Soçi dönüşü gazetecilere konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PYD konusunda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile aynı düşüncede olduklarını belirterek, aralarında bir görüşmenin olup olmayacağı sorusunu da, “Siyasetin kapıları açıktır” sözleriyle cevapladı. 

Soçi Zirvesi dönüşü, beraberinde götürdüğü gazetecilere konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad ile aynı noktaya geldiklerini söyledi. İran ve Rusya ile şimdiye kadar 7 toplantı gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, Türkiye’ye İdlib’de verilen görevin yerine getirildiğini ifade etti. “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği konusunda mutabakatımız var” diyerek Soçi zirvesini özetleyen Erdoğan, “Temel amacımız, Suriye halkının kabul edeceği kalıcı ve muteber siyasi bir çözümdür” diye konuştu. 

BÜTÜN KESİMLER KATILACAK KÜRTLER HARİÇ!

Soçi’de kararlaştırılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresine de işaret eden ve bu kongreye kimlerin davet edileceğinin, İran, Rusya ve Türkiye tarafından kararlaştırılacağını savunan Erdoğan, üç ülkenin dışişleri bakanlıklarının nezaretinde oluşturulacak alt komisyonlar gerekli ön çalışmaları yapacağını, Dışişleri Bakanları ve zaman zaman Genelkurmay Başkanlarının bu sürece dahil olacağını belirtti. Erdoğan, “Kongreye Suriye’deki bütün grupların, tüm kesimlerin davet edilmesini öngörüyoruz. Arkadaşlarımız bu konuda çalışmaları olgunlaştıracaklar. PYD/YPG gibi terör örgütleri konusundaki tavrımız kesin. Nitekim bu hususu, hem zirvede hem basın toplantısında açıkça ifade ettim” dedi. 

YENİ ANAYASA 

Kongre çalışmasıyla iki ana hedefin olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: “Birincisi, yeni bir Anayasa yazılması. Bu konuda mutabıkız. Daha önce bazıları, mevcut anayasa onarılsa yeterli olur gibi bir yaklaşım sergiliyordu. Ama şimdi o görüşü gündeme getirmediklerini gördük.

Şimdi, yeni bir anayasa düşüncesi kabul görmüş durumda. Bunun için, dış işleri bakanları, genelkurmay ve milli istihbaratın yapacakları çalışmada, dar kapsamlı bir şekilde de olsa muhtemelen bir teknokratlar heyetini bu konuyla ilgili çalıştıracaklardır. Yeni anayasa için böyle bir hazırlığın da yapılması gerekecek. İkinci hedef ise, BM gözetimde adil ve şeffaf olarak seçime gidilmesi.” ABD’nin istemesi halinde 3’lü mekanizmaya dahil edilebileceğini söyleyen Erdoğan, zirvenin de ihtiyaç duyulması halinde tekrarlanabileceğini belirtti. 

B PLANIMIZ DA KÜRTLERİN MASADA OLMAMASIDIR

PYD’ye ilişkin “olmaz” tavrını sürdüren Erdoğan, “Eğer böyle bir sürecin içine PYD/YPG de dahil edilirse Türkiye olarak tavrımız ne olacak? Bizim B planımız nedir?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Bizim B planımız da terör örgütünün masada olmamasıdır.

Soçi’de de açıkça söyledik: Türkiye, olarak biz terör örgütünün olduğu bir masada olmayız. Bu konuda tavrımız nettir. Ayrıca ülkemizi tehdit edecek herhangi bir oluşuma da biz asla sıcak bakmayız...  PYD/YPG’nin niyeti ne? Kuzey Suriye’de bir oluşum değil mi?  Bizim, o tür bir oluşuma teşebbüs karşısında, ‘Buyurun, hayırlı olsun’ diyecek halimiz yok. Biz bunu daha 7 yıl önceden söyledik. Görüldüğü kadarıyla Suriye’nin kuzeyinde o tür bir oluşum ihtimaline, Esed de muhalif.”

‘AFRİN ARAP KENTİ’

Konuşmasında Türkiye’nin, Efrin’e saldırı talebinden vazgeçmediğini, Rusya ve İran’ın bu konudaki tavrını gördüklerini, bu tavırdan sonra İdlib’te oluşturulan Gözetleme Kulelerine benzer bir şekilde Efrin’de oluşturacaklarını ileri sürdü. Erdoğan, Ayrıca Efrin’in de Arap kenti olduğunu savunarak, şunları söyledi: “Afrin’in asli sakinlerinin yerlerine dönmeye başlamasıyla beraber şehrin demografik yapısı da normale dönüyor. Afrin’in asli yapısında nüfusun yüzde 50’si Araplardan, yüzde 30’u Kürtlerden, geri kalanı da Türkmenler ve diğer gruplardan oluşuyor. Kamplardan oraya dönüşün başlamasıyla birlikte, şehirler asıl sahiplerine kavuşmuş olacak. Bu, İdlib için de geçerli. Türkiye’de yaşayan İdlibliler’in topraklarına dönmeleriyle orası da eski demografik yapısına kavuşacak.”

ABD İLE YPG SİLAHLARINI GÖRÜŞECEĞİZ

Erdoğan Efrin konusunda İran ve Rusya’dan destek beklediklerini sözlerine eklerken, bu konudaki talebinde illa ki askeri destek talebi olmadığını söyledi. ABD’nin YPG’ye silah vermesi konusunda duyduğu rahatsızlığı da yineleyen Erdoğan, bu konuda ABD Başkanı Trump ile görüşebileceklerini söyledi ve “DEAŞ, DEAŞ, DEAŞ diyorlardı, ama artık DEAŞ diye bir şey kaldı mı? Bölgenin DEAŞ’tan temizlendiği söyleniyor. Madem öyle bu silahlar niye geliyor? Hamburg’da bize ‘DEAŞ’ı biz oradan söküp attıktan sonra, elimizde bunların seri numaraları var, biz bütün bu bütün silahları toplayacağız’ demişlerdi, topladılar mı? Şimdi Rakka’da yeni bir üs meselesi var biliyorsunuz” diye belirtti.  

TÜRKİYE İLE ESAD AYNI NOKTADA

Erdoğan zirvede Putin’in Esad’la yaptığı görüşmeye ilişkin kimi bilgileri de paylaştığını aktararak, “Örneğin PYD/YPG’ye karşı Esed’in de olumsuz baktığından söz etti. Masada, PYD/YPG’nin yer almasını onun da istemediğine değindi. Bu çok da şaşırtıcı değil” ifadelerinde bulundu. 

ESAD’A BÜTÜN KAPILAR AÇILDI

“Ankara Şam arasında daha yakın bir temas, ihtimali düşünülebilir mi?” sorusuna da cevap veren Erdoğan, şöyle dedi: “Türkiye olarak bizim meselemiz Kürtlerle değil, terör örgütleriyledir. Yarın neler olabileceği, o anki şartlarla alakalıdır. Bu konuda bir şey olmaz türünden peşinen kestirip atma yaklaşımı içinde olmamız çok da doğru olmaz. Siyasetin kapıları, malumunuz, son ana kadar her zaman açıktır.” 

“Suriye’de artık kan akmasın, ülkenin toprak bütünlüğü korunsun istiyoruz” ifadelerini kullanan Erdoğan, Esad ile Türkiye’nin bir iletişiminin olup olmadığı sorusuna da, “An itibarıyla o tür bir durum yok ortada” dedi.