BİR DÜĞÜNÜN HİKÂYESİ

 

Perde 1: Cağaloğlu Hamamı’nda kına gecesi 
Dr. Avedis Demir, “Oral, 15 Aralık Perşembe akşamı Cağaloğlu Hamamında buluşuyoruz. Damat ve gelin hamamı yapılacak” dedi. Avedis ve eşi Siranuş, nikah töreninin sağdıçlarıydı.
Hrant’ın kızı Delal’le, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş’ın nikah törenleri ve düğünleri 17 Aralık’taydı. Bütün gezi ve toplantı düzenimi bugüne göre yeniden değiştirmiştim.
Dr.Avedis’in telefonuyla, düğüne bir de hamam faslı eklenmişti. 40 yıllık gazetecilik yaşamımın önemli bir bölümü Cağaloğlu Hamamı’nın çevresinde geçtiği halde bu hamamdan içeri adımımı atmamıştım. İşin ayrıntılarını sonra öğrenecektim.
Akşam hamamın kafesinde buluştuk. Döner kurulmuş, imece usulü evlerde hazırlanan yemekler, tatlılar koridora dizilmişti. Dönerin ateşi yanarken Rober Koptaş, Cengiz Çandar, Hosrof Dink, Yervant Dink, Oşin Çilingir, Ermeni cemaatinin Tomo ağabeyi (Tomasyan) ve Avedis Demir’in de içinde yer aldığı erkekler halvet odasına dizildik. Keseler yapıldı, damadın kafasında yumurtalar kırıldı...
Kafeye geri döndüğümüzde dönerden iştah açıcı kokular yükseliyor, Cengiz’in Beyrut’tan getirdiği kuru baklavalar sıra sıra yemeklerin yanına yerleştiriliyordu. Kadınlar tarafından “Yüksek yüksek yaylalara ev kurmasınlar, aşrı aşrı memlekete kız vermesinler” türküsü duyuldu. Tepeden tırnağa kırmıza bir tüle bürünen gelin Delal, darbuka, cümbüş eşliğinde göründü. Duygulu havayı dağıtmak için Tuba, “Amerikalarda doktora yapan kızımıza bakın!” diye Delal’a laf atınca, Delal “Yapmayın” diye feryada başladı.
Damatla birlikte gelinin ellerine kınalar yakıldı. Gülten Kaya, Rakel Dink, Tuba Çandar, Zabel Dink, Sera Dink, Betül Tanbay ve oyunlara eşlik eden genç kızlarla renkli bir akşam sefası başladı. Gecenin en mutlu küçükleri de Hrant’ın torunları, Karolin ve Arat’ın kızları Nora ve Nare’ydi...
Avedis’e “Bu hamam adeti nereden çıktı?” diye sordum. İstanbullu Ermeniler de bilmiyordu. Bir Anadolu adetiymiş. Kına gecesi hamamın ardından yapılırmış. 

