Cumhuriyet gazetesi yazar, yönetici, muhabir ve avukatlarının "terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklu veya tutuksuz olarak yargılandıkları dava, gözaltı işleminden 9 ay sonra başladı.

Gözaltılardan 9 ay iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra başlayan davada, 12’si tutuklu 18 kişinin yargılandığı davada gazeteci ve avukatlar, iddianamede yer alan suçlamaları yanıtladı.

Duruşmanın bugünkü beşinci oturumunda mahkeme, ara kararını açıklayacak.

Duruşmada bugüne dek Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeleri Bülent Utku, Önder Çelik, Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Avukat M. Kemal Güngör, Okur Temsilcisi Güray Öz, köşe yazarları Kadri Gürsel, Hakan Kara, Hikmet Çetinkaya, Aydın Engin, Kitap Eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay, muhabir Ahmet Şık, çizer Musa Kart, gazetenin eski muhasebe müdürü Bülent Yener ve halefi Günseli Özatalay,  Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç ve Twitter'da Jeansbiri adlı hesabı kullanmakla suçlanan Ahmet Kemal Aydoğdu iddianamede yer alan suçlamalara yanıt verdi. Almanya'da bulunan eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ise duruşmaya katılmadı.

Bahsi geçen 18 kişi hakkında, Türk Ceza Kanunu'ndaki 'anayasal düzene karşı suçlar' ve Terörle Mücadele Kanunu'nun ceza artırımını öngören düzenlemesi kapsamında 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezaları isteniyor.

Yapılan savunma ve taleplerle ilgili olarak duruşma savcısının görüşünü açıklamasının ardından heyet müzakereye çekilecek. Tutuklu sanıkların durumları ile diğer talepleri değerlendirecek mahkeme kararını açıklayacak.

Cumhuriyet gazetesinin 11’i tutuklu 17 çalışanının yargılandığı davanın beşinci gününde mahkeme ara kararını açıkladı.

Cumhuriyet Gazetesi davasında alınan savunmalar ve taleplerin ardından duruşma savcısı taleplere ilişkin mütalaasını açıkladı. Başsavcıvekili Hacı Hasan Bölükbaşı, gazeteci Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Önder Çelik, Hakan Kara ve Kemal Aydoğdu'nun tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

Savcı, Güray Öz, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Turhan Güney ve Bülent Utku'nun ise tahliyesini istedi.

SAVUNMA YAPMAKTAN ISRARLA KAÇINMASI'

Savcı Hacı Hasan Bölükbaşı mütalaasında Ahmet Şık’ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi için, “İddianamede belirtilen ve bir bütün olarak değerlendirilen Twitter hesabındaki paylaşımları, Cumhuriyet.com.tr de yayınlanan ve firari sanık Can Dündar’ın MİT TIR’ları haberinde olduğu gibi PKK, DHKP-C ve FETÖ terör örgütlerinin nihai amacı doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulusal ve uluslararası mecrada terör örgütlerine lojistik destek sağlayan, destek veren devlet olduğu yönünde algı ve izlenim yaratmaya yönelik paylaşım ve beyanları” ifadeleri ile, “Savunmasında iddianamedeki iddiaları yanıtlamaktan, esasa ilişkin savunma yapmaktan uzak, önceki paylaşım ve beyanlarına benzer içerikte beyanlarda bulunarak, iddialarla ilgili savunma yapmaktan ısrarla kaçınması, bu kapsamda suç işleme kastının yoğunluğu” gerekçelerini gösterdi.

AHMET ŞIK’A SAVUNMASI İÇİN SUÇ DUYURUSU TALEBİ

Savcı Bölükbaşı ayrıca, Ahmet Şık’ın yaptığı savunma ile ilgili de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmasını talep ederek, “Savunmaya ilişkin olmayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Yargı Organları ile yargı görevi yapanlara yönelik yapmış olduğu beyanlar ile ilgili suç unsuru bulunup bulunmadığı açısından gerekli değerlendirme yapılmak üzere gereğinin takdiri için Cumhuriyet Başsavcılığımıza suç duyurusunda bulunulmasına” ifadelerini mütalaasında kullandı.

