Cumartesi Anneleri Galatasaray'dan Türkiye halklarına yeni yıl mesajı verdi: "Ülkenin doğusunda çocuklar 'Burada devlet bizi öldürüyor' diye feryat ederken rahat uyuma Türkiye!"

Cumartesi Anneleri, 561. kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. Bu hafta gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci'nin akıbeti soruldu, katillerinin yargılanması istendi.

Kayıp yakınları, bu ölümler coğrafyasında yaşam hakkını, barışı ve diyaloğu savunmaya devam edeceklerini belirtti, Kürdistan'da çocuklar, daha bir kaç aylık bebekler katledilirken, cenazeleri günlerce yerlerde bekletilirken, "Biz yakınlarımızın kemiklerinizi istemekten utanıyoruz" dedi, artık katliamların durmasını istedi.

'KÜRTLER, SADECE KÜRT OLDUKLARI İÇİN ÖLDÜRÜLÜYOR'

Gözaltında katledilen Kadir Kerimoğlu'nun oğlu Bahattin Kerimoğlu, öldürüldüğünde 80 yaşında olan babasının ne gerilla ne de bir siyasetçi olduğunu söyledi, "O sadece bir Kürt'tü. Bugün de KÜrtler, sadece Kürt oldukları için öldürülüyor. Tek istekleri de adalet. Yeter artık durdurun bu zulmü" dedi.

'BU SESSİZLİK BİZİ KARANLIĞIN İÇERİSİNE ÇEKİYOR'

Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç, yaşadığı acı ve duyduğu öfkeden dolayı konuşmakta zorlandı. AKP iktidarına, devleti yönetenlere "Yeter artık, döktüğünüz kanda boğulacaksınız" diye seslenen Karakoç, "Siz de, sizden öncekiler gibi gideceksiniz, lanetle yad edileceksiniz. Ama bu halk evlatlarının hesabını soracak" şeklinde seslendi. Karakoç, katliamlara sessiz kalınmasına tepki gösterdi ve ekledi: "Ülkenin bir tarafı ateş altında, bir tarafı sessiz. Lanet olsun. Bu sessizliktir bizi karanlığına içerisine çeken."

"Çocuklar, bir kaç ay önce doğan bebekler katledilirken, cenazeleri sokak ortasında günlerce bekletilirken ben ağabeyimin kemiklerini verin demekten utanıyorum" diyen Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren, toplumu katliamlara karşı sesini yükseltmeye çağırdı.

İsmail Bahçeci'nin kardeşi Umut Bahçeci, ağabeyinin kaybedilme hikayesini hatırlattı. Bugün Kürdistan'da yaşananların '80'li dönemlerden daha da ağır olduğunu kaydeden Bahçeci, "Katliamlara hayır diyelim. Buna sadece Kürtler değil, önce Karadeniz ve tüm batı halkı ses çıkarırsa durur" dedi.

'BİZİ BOĞMAK İSTEYENLERİ SESSİZLİĞİNLE CESARETLENDİRME TÜRKİYE'

Haftanın açıklamasını Gözde Ceren Uygun okudu. Türkiye'de ağır bir devlet şiddeti yaşandığını belirten Uygun, Kürt halkına karşı savaş yürütüldüğünü, çocuk, bebek, hamile, yaşlı ayrımı yapılmadan sivillerin katledildiğini hatırlattı.

Uygun bu yılın son eylemini gerçekleştirdiklerini hatırlattı ve ekledi: "Bu ölümler coğrafyasında yaşam hakkını savunmaya devam edeceğiz. Barışı, diyaloğu, çözümü savunmaktan başka bir çaremizin olmadığını ısrarla söylemeye devam edeceğiz. Cizre'yi, Silvan'ı, Sur'u, Dargeçit'i, Nusaybin'i saran ateşin yalnızca Kürtleri değil, hepimizi yaktığını ısrarla söylemeye devam edeceğiz. Yeni yıl mesajımızdır; Ülkenin doğusunda çocuklar " Burada devlet bizi öldürüyor" diye feryat ederken rahat uyuma Türkiye! Hukuksuzluk, adaletsizlik cehenneminde bizi boğmak isteyenleri suskunluğunla cesaretlendirme Türkiye!"

Bu hafta '94 yılında gözaltına alınarak katledilen İsmail Bahçeci için oturduklarını hatırlatan Uygun, Bahçeci'nin katledilmesinden dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, DGM İstanbul Başsavcısı Ahmet Köksal ve İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ile Başbakanlığı'nı Tansu Çiller, İçişleri Bakanlığı'nı Nahit Menteşe'nin yaptığı 50. DYP-SHP Hükümeti ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in sorumlu olduğunu kaydetti.

"Hükümet İsmail Bahçeci dosyasında etkili soruşturma yapılarak suç işleyen görