Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaya devam eden Cumartesi Anneleri, 814'ncü hafta açıklamalarında Dargeçit'te kaybedilenler için adalet talep etti. Yetkililere çağrıda bulunan Cumartesi Anneleri, "Yargılamanın sonuna yaklaştığımız bu davada mahkeme heyetine görevlerini önyargıdan uzak, tarafsız ve bağımsızlıklarını gölgeleyecek etkilerden arınmış olarak icra etme çağrısında bulunuyoruz" açıklamasında bulundu.

 'GEÇMİŞİYLE HESAPLAŞMIŞ BİR TÜRKİYE TALEP EDİYORUZ'

"Geçmişi ve bugünü ağır hak ihlalleriyle dolu bu topraklarda hakikatlerle yüzleşmiş, 'bir daha asla' kararlılığıyla geçmişle hesaplaşmış bir Türkiye talep ediyor ve bunun için mücadele ediyoruz" diyen Cumartesi Anneleri, bu haftaki açıklamalarında şöyle konuştu:

"Ancak bu yönde siyasi ve adli bir irade gösterilmediği için tüm imkanları kullandığımız halde hakikate ve adalete ulaşmamız mümkün olmuyor. Adalet ulaşmak için başvurduğumuz yargı makamları hukukun tarafsız, doğru, adil ve etkin bir şekilde uygulanmasını sağlama görevini yerine getirmiyor."

 DARGEÇİT'TE NE OLDU?

Cumartesi Anneleri, Mardin'in Dargeçit ilçesinde yaşananlar ve yargıya taşınan dava için kamuoyuyla bazı bilgiler paylaştı:

 29 Ekim – 8 Kasım 1995 tarihleri arasında ağır silahlı askerler ve korucular tarafından Mardin/Dargeçit’te ev baskınları yapıldı. Bu baskınlarda dört çocuk, iki lise öğrencisi ve iki kadının da aralarında olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü.
Gözaltındakilerden 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 57 yaşındaki Süleyman Seyhan'ı soran ailelerine “Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler” cevabı verildi. Ailelerinin tüm başvurularına rağmen onlardan bir daha haber alınamadı.

Kayıplarını aramaktan vazgeçmeyen aileler tehdit edildi, gözaltına alındı ve işkence gördü. Yaptıkları suç duyuruları etkin bir biçimde soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandı. İlgili mercilere yapılan tüm başvuruları sonuçsuz kaldı.

Olaydan 4 ay sonra 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan’ın kafası olmayan yakılmış bedeni bir kuyuda bulundu. Süleyman Seyhan'ın ailesine bilgi veren uzman çavuş Bilal Batırır da Dargeçit Jandarma Taburunda kaybedildi.

Ailelerin ve İnsan Hakları Derneği’nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ve İHD Mardin Şubesi’nin çabası sonucunda Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı yeniden açtı ve soruşturma başlattı.

Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü gerçeği ortaya çıktı. 2012 – 2013 ve 2015 tarihleri arasında tanık beyanlarına dayanarak yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı. Savcılığın hazırladığı iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. 2015 yılında Mardin Jandarma

Komutanı Hurşit İmren ile Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, "birden fazla kişiyi taammüden öldürme" suçlamasıyla dava açıldı.

Yedi Dargeçitli’nin ve uzman çavuş Bilal Batırır’ın nasıl ve kimler tarafından kaybedildikleri tüm detaylarıyla savcılık iddianamesine ve mahkeme kayıtlarına geçti. Dava dosyasında sanıkların sorumluluğuna işaret eden birbiriyle tutarlı çok sayıda tanık beyanı ve bu beyanları destekleyen deliller yer aldı.

Davanın 2 Kasım 2020 tarihinde görülecek duruşması vesilesiyle bir kez daha üçü çocuk, biri uzman çavuş olmak üzere 8 kişinin Dargeçit Jandarma Taburu’nda gözaltında kaybedildikleri gerçeğini hatırlatıyor ve bu insanlığa karşı suçu azmettirenlerin, işleyenlerin hakkaniyete uygun bir biçimde cezalandırılmalarını istiyoruz.

Yargılamanın sonuna yaklaşılan bu dava için Cumartesi Anneleri son olarak şunları söyledi:

"Bu davada mahkeme heyetine görevlerini önyargıdan uzak, tarafsız ve bağımsızlıklarını gölgeleyecek etkilerden arınmış olarak icra etme çağrısında bulunuyoruz. Dargeçit kayıpları için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. 115 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."