BUGÜN NELER OLDU?

17.46- Duruşmaya verilen aranın ardından savcının mütalaasını açıklaması için duruşma salonuna girildi. Mütalaanın ardından ise mahkemenin ara kararını açıklamak için 1.5 saat ara verileceği bildirildi.

17.16-Avukatların savunmaları tamamlandı. Savcı mütalaa vermeden yarım saat süre istedi.

16.40 - Av. Fehmi Demir: İddianameyi hazırlayan Savcı Murat İnam sadece buradakileri özgürlüğünden mahrum etmedi, tüm halkın adalet duygusunu rencide etti. Tutuklamalar hukuka uygun değildir. Hepiniz biliyorsunuz, buradakilerin hiçbiri kaçmayacak.

Tutuklama kararında hiçbir gerekçe yok. Sanıklar yalvarıyorlar "Bana suçumu verin" diye, biz de yalvarıyoruz "Gerekçeyi verin" diye.

16.30 - Avukatlar son beyanlarını sunuyorlar. Sonrasında savcı mütalaa verecek.

16.25 - Av. Fehmi Demir: Gazeteciler özgürlüklerinden yoksun kaldıktan 9 ay sonra nihayet kendilerini ifade etme ve yanıt verme olanağı bulmuşlardır. Bu sözde yargılamanın sonuna kadar tek bir söz söylenmese dahi, iddianamenin hukuki bir metin olduğunu söyleyecek tek kişi bulamayız. Bu iddianame hukuki metin değildir. Silivri davalarından biliyoruz. Önce medya algı oluşturur, kişiler itibarsizlaştılır, gece yarısı evler basılır ki kamuoyu için inandırıcı olsun. Acaba Türk yargısı tüm bu olaylardan sonra, ki bu olaylara katılmış polisler, savcılar, yargılanıyorlar- ders çıkarmış mıdır? Cem Küçük daha dün gazetede, bu davanın yargıcı gibi beyanlarda bulunuyor. Bir kısım arkadaşımızı infaz ediyor. Böyle tanık olabilir mi? Dürüst yargılama olabilir mi?

16.20 - Av. İlkiz: Verin hepsini bize. Ne zaman isterseniz gelirler yine. Sabuncu çok izin yaptı, Günay'ın daha fazla cezaevi anısı olmasın, Ahmet Şık da daha fazla cezaevini mesken tutmasın.Verin hepsini. İlkiz tahliye talep etti.

16.10 - Av. Fikret İlkiz: BM Çalışma Grubu, en uygun çözümün, bir an önce serbest bırakılmasını ve uluslararası hukuka uygun olarak tazminat ve diğer haklarının verilmesini talep etmektedir. Ve hükümetten sonuca bilişkin bilgi istiyor. Yani ne sonuç çıkarsa çıksın, hükümetin bunu Çalışma Grubu'na iletmesini istiyor. Hiçbir şey olmasa bile bugün ne karar çıkarsa çıksın hükümetin görevi bunu çalışma grubuna bildirmektedir.

16.00 - Av. Fikret İlkiz:

