Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları, Galatasaray Meydanı’nda yaptıkları eylem ile 1996 yılında Şırnak’ın Güçlükonak İlçesi’nde 11 köylünün katledilmesi gündeme taşıdı. Aileler, Güçlükonak dosyasının Ergenekon kapsamına alınmasını istedi.

Katledilen 11 köylüden Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya katliama ilişkin tanıklığını anlattı. Emine Kaya, “Bizlere babanızı, amcanızı biz öldürmedik dediler. Her şey gözlerimizin önünde gerçekleşti. İşkence ile katlettiler” şeklinde konuştu.

BAŞLANGIÇ: BİNBAŞI KİMLİKLERİ CEBİNDEN ÇIKARDI

Oturma eyleminde söz alan gazeteci Celal Başlangıç, 1996'da gerçekleşen olayın zamanlamasına dikkat çekti. Yaşanan vahşetin ardından olay yerine giden gazeteciler arasında bulunan Başlangıç tanıklıklarını şöyle anlattı.

“Olay, PKK ateşkes ilan ettiği zamanda gerçekleşti. O dönem Avrupa Parlamentosu, bu süreçte Türkiye’nin tepkisi ne olacak sorusunu sormuştu. Birkaç gün sonra Ankara’dan birkaç gazeteci ile hızla olay bölgesine götürüldük. Ardı ardına dizilmiş 11 ceset bizlere gösterildi ve haber yapmamız istendi. Soruşturma yapılıp yapılmadığını sorduk. 11 ceset yanmış, tanınmayacak haldelerdi. Savcı kimliklerini sordu. Binbaşı 11 kişinin kimliğini cebinden sapasağlam çıkarıp uzattı. Savcı çantasını topladı gitti. Avrupa Parlamentosu yapılan haberlerin ardından, PKK’nin ateşkese uymadığını yorumladı.”

Gazeteci Başlangıç, konunun üzerine gitmek isteyenlere bizzat dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir’in başvurusuyla soruşturma açıldığını belirtti. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara seslenen Başlangıç “Aradığınız, eli kanlı devlet orada. Ergenekon, Fırat'ın doğusuna geçerse oradan eli kanlı katiller çıkacak” dedi.

GÜÇLÜKONAK KATLİAMI

İHD Gözaltında Kayıplar Komisyonu üyesi İlker Eraslan ise Güçlükonak'ta yaşanan katliamın ayrıntılarına ilişkin bilgi verdi. Eraslan, 12 Ocak 1996 yılında Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Gere ve Yatağan köylerine baskın yapan askerlerin Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç’u gözaltına alarak Taşkonak Jandarma Taburu’na götürdüklerini söyledi.

Önceden tutuklanan Nurettin isimli korucubaşının, Ahmet Kaya’nın çocuklarına ve ailesine tanıklığını “Ahmet’i sesinden tanıdım, Ahmet ve Halit Kaya’nın gözleri bağlıydı. Üçgün sürekli işkence gördüler ve keşke sesini duymasaydım. Önce babanı öldürdüler işkenceden, sonra da amcanı işkenceye götürdüler ve ikisini de öldürdüler” dediğini aktardı.

Ersaslan, 15 Ocak 1996 günü 56 AH 320 plakalı köy minibüsünün sahibi Ahmet Nas’a telefon eden askerlerin “gelin cenazenizi alın” dediklerini belirtti. “Beşir Nas, yanına 4 köylüyü alarak Taşkonak Taburuna gittiğinde, askerler, işkence ile öldürülen 6 köylü ile birlikte, sonradan giden 4 köylünün de ellerini bağlayıp başlarına çuval geçirerek yaşıyormuş süsü vermişler. Ve aracı Dicle Nehri’nin kenarına getirmesini söylemişler” dedi.

İHD üyesi yaşananları şöyle aktardı: “Minibüs tabur ile Koçyurdu köyü arasında pusu kuran askerler ve JİTEM mensupları tarafından durduruldu. Minibüsün sahibi Beşir Nas’a 'Aracı yokuştan aşağı yuvarla, intihar edin' talimatı verdiler. Beşir Nas bu arada belki 'kendimi kurtarırım' diyerek gaza bastı ve kendisini araçtan attı. Araç yokuştan aşağı sürüklendi. Beşir Nas nehire yetişemeden askerler tarafından taranarak öldürüldü. Minibüs kurşun yağmuruna tutuldu ve ardından içindekilerle birlikte yakıldı. Yakılan köylülerin kimlikleri 'sapasağlam' olarak Jandarma karakolunda yakınlarına verildi.”

SORUMLULAR YARGILANSIN

Katledilenlerin yakınlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurduğunu belirten Eraslan, Türkiye devletinin Güçlükonak'ta öldürülenlerin yakınlarına tazminat ödemeye mahkum edildiğini söyledi.

“Adalet istiyoruz” diyen Eraslan şöyle devam etti: “Dönemin Başbakanı Tansu Çiller gizlenmekten vazgeçsin, yargılansın. Dönemin Başbakan yardımcısı Deniz Baykal’ın ifadesine başvurulsun, yargılansın. Dönemin İçişleri Bakanı Nait Menteşe, Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş, Milli Savunma Bakanı Teoman Ünsan, Şırnak İl jandarma Alay Komutanı Tahsin Evci, JİTEM mensupları, itirafçı-korucu Hamit Yıldırım ve Sefer Bildik yargılansın.”

Kaynak: ETHA