, bunun uzun uzun anlatılacak bir konu olduğunu, kısa bir demeçle anlatılmasının mümkün bulunmadığını kaydetti.

Arslan, ''Yaşanan sürecin çok örneklerini gördük, hepimiz de görüyoruz, ama Hanefi Avcı'daki örnekleri bizler de yaşadık, bunlar bunun numunesidir. Neler olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Artık kelimelerin veya belirli başlıkların arkasına saklanarak, gerçekleri gizlemenin bir anlamı yok. Ben iddialarla ilgili palyatif konulara girmek istemiyorum. Kendi mahkemesi de devam eden bir kişiyim. Bunlar yanlış yorumlanır, yanlış değerlendirilir. O yüzden ben size genel perspektifi söyledim. Bunlar çok açık, toplantılarda, oturumlarda, yorumlarda değerlendirme yazılarında ortaya konulabilecek konular. Ama her şey açık, aslında bu soruları sorarken siz de cevabını biliyorsunuz'' diye konuştu.

ADLİYE ÖNÜDE ARBEDE YAŞANDI
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşma sonrasında, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi duruşma salonlarının bulunduğu bölümünün önünde toplanan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) üyesi yaklaşık 150 kişilik grup, dövizler taşıyarak slogan atmaya başladı.

Bunun üzerine Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü ekipleri, adliye binası önündeki barikatların arkasında toplanıp kalkanlarını kaldırarak önlem aldı. Göstericilerden bazılarının ellerindeki döviz ve flamaların sopalarıyla polislere vurması üzerine arbede yaşandı. Çırağan Caddesi üzerinde toplanan diğer bir gruptan bazı kişiler de polislere sert cisimler fırlattı.

Duruşma salonlarının önündeki grup, daha sonra binanın Çırağan Caddesi'ndeki kapısının önünde bulunan diğer gruba katıldı. Gruptakiler, tutuklu sanıkların çıkışlarını beklemeye başladı.

Burada da bazı kişiler polislere sert cisimler fırlattı. Göstericilerin attığı sert cisimlerin isabet etmesi sonucu yaralanan 3 polis memuru ambulanslarla hastaneye kaldırıldı.

Duruşma salonundaki arbede nedeniyle bazı tutuklu sanıkların Adli Tabiplikte sağlık kontrolünden geçirilmesinin ardından sanıklar, cezaevi ring araçlarına bindirildi.

Polislerin, Çırağan Caddesi'ni trafiğe kapatıp göstericileri bir tarafa toplayarak güvenlik önlemi almasından sonra cezaevi ring araçları adliyeden ayrıldı.

Çevik Kuvvet ekipleri, daha sonra uyarılara rağmen dağılmayan gruba gaz bombası atarak müdahale etti. Beşiktaş İskele Meydanı'na doğru dağılan gruptan bazı kişiler polis araçlarına zarar verdi.

Bu arada, kullanılan gazdan bazı adliye personeli, adliyede görevli polisler ve çevredeki vatandaşlar da etkilendi.

AJANSLAR