Bu rapordaki soru şu: Hürriyetten yoksul kılma hangi durumlarda ihlaldir? Çalışma grubunun özellikle tutuklamayla ilgili 5 ayrı kategorisi var. Bunu değerlendirirken de "Cumhuriyet Vakfı'nın senedi AİHS'e dayanır. Vakıf Senedi, "Onları AİHS'e göre hareket etmeyi emreder." diyor. Karardan okuyorum: "Cumhuriyet 1924'ten bu yana tüm engellere rağmen kendisini basın özgürlüğünü savunmaya adamıştır. Gazete beyanını AİHS'ten almakta, insan hakları ve demokratik Türkiye için mücadele etmektedir. Bu nedenle haber yaparken gazete çalışanlarının çeşitli risklerde aldığını görüyoruz. Cumhuriyet için bağımsızlığın her şeyden önemli olduğu 1924'ten bu yana savunmuştur. Okurları ile ayakta kalır" 2 Şubat 2017'de Çalışma Grubu Hükümete ulaştığı zaman, Hükümet süre stedi. 11 Nisan 2017'de Hükümet görüşünü bildirdi. Hükümetin görüşü AYM'ye verdiği görüşün birebir aynısıdır. Bunun üzerine hükümete uyguladığınız tedbirler "orantılı mıdır, demokrasiye uygun mudur, yasallık ilkesine sahip midir" diye sordular. Hükümet, "Biz gözaltı süresini mecburen 30 gün yaptık. Gözaltı süresini 4-5 günle sınırladık" dedi. Avukatları ile görüşemiyorlar diye sorulduğunda ise “Hayır avukatları ile görüştüler” yanıtını verdi. Hatta bizde bu anlamda bir sınırlama yoktur, 15 Temmuz’un gerekçesi ile uyumludur önlemlerimiz dediler. Anayasa mahkemesi bir gün karar verirse hükümet görüşünü bu dosyaya sunacağız.

15.52 - Hakan Kara: Eylül 2016'da Cumhuriyet olarak basın alanında Alternatif Nobel Ödülü aldık, Kasım 2016'da tutuklandık. Cumhuriyet, araştırmacı gazetecilik konusu ve çevreye verdiği önem dolayısıyla aldı bu ödülü.  Türkiye aldı. Alternatif Nobel Ödülü; çevre, savaş, kadın hakları, fakirlik, açlık, hastalıklar konusunda çaba gösteren insanları ödüllendiriyor. Ödülü veren Doğru Yaşam Vakfı, insanların doğaya uygun yaşam sürmeyi teşvik eden, çok saygın bir grup. Türkiye'de ilk defa Cumhuriyet'e verildi. Ödül verildikten bir ay sonra tutuklandık. Alternatif Nobel Ödülü bize gerçekten yakıştı. Böyle ödüller çok verilmiyor. Aldık müzemize koyduk. İşte Birleşmiş Milletlere başvuruyu bize bu ödülü veren Grup yaptı.

15.50 - Avukat Fikret İlkiz: Hakan Kara'ya söz verilsin. Alternatif nobel hakkında bir açıklama yapacak.

15.45 - Avukat Fikret İlkiz: Size BM raporu çevirisi sunuyorum. O raporda sözü geçenler bu salonda tutuklu olan arkadaşlarımız. 81 ülkenin tanıdığı bu konseyi tanıyoruz ve ne isterse yerine getirmeliyiz.Toplantıda 181 ülke bakana bu davayı sorabilir. Raporda bu tutuklama keyfidir denilirse o zaman bu başvuru doğrudan doğruya BM yüksek komiserliğine gider. Bu "şikayet" mekanizmasına, hakkı ihlal edilenler, insan hakları grupları ya da ihlal hakkında bilgisi bulunan kişi ve gruplar da başvurabilir. "Bu tutuklama keyfidir" denirse bu başvuru doğrudan BM İnsan Hakları Konseyi'ne yapılır. Konsey başvuruyu kabul ederse çalışma grubu oluşur. Bu çalışma sonucunda hangi ülke hükümeti olursa olsun yanıt vermek zorundadır.