Perde-2: Meryem Ana Kilisesi doluydu 
Kız tarafı Kilisenin bir yanına, oğlan tarafı diğer yanına sıralanmıştı. Beyaz gelinliğiyle Delal, yakışıklı kardeşi Arat’ın kolunda Meryem Ana Kilisesinin kapısında göründüğünde, herkesin gözünde “Hrant burada olsaydı” bakışları okunuyordu. Kırmızılar giyinmiş kız kardeş Sera, Delal önünden geçerken, konuklara muzip espriler fısıldamaktan geri durmuyordu. Rakel’i arayanlara salonun solu gösteriliyordu. Ön sırada son derece zarif ve şık giyimli, tüllü şapkasının altından sımsıcak gülümseyen güzel kadın Rakel’den başkası değildi. Hrant’ın kaybından bu yana belki de ilk kez onu bu kadar mutlu görüyorduk.
Arat, Delal’i Rober’e emanet edince Sağdıç Siranuş ve Avedis’in katılımıyla oluşan minik kortej arkasında torunlarla nikah töreninin yapılacağı kürsüye yürüdü. Avedis uzun tören boyunca ağır olduğu anlaşılan haçı elinde dimdik tuttu. Tören bitince “Nasıl dayandın bunca zaman?” diye sordum. “Rahip Zaven, ‘Diğer elini dirseğinin altına destek olarak koy’ dedi de, ancak o zaman biraz rahatlayabildim” diye cevap verdi.
Kilisedeki törende Lale Mansur, Toplumsal Bellek Platformu olarak bir araya gelen Sezen Öz, Bengi Heval Öz, Nükhet İpekçi, Filiz Ali, Canan Kaftancıoğlu, Filiz Kutlar da yerlerini almışlardı...
Zakarya Mildanoğlu ve Jale Mildanoğlu, fotoğraf çekmeyi tören boyunca sürdürdüler...
Ermenice törenin ardından rahip anlattıklarının bir Türkçe özetini de yaptı. Sonra kokteyl bölümüne geçildi. Hrant’ın kardeşleri Hosrof ile Yervant derin bir soluk aldılar. Duygusal anlar geride bırakılmış, ikram başlamıştı. Herkes birbirini kucaklıyor, Rober ile Delal de salonun bir yanında sıraya giren konuklarla kucaklaşıp fotoğraf çektiriyorlardı. 

Perde 3: Düğün gecesi 
Düğünün üçüncü perdesi için Beyoğlu’nun beşinci kat lokantalarından birinde yemek ve eğlence düzenlenmişti. Oturacak yeri sayılı olan mekânda müzikle birlikte keyifli anlar da başladı. Önce gelinle damadın romantik dansını izledik, ardından ısrarlı göbekçiler duruma el koydu. Rakel, tüllü şapkası başında pistin en şahane danslarına öncülük ederken torunlar Nora ile Nare durmadan gelinden rol çalıyorlardı. Kaçamak yapıp terasa çıkanlardan zeybek oyunuyla ünlü ve Hrant yemeklerinin bilinen ismi Gazaros (Gazi) Hrant’a ve balıkçı sandalına dair birbirinden keyifli hikayeler anlatmayı ihmal etmedi.
Kınalıada yemeklerinin düzenleyicilerinden Harun Bey, siyah takımıyla çok şık görünüyordu.
Rober’in annesi Maritzsa Hanım ve eşi Baron da keyifle eğlenceye katılanlar arasındaydılar.
Rakel’in annesi ve kardeşleri Brüksel’den gelmişlerdi. Delal Yayasını (anneannesi) görmekten çok mutluydu.
Adalet Ağaoğlu, gecenin sevincini paylaşanlardandı.
Pistin en anlamlı ve güzel dansını ise Rakel ve oğlu Arat yaptılar.
Düğün gecesinde pisti dolduranlar, gece yarılarına kadar dans ettiler: Etyen Mahçupyan-Serap Çota, Ayşe Cemal-Hasan Cemal, Şafak Pavey, Ayşe Önal, Sırrı Süreyya Önder, Gülten Kaya, Sibel Asna, Ufuk Uras-Zeynep Tanbay, Ali Bayramoğlu-Arzu Başaran, Betül Tanbay, Oral-İpek Çalışlar, Joost Lagendeijk-Nevin Sungur, Erol-Pesent Katırcıoğlu, Ayşe Buğra-Osman Kavala, Fethiye Çetin, Zeynep Taşkın, Tatyos Bebek, Özlem Dalkıran, Çiğdem Mater, Ayşe Gül Altınay, Mıgırdiç-Selma Margosyan...
Sırrı Süreyya Önder, Dr.Avedis’e yanaşıp muzip muzip sordu: “Bu düğünün cümbüşü nerede?” Avedis cevabı yapıştırdı: “Hamama gelip kına gecesinde olsaydın cümbüşü görürdün.”