Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet arayışının 513'ncü haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.

"Failler belli, kayıplar nerede?" yazılı pankart açan Cumartesi Anneleri, ellerinde kayıplarının fotoğrafları ve kırmızı karanfiller taşıdı.

ABDULLAH CANAN'IN AKIBETİ SORULDU

17 Ocak 1995 yılında Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde gözaltına alınarak kaybedilen Abdullah Canan'ın akıbetinin sorulduğu bu haftaki eylemde ilk olarak Abdullah Canan'ın oğlu Tayyip Canan konuştu.

23 Kasım 1995 tarihinde Yüksekova Befircanı köyüne askerler tarafından baskın yapıldığını ve birçok evin yakılarak tahrip edildiğini belirten Canan, Yüksekova'da tanınan biri olan babası ve 7 akrabasının olaydan sorumlu tuttuğu Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ve bu nedenle de Yurdakul tarafından tehdit edildiğini söyledi.

Yurdakul'un babasını, "Senin yerin soğuk olacak, yattığın yer soğuk olacak" diyerek tehdit ettiğini kaydeden Canan, tehditlere boyun eğmeyen babasının 17 Ocak 1995 tarihinde Hakkari'ye giderken gözaltına alındığını ve 21 Şubat 1996'da ise cansız bedenine ulaştıklarını belirtti. Babasının vücudunda ağır işkence izlerinin bulunduğunu ifade eden Canan, "Türk devletinin yargısı katilleri beraat ettirdi" dedi. AİHM'e taşıdıkları kararın mahkeme tarafından "gülünç" ve "ilginç" bulunduğunu söyleyen Canan, Türk devletine gerçeklerle yüzleşme çağrısında bulunarak, "Eğer yüzleşmezse bu kararı veren yargıçlar tarih önünde yargılanacak" dedi.

'DEVLET KATİLLERİ KORUMAKTAN VAZGEÇSİN'

Ardından konuşan 21 Şubat 1995'te katledilen Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak, gazeteci Uğur Mumcu'yu andı.

Haftanın açıklamasını Cumartesi insanlarından Mine Nazari okudu. Canan ölümüyle ilgili hukuki süreci anlatan Nazari, dava sürecinde Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgin'in, Canan'ın gözaltına alındıktan sonra taburda işkence ile sorgulandığını ve Yurdakul'un talimatıyla Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü söyledi.

Yurdakul ve Yiğiter hakkında, "kasten adam öldürmek" suçundan Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan davada, ailenin ve tanıkların anlatımlarını "inandırıcı" bulmayan mahkeme heyetinin sanıkları beraat ettirdiğini kaydetti.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından da onanan kararın ardından AİHM'e yapılan başvuruda, Türkiye'nin mahkum edildiğini belirten Nazari, devlete "Katilleri korumaktan vazgeç" çağrısı yaptı.

Kaynak: DİHA / Foto: @yarinhaber