15.30 - Avukat Alp Selek: 60 yıla yakın avukatlık yaptım. Olağanüstü tüm durumlarda vekillik görevimi yerine getirdim ama ilk kez böyle iddianame gördüm. Böyle yoktan suç yaratan iddianame hayatımda görmedim. Böyle sualler sorulmasını hala anlamıyorum. Bu tür sualler bu davanın bir amacının olduğunu gösterir. 'ByLock'la telefon görüşmesi yapma var. Ben buna hiç önem vermiyorum. Size her telefon geldiğinde "Bana şöyle telefon geldi, ByLock'cu olup olmadığını bilmiyorum" diye savcılığa bildirmeniz gerekir. ByLock suçlamaları ile 5-10 milyon insan sanık konumuna getirilebilir. Vakıf iddiaları için İstanbul ağır asliye ticaret mahkemesi kurulsun orada açılsın bu davalar. Müvekkillerimin hepsinin beraat etmesini istiyorum.

15.23 - Öğle arasından sonra duruşmaya tekrar başlandı. Mahkeme Başkanı, saat 21.00'a kadar ara karar verebilmek için savunmaların kısa tutulmasını istedi.

14.25 - Avukat Bahri Belen'in savunmasının ardından duruşmaya 1 saat ara verildi.

14.22 -  Avukat Bahri Belen sözlerini şöyle tamamladı: Hakimlere savcılara kızamıyorum çünkü tahliye veren hakimler, tahliye isteyen savcılar ihraç ediliyorlar ve haklarında davalar açılıyor. Sizin de işiniz zor. Hakimlik ve savcılık tarihine bir not düşülmesi, ülkemizde hukuk güvenliği ve adalet için umut olacak bir karar talep ediyorum.

13.45 - Avukat Bahri Belen: 17/25 Aralık'a kadar hizmet hareketi olan cemaat 15 Temmuz'da darbeci oldu. Bizim bildiğimiz iktidarın parçası olduğudur. Din şurası yapıldı, "Milletimiz bizi affetsin" dediler, suç duyurusu yapılabilir mi? Olamaz hatta FETÖ biz hükümetin ortağıyız ama yeni devlet sistemi kuracağız bu da islam devleti olacak. Bunu da cezalandıramazdınız. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, ordu, istihbarat, polis ve MİT'in bilmediği örgüt yapısını ben mi bileceğim de bilerek isteyerek yardım edeceğim?  Can Dündar bunlardan korktuğu için değil devlet onun canını koruyamayacağını söylediği için yurtdışına gitti.  Devlet yasak koymadı Can Dündar 'ın gitmesine. Ayrıca Can Dündar 'ın bu iddianamede yargılandığı suçtan derdest olan başka bir davası da var. Bu mükerrer.

13.30 - Mahkeme Başkanı, Güray Öz vekili Av. Adil Demirci'ye "Müvekkilinizin bir rahatsızlığı var mı?" diye sordu. Demirci soruya "Bu gerekçeye dayanamayacağız" diye yanıt verdi.

13.15 - Avukat Can Atalay: Dünkü söylenenler, kızgınlıklarımız tek başına tutukluluk gerekçesi değildir. Siz olay örgüsü ile bağlısınız özgürlüğünü talep ediyorum. Atalay, Ahmet Şık'ın özgürlüğünü talep ederek savmasını bitirdi.

12.54-Avukat Can Atalay: Ahmet Şık gözaltına alındığı gün Sabah'ta Nazif Karaman'ın haberinde 'Ahmet Şık'a şu soru sorulacak' diye yazıyor ve savcı o soruyu soruyor. Ahmet Şık da "Siz mi soruyorsunuz, Nazif Karaman mı soruyor?" diye soruyor bunun üzerine. 2015 yılı haberleri için neden iki sene bekleniyor? Başsavcılık görevini ihmal mı etmiş yoksa açık ve yakın bir tehlike yok mu?

12.53-Avukat Can Atalay: Savcı bize sorgu bittikten sonra söyle bir haber var cevap vermek ister misiniz dedi Ahmet Şık:Siz mi soruyorsunuz Nazif Karaman mı?

12.50-Avukat Can Atalay:Tipik bir Ahmet Şık sorgusu oldu ve tutukluluğa sevkten farklı bir gerekçe gösterildi .

