Mardin'in Dargeçit ilçesinde, Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı'nın talimatıyla, 1995 yılından bu yana kayıp oldukları iddia edilen 6 kişinin bulunması çalışmaları kapsamında üçüncü kez kazı yapıldı. Bugün yapılan kazılarda dördüncü cesede ulaşıldı.

 

Ilısu Barajı yolundaki Bağözü köyünde bulunan ve daha önce kayıp yakınlarının şüphe üzerine kendi çabalarıyla yaptığı kazıda 2 yanmış kemik parçasının bulunduğu kuyuda, çarşamba günü yapılan kazı çalışmalarında insana ait üç insana ait 2 kafatası ve üç ceset çıkarılmıştı. Cesetlerle birlikte elbise parçaları da bulunmuştu.

 

Yeniden kazı çalışmalarına başlanan köyün dört ayrı bölgesinde güvenlik kordonu oluşturuldu. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı köyde Dargeçit Cumhuriyet Savcısı'nın gözetiminde, olay yeri inceleme ekiplerinin kepçe ile yürüttüğü çalışmaları İHD heyeti de izledi.

 

Dargeçit ilçesinde 29 Ekim 1995'te iki öğretmenin öldürülmesinin ardından jandarma tarafından 2-6 Kasım 1995 tarihlerinde gözaltına alındıkları öne sürülen Abdullah Olcay (20), Mehmet Emin Aslan (19), Nedim Akyön (16), Abdurrahman Coşkun (21), Davut Altınkaynak (13) ve Seyhan D.'nin (14) yakınları, kayıp oldukları iddia edilen bu kişiler için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu.

 

Yakınlarını başka yerde kaybedenlerin de akın ettiği kazı bölgesini BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel de ziyaret etti. Kazı bölgelerinde Cumhuriyet Savcılarından bilgi alan Tuncel burada kayıp yakınları ile de görüştü. Cesetlerin çıkarıldığı kuyu başında bir açıklama yapan Tuncel, kazıların kepçe ile yapılmasına tepki gösterdi.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da seslenen Tuncel konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Bu manzarayı görünce insanın isyan edesi geliyor. Burası zaten boşaltılmış bir köy. Yasak bölge ilan edilmiş. Burası özel bir bölge ilan edilerek bütün şüpheli alanlarda kazı yapılmalı. Bu istenilenler çok değil herhalde buradaki insanlara. Onların da çocuklarına ait bir mezar isteme hakları var. Alın işte burada vatandaşlar kendi imkanları ile yaptıkları kazılarda kemikleri çıkardılar.

 

Başbakana sesleniyorum. 90'lı yıllarda çok kötü şeyler yaşandı. 100 yıldır bu bölgede Kürt sorunu yaşanıyor. Son 30 yılda çok önemli kayıplar verdik. 50 bin insan kolay değil. Bunların hepsi insan. Bu sürece son vermek siyasi irade ile olur. Siyasi irade şunu diyecek: '90'lı yıllarda yaşanan veya bunca yıldır sürdürülen politika yanlıştır. Biz Kürt halkını tanıyoruz. Haklarının güvenceye kavuşması konusunda adım atacağız. Yeni anayasa sürecinde biz Türkiye'de yaşayan bütün halkların hak ve özgürlüklerini güvence altına alacağız' demesini ve siyasi bir irade göstermesini bekliyoruz. Bu bir süreç. Öyle hayalci de değiliz. Bugünden yarına olacak değil. Bunca yıllık bir sorunun tabii ki bir sürece ihtiyacı var. Ancak başlangıç önemli, siyasi irade göstermek önemli. Biz şimdiye kadar ne yazık ki bu siyasi iradeyi görmedik. Halen aslında eski tarzda devam eden bir süreç. Yani hala yok etme, hala yok sayma, siyasetten tasfiye etme gibi yaklaşımlar bunu gösteriyor. Umarız bunlardan vazgeçilir. Bu ölümlere saygımız gereği bu süreç başlatılır."