Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ), 14 Mayıs’tan bu yana Mardin’in Derik, Kızıltepe ve Artuklu ilçelerine bağlı yüzü aşkın mahalleye “çiftçilerin ödenmeyen borçları” gerekçesiyle elektrik vermiyor. Kesintilerin merkez trafolardan yapılması nedeniyle, herhangi bir borcu olmayan binlerce yurttaş da söz konusu kesintilerden nasibini alıyor. Yine, mahallelerde su ihtiyacının karşılandığı su pompalarının da enerjisiz kalması nedeniyle yurttaşlar aynı zamanda susuzlukla mücadele ediyor.  
 
Ahmet Kanbal'ın Mezopotamya Ajansı'ndaki haberine göre, yurttaşlar, kesintilere karşı bir süre önce mahkemeye başvurdu. Mardin İdare Mahkemesi, 23 ayrı karar ile mahallelerin elektriklerinin verilmesine hükmetti. Ancak, DEDAŞ bir süre mahkeme kararına uygulamadı. Tepkilerin artması üzerine borcu olmayanların elektriğini vermeye başlayan DEDAŞ, önceki gün “Borcunu ödeyenlerin elektriğini açacağı” yönünde açıklama yaptı. Açıklamaya rağmen elektriğin belli saatlerde verilmesinden kaynaklı halen mağduriyet devam ediyor. 
 
YÜZBİNLERCE İŞÇİYİ ETKİLEYECEK
 
Elektrik kesintilerinin, tarım arazilerinde yetiştirilen ikinci ürün olan mısır ve pamuk ekimine denk gelmesi çiftçileri de ciddi anlamda mağdur etti. Çiftçiler, halen ikinci ürünü ekemedi. Söz konusu durumun devam etmesi halinde, yaklaşık 3 milyon dönüm tarım arazisinin ekildiği Mardin Ovası’nda ikinci ürün olarak mısır bu yıl ekilemeyecek. Yani, ülkendeki mısır üretiminin 3’te 1’inin üretildiği araziler boş kalacak. Bu durum beraberinde tarım arazileri, hayvancılık sektörü, nakliyat sektörü ve yem sektörününde çalışan yüzbinlerce kişiyi etkilenmesine neden olacak.  
 
BÖLGEDE BİN, BATIDA 100 TL
 
Söz konusu yaşananlarla ilgili konuşan Kızıltepe Zahireciler Derneği Başkanı Mehmet Şerif Öter, bölge çiftçisinin yaşadığı mağduriyetin kamuoyunda yanlış anlatıldığı görüşünde. Yüksek faturalardan kaynaklı çiftçinin elektrik faturalarını ödeme durumunun söz konusu olmadığını belirten Öter, sulama birlikleri ve cazibe sulama kanallarının olduğu yerlerde pamuk, mısır ve süpürge otu sulamanın bedelinin dönüm başı 100 TL olduğunu, ancak Mardin bu bedelin bin TL’ye çıktığını söyledi. Öter, bedelin bu kadar yüksek olmasının nedenini ise, tarlaların ihtiyacının karşılandığı suyun yerin 400 ila 600 metre derinlikte çıkarılıyor olmasına bağladı. 
 
OLASI RİSKLER VE ÖNERİLER
 
“Son yıllarda kuyular 40-50 metre daha derine gidiyor” diyen Öter, daha da derinden su çıkarılması durumunda tuzlu suya ulaşma riskinin olduğu ve bunun da beraberinde çoraklaşmayı getireceği uyarısında bulundu. “Onun için bir an önce GAP kapsamındaki su kanallarının gelmesi gerekiyor” diye seslenen Öter, “45 yıl önce temelleri atıldı. Bu 45 yılın 18 yılında AK Parti tek başına iktidardı. Burada 3 köyün coğrafyası kamulaştırıldı ama çok çok ağır gidiyor. Ana kanala 2017’de deneme suyu bırakıldı o da tamamlanmış. GAP kapsamında Mardin Ovası’na su taşıyacak ana gövdelerin yaklaşık maddi değeri itibari ile yüzde 70’i tamamlanmıştır. Burada kılcal damarlar denilen araziye su taşıyacak kanallar yapılması gerekiyor ve bir an önce göletin bitmesi gerekiyor. Gölet tamamlanmış olsaydı şu anda 500-600 metrelerde yer altından elektrik gücü ile büyük maliyetlerle çekilen suya gerek kalmayacaktı” değerlendirmesinde bulundu. 
 
ÖNCELİK SULAMA OLMALI
 
GAP projesi kapsamında 12 barajın kurulduğunu, ancak kurulan barajların elektrik üretimi için kullanıldığını anımsatan Öter, “Burada da baraj var ama faaliyette değil. Elektrik üretiyor. Ana öncelik elektrikten önce sulama olmalıydı. Tarım olmalıydı. Bugün Mardin Ovası’na su geldiği zaman 300 bin ailenin istihdamı demektir. Tersine göç olur. İşsizlik diye bir şey kalmayacak” diye konuştu. 
 
ÇİFTÇİ ‘ÖDEMİYORUM’ DEMİYOR ‘KURTARMIYOR’ DİYOR
 
Hükümete söz konusu sorunlar karşısında bölgeye bilirkişi göndermesi ve inceleme yapılması çağrısında bulunan Öter, bölge çiftçilerinin maliyetlerinin hesaplanması ve ona göre bir çözüm üretilmesi gerektiğinin altını çizdi. En çok elektrik faturalarının girdi maliyetlerini arttırdığına dikkati çeken Öter, “Bugün çiftçi ‘borcumu ödemiyorum’ demiyor, ‘beni kurtarmıyor’ diyor. 100 dönüme 100 bin TL’nin altında elektrik faturası gelmiyor. Mısırı satıyor, mazotu, gübresi, ilacı ve sulamacı giderlerini çıkarıyor, geriye kalan en fazla 40-50 bin TL’dir. Gelen elektrik ne kadar; 100 bin TL. Nasıl olacak? Gelirin 2 katı. Çiftçi ne ile beslenecek, ne ile ödeyecek” diye sordu. 
 
‘ÜLKE KAYBEDER’
 
“Kaçak elektrik” kullanımı ve “borcunu ödemediği” yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirten Öter, çiftçilerin ekim yapamaması durumda yaşanacaklara da değindi. Öter, şu uyarılarda bulundu: “En çok sulamayı yapan 20 bin aile etkilenecek. Taşımasını yapan 10 binlerce nakliyeci, sanayi sektörü, irmik sektörü, hayvancılık sektörü etkilenecek. Mardin ekonomisi zarar görecek. Ülke ekonomisi de zarar görecek. 2 milyon TL ton mısırın dışarıdan ihraç edilmesi gerekecek. Türkiye kaybedecek.”