12.47-Avukat Can Atalay: İfade Terörle Mücücadele Şubesi'nde Savcı tarafından alındı.Yasak sorgu yöntemidir.Tutanakta imzası olmayan sivil biri ifadeyi takip etti. Twitler meselesi en acı ve eğlenceli olanı.Aynı konuda Anadolu Adliyesi'nde 7 Kasım'da ifade verdik çıktık. Şikayetçi Antep'ten gazeteci.

12.45 - Savcı bu soruya: Kağıt işleri uzun sürüyor, cevabı verdi.  

12.44- Avukat Can Atalay:Savcı önce 301 den başlamaya heves etti...Avukat Tora Pekin ise bu sırada, "Önce 301 den başlayamazsınız izin aldınız mı" sorusunu yöneltti. 

12.40 - Avukat Can Atalay: Ahmet Şık, tutuklanana kadar el konulan bir eşya yok. Neden bunları anlatıyorum. Ahmet Şık'ın bu davaya dahil edilmesinin nedeni bir tweet.

12.36 - Ahmet Şık müdafi Avukat Can Atalay: Dosyaya ilk bakışta herhangi bir yargıcın Ahmet Şık ile ilgili tahliye kararı vermesi gerekirdi...

12.34-Verilen aranın ardından avukat Tora Pekin söz aldı. Pekin: Musa Kart'ın çizdiği karikatürlerin karşıtı şeylerle nasıl suçlanabildiğini biz kelimelerle anlatmaya çalışıyoruz.

12.25 - Duruşmaya ara verildi.

12.15 - Avukat Uğur Yetimoğlu: Okur kitlesi ve dünya görüşünü değiştirmekten bahsediliyor ama bununla ne kast edildiği belli değil. Savcıların, Cumhuriyet'in kurucu değerlerini koruma gayreti göstermeleri gözlerimizi yaşartıyor.

11.57 - Hikmet Çetinkaya'nın avukatlarından Av. Burak Oder: 'Bylock'lu telefondan aranmış olmanın delil olduğunu anlatmayacağım, nasıl bir algı yaratılmak istendiğini anlatacağım. Delil diye karşımıza konulanlar, kendi vukuu dışında bir vakıayı anlatma kabiliyetine sahip değiller. Müvekkilime sms atılmış. Eğer sms ile örgüt yaratılacaksa bayramlarda bir sürü sms atılıyor. Hikmet Çetinkaya iddianameye göre 'Bylock'cu bir polis memuru ile görüşmüş. Numarayı aradık karakol çıktı. Çetinkaya, davada yardım ettiği iddia edilen örgütlerden aldığı tehditler nedeniyle koruma altındadır, o nedenle polisi aramıştır. Hikmet Çetinkaya'yı arayan numaralardan biri 0850 li numara. Bu bile iddianameye girmiş.

11.55 - Hikmet Çetinkaya'nın avukatlarından Kaan Karcıoğlu: Savcılık ciddi bir soruşturma yapmış olsaydı takipsizlik kararı verilecek ve adliye iş yükünden de kurtulmuş olacaktı. Müvekkilimiz 15 Temmuz'dan önce yazdığı yazılarda tehlike konusunda uyarıcı olmuştur.

11.50 - Bülent Utku vekili Av. Ayhan Erdoğan: Tahliye talebi konusunda dün söylediklerimiz yeterlidir. Başkaca bir şey demiyoruz.

11.45 - Kadri Gürsel'in avukatlarından Vecihi Tokuç: Kadri Gürsel'in sınıf arkadaşıyım. Vereceğiniz karar kamu vicdanını rahatlatsın. Yargılanan gazeteci yok sözü kamu vicdanını rahatsız ediyor. Bu salonda gazeteciler, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılanıyor.

11.15 - Avukat Köksal Bayraktar: Basın hürdür, sansür edilemez. Basın da düşünce özgürlüğüne sahiptir. Anayasa'da var. Yeni basın kanunu sansür edilemez'i kaldırdı. Ama ben bugün mahkemenin de basın hürdür dediğini biliyorum. İnsanın düşüncesi sınırlanamaz. Düşünce özgürlüğü var ise basın özgürlüğü vardır, ikisi birbirinden ayrılamaz. Ben bugün bu davada basının hür olması gerektiğinin iddia makamınca da ortaya konmasını diliyorum. Basın Kanunu'nda yayın danışmanı yok dediniz. Yeni Basın Kanunu 11. madde eser sahibi sorumludur diyor. Ama iktidar mutlaka birilerini cezalandırmak istediği için sorumlu müdür yanına yayın müdürü vb. de eklemiş. Kadri Gürsel'in gazetedeki statüsü Basın Kanunu çerçevesinde belirlenmiştir ve serbest bir statüdür, sorumluluğu yoktur. 'Nerede bizim silahlarımız, top, tüfeğimiz?' İddianamedeki suçlamalar bunu düşündürüyor. Basın bayramı 114 yıldan bu yana kutlanıyor. Bu dava, bu bayramın kutlanması için sebep olsun. Basın bu suçları işlemeye elverişli değildir. Çetin Özek "İşlenmek istenen suça elverişli cebir şiddet gerekir" der. Ellerinde silah yok. Müvekkilim IPI üyesidir. IPI'ya 120 ülke üyedir. 1500 gazeteci temsil ediliyor ve bu insanları temsil eden kişilerin arasına Kadri Gürsel seçildi. Av. Köksal Bayraktar sözlerini tahliye talebi ile bitirdi.

11.10 - Av. İlkan Koyuncu: Biz buraya Norveç'ten gelmedik. Bugün buradan adalet fışkırsın demiyoruz, bunun olmayacağını biliyoruz ama hiç değilse bir kırıntı bekliyoruz. Ancak hukuksuzluktan da ölüyoruz. 9 aydır tutukluyuz. Cemaat örgüttür diyen Kadri Gürsel sanık, Fethullah Gülen'in kitaplarını okudum diyen tanık. 9 aydır tutuklu olan biziz.

11. 05 - Av. İlkan Koyuncu: Kadri Gürsel 2016 Mayıs'inda Cumhuriyet'te yazı yazmaya başladı. Sadece 12 Temmuz'da bir yazı yazdı. Ne 'FETÖ', ne darbe geçiyordu. Müvekilimi arayanlardan biri Nazlı Ilıcak. Programına müvekkilimi konuk almış. Ilıcak'ın telefonu Turkuaz medyaya ve Sedat Albayrak adına kayıtlı. Onların ifadesi neden alınmamış?

Kadri Gürsel'e dair bylock suçlamalarına dair: Muvekkilim sadece aranmış, sms atılmış.

11.00 - Kadri Gürsel vekili Av. İlkan Koyuncu: İddianamede somut suçlama yok. Önce kendimizi suçlayıp sonra savunacağız. Müvekkil vakıfta hiçbir zaman görev almamıştır.Yenigün haber ajansında bir görevi yoktur. Basın kanunu kapsamında suç duyurusu da yok.

10.55 - Kadri Gürsel'in avukatı İlkan Koyuncu: İddianamede 2013 sonrasında bir takım usülsüzlükler olduğu iddia ediliyor. Müvekkilim 2013 öncesinde Milliyet gazetesinde çalışıyordu. Vakıf yönetiminde de hiç yer almamıştır.

10.50 - Av. Ali Rıza Dizdar, "Bu dosyada kişilerin özgürlüğünün kısıtlanmasını gerektiren herhangi bir delil toplanmamıştır. Derhal beraat verilmeli" dedi. Mahkeme başkanı, derhal beraat koşullarının oluşmadığını, yargılamanın devamını gerektiren olgular olduğunu söyleyerek talebi reddetti.