Mehmet Lütfü Özdemir

Eğer gerçekten yalanlardan silkelenip yüzümüzü Hakk’a v hakikate çevirir, zalime karşı boyun eğmeyenleri desteklersek Allah bizden razı olur.. Bazı kesimler Gezi sürecinde devletin, sistemin yalanlarını duyar gibi olup korku duvarlarını yıktıklarını söylüyorlardı! Ne oldu o insanlara, o insanlar nerede şimdi? Hani doksanlarda size hep yalan söylemişlerdi ya, hani Gezi süreci boyunca her şeyi şimdi daha iyi anlıyordunuz ya!!

Yıllardır Kurdistan üzerinde halkın yoksullaştırılmasına v toplum kırım politikalarıyla halkın asimile edilerek sömürülmesine dayalı tarihsel bir gerçeklik var.. Bu gerçeği kavrayan insanlar, sömürgeye dur diyerek; özgürlük, eşitlik v adalet temelinde bir yaşamı kendileri için isterlerken, gerçek bir mümin olarak aynı şeyi yani kendisi için istediklerini hem yanı başında eşitlik temelinde kardeşleşmeye çalıştıkları için hem de tüm dünya halkları için istemektedirler..

Özellikle Suruç’ta başımıza gelen katliamdan sonra devletin seviyesini yükselttiği savaş politikalarının temelinde de yine kardeş sözü dinlememek, kardeşi boğmak, kardeşe yaşam şansı vermemek, kardeşi kıskanmak yatıyor. Halbuki kardeşi, gel barışalım ama bu sömürgeci kafanı, her şeye sahip olmak arzunu, yalanı, dalaverelerini bir kenara bırakman şartıyla! diyor.. Hatta öyle kardeş olalım ki, ‘eşme ruhu’ da bu kardeşliğin tacı olsun, diyor.. Ama ezen kardeş bu iyi niyeti su istimal ederek yalan politikalarını sürdürüp masayı deviriyor..

Sonrasında bildiğiniz şeyler!.. Uuppps!! Gerçekten olan biteni biliyor musunuz? Bilen biliyor da, ezen kardeşin yalanlarına inanan okumuş cahiller v o kitap yüklü eşeklere inanan ahmaklar biliyor mu peki gerçekte neler olup bittiğini? Hani Gezi sürecinde anlamışlardı? Hayır, bilmiyorlar! Gözleri görmüyor, kulakları işitmiyor, dilleri konuşmuyor! Hakikatten bi’haber yaşayıp, tüketip, itaat edip ezen sistemin yani ezen kardeşin yalanları için ölüyorlar.. Çok yazık çok!!  Hakikaten yazık oluyor..

* * *

Onlarca Daiş mensubu Kuzey Kürdistan’a gidiyor aylardır.. Rojava'da yani Batı Kürdistan’da kaybettiler, yani kaybeden sadece Daiş değil, Daiş’i yaratan akıl v politikalar da kaybetti.. Size sokağa çıkma yasağı olarak gösterdikleri tiyatroları (rant, avm, inşaat, banka rüyası gören teo liberal zihin) yalanlarla v katliamlarla dolu.. Devlet bir yandan PÖH, JÖH v korucularla diğer yandan saraya bağlı Daiş çetelerini de içinde barındıran Esedullah çetesiyle Bakur'da katliam yapıyor..

Allah büyüktür.. Bir ay sonra daha da büyüyecek bir direnişle karşılaşacaklar.. Gerçekten özgürlüğe iman etmiş direnen her mümin (devrimci) onları Sur’da, Cizre’de, Yüksekova’da, Nusaybin’de, Silopi’de vb. hendeklerde v barikatlarda bekliyor olacak! Zalime boyun eğmeyen, zalim sultana Hakk’ı v hakikati gösteren direnişçilere selam olsun..

