Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 431'inci haftasında da Galatasaray Meydanı'nda ellerinde karanfiller ve kaybettikleri yakınlarının fotoğrafları ile "Failler belli kayıplar nerede?" pankartı açarak, kayıplar için adalet istedi.

Oturma eylemlerinde, bu hafta 1995 yılında Mardin'de kaybedilen Memduh Demir'in akıbeti sorulurken, Gezi Parkı direnişi sırasında Ankara'da polis kurşunuyla yaşamını yitiren Ethem Sarısülük ve Lice'de karakol inşaatını protesto eden yurttaşların üzerine asker tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Medeni Yıldırım'ın, yaşamlarını yitirmelerinin aynı devlet zihniyetinin ürünü olduğu vurgulandı.

'HALA SOKAKLARDA İNSANLAR KATLEDİLİYOR'

Eylemde ilk söz, gözaltında kaybedilen Edip Çelik'in ablası ve İbrahim Çelik'in kızı olan Feryal Çelik'e verildi. Ancak Çelik üzüntülü olduğunu belirterek konuşamadı. 1994 yılında kaybedilen Kenan Bilgin'in ağabeyi İrfan Bilgin ise, 18 yıldır adalet istediklerini; ancak hiçbir iktidar tarafından seslerinin duyulmadığını söyledi. Bilgin, "Bu insanları aldınız, katlettiniz hiç olmazsa kemiklerini verin" diyerek, demokrasi ile yönetilen bir ülkede insanları bu talepte bulunmak zorunda bırakmanın insanlık suçu olduğunu dile getirdi. "Bunları yapanlar hesap vermek zorundadır. Bu ülkeyi yönetenler kan emicidirler, elimizde tuttuğumuz bu fotoğraflardaki insanlar, bu diktatörlerden kurtulmak için mücadele ederken katledilmişlerdir" diyen Bilgin, hala sokaklarda insanların katledildiğini dile getirdi. Bilgin'in ardından ise, Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak söz alarak, AKP hükümetinin kayıplar konusunda bazı göstermelik adımlarda bulunduğunu belirterek, "Cemil Kırbayır için fiyasko ile sonuçlanan rapor da bunun göstermelik olduğunun kanıtıdır" dedi. Ocak, "Barış sürecinin suçluların suçlarının örtüldüğü bir süreç olmasını istemiyoruz" dedi.

''90'LI YILLARIN ZİHNİYETİNDEN FARKI VAR MI?''

Haftanın açıklamasını ise, İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına İHD İstanbul Şubesi Başkanı Ümit Efe okudu. Efe, 11 yıldır iktidarda olan AKP hükümetinin önceki hükümetler gibi adalet taleplerini yerine getirmediğini söyledi. Gezi Parkı direnişi sırasından Ankara'da polis kurşunuyla yaşamını yitiren Ethem Sarısülük'ü hatırlatan Efe, "Bu durumun 90'lı yıllarda yüzlerce genci kaybeden onların tanıklıklarını tehditle susturmak isteyen zihniyetten farkı var mı?" diye sordu.

"Dün Lice'de karakol yapımını 'savaş değil barış istiyoruz' talebiyle protesto eden halkın üzerine açılan ateş sonucu 18 yaşındaki Medeni Yıldırım hayatını kaybetti. 2'si ağır, 7 kişi yaralandı. Kaymakam, 'vurma varsa eğer, kendilerini de vurmuş olabilirler' dedi. Bu durumun 90'lı yıllardaki Lice katliamını gerçekleştiren zihniyetten farkı var mı?" diyen Efe, açıklamasının devamında 1995 yılında Mardin'de gözaltına alınarak kaybedilen Memduh Demir'in kaybediliş öyküsünü anlattı. Efe, Memduh Demir'in 1995 yılında Mardin'in Mazıdağı ilçesindeki Yücebağ köyündeki evinden koyunları otlatmak için çıktığını, bu sırada askeri operasyonun başlamasının ardından ailesinin Demir'den bir daha haber alamadığını söyledi.

Bir süre sonra baba Mehmet Demir'in Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı'na çağrılarak paramparça olmuş bir ceset fotoğrafını teşhis etmesi istendiğini ifade eden Efe, 2013 yılında, açılan bir mezardan Demir'in kemiklerinin çıktığını söyledi. Efe, dönemin sorumlularının yargılanmasını isteyerek, "Evlatlarımızı kaybeden, katleden kamu görevlilerinin arkasında duran iktidarlar istemiyoruz. Katili değil, kurbanı savunan siyasetçiler istiyoruz" dedi.

Cumartesi Anneleri'nin eylemi açıklamanın ardından 432'inci haftada biraraya gelmek üzere sonlandırıldı. (Yüksekova Haber)