Kur'an (İsra; 81) ezilenlerin, direnişçilerin kalbinden, direnişin ruhundan konuşarak; ezen kardeşi tokatlıyor: "Ve yine de ki: "Değişmeyen gerçek geldi, sahte ve tutarsız olan (devlet) yıkılıp gitti; zaten sahte ve tutarsız olan (sömürgeci) er geç yıkılıp gitmek zorundadır!"

Direnin canlar.. Zalime boyun eğmek yok!! Hak geldi, batıl yıkıldı. Zaten batıl yıkılmaya mahkumdur; evet artık bu gerçeği v hakikati herkes görecek.. Victor Hugo'nun dediği gibi; "Hiç bir ordu zamanı gelmiş bir düşünceye karşı koyamaz.."

Egemen İslam yani şirk düzenleri, yani sınıflı toplum, sömürü, saldırı v savaş politikaları boşa çıkacak! Gerçek birlik yani tevhid için direnen, sınıfsız v sınırsız bir yeryüzü cenneti için direnenler kazanacak.. Kürdistan bilgeliğin v mazlumların dini olan ezilenlerin İslam’ının son kalesidir.. Burayı korumak v savunmak demek Hakk’ı v hakikati savunmak demektir..

* * *

Yine Kur’an (Enfal; 25) der ki: “Sadece zalimlerinize isabet etmeyecek belalardan korkunuz.”

Yani diyor ki, ülkenin batısında devrimci geçinenler, ben anarşistim diyenler, demokratik moderniteyi savunanlar, ezilenlerden yana olduklarını iddia edenler, zalime karşı sesinizi daha fazla yükseltin! diyor.. Yani, bela sadece zalimlere değil, zalime karşı koymayan yanlışı ve kötüyü yok etmeye çalışmayan Ehli İmana yani devrimci geçinenlere da bela gelir..

Bu yüzden herkes kendisine çeki düzen vermelidir. Faşizm yükselirken diğer bir yandan Direnişinde yükselmesi gerekmektedir; bu yüzden emek-sermaye yani ezen-ezilen kavgasını, sınıf savaşımını iyi anlayarak direnenlere destek olunmalıdır.

Zincirlerinizi kırmanızın zamanı gelmedi mi? Hem sizi tüketim toplumu içinde sahte gerçekliklerle oyalayan yaşam tarzını terk etmek hem de sistemin yalanlarına inanmış v kandırılmış olanları cehaletten kurtarmanın zamanı gelmedi mi?

Kendiniz için, emeğiniz için, hakkınız için, Hakk için bu katliamlara dur demenin vakti gelmedi mi?

* * *

Değişmeyen tek gerçek, bu dünya hiçbir zalime, firavun’a, karun’a kalmadı kalmayacak, gerçeğidir..  Güzel görüp güzel yaşamak zorundayız.. Sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz, saldırısız v savaşsız yaşamak zorundayız.. Bu dünya da sadece insanların yaşamadığını bilmek zorundayız.. Bu gezegenin sadece insanlara ait olmadığını bilmek zorundayız.. İşte bu gerçeği v bütün güzellikleri anlayabilecek erdeme v şuura sahip olmalıyız; kıskanmadan, ötekileştirmeden v yargılamadan yaşamak zorundayız.. Dünya kimseye kalmadı, kalmayacak! Yaşamaksa saygılı, özgürce, aşkla v eşitçe bir yaşam olmalı yoksa zalime direnerek, kavgayla yaşamayı hiçbir zaman bırakmamalıyız.. Değişmeyen gerçek; ‘onlara kardeşliği öğreteceğiz..’ Kardeşlik ancak ve ancak eşitlik ile mümkün olur; kardeşliğin ne olduğunu birilerine öğretene kadar.. Mücadeleyi yükseltelim; direnerek, özgürce v boyun eğmeden!

Allah’ın selamı direnenlerin üzerine olsun..

Allah, patronların v devletin belasını versin..

_____
(Fotoğraf: Ateş Alpar - Amed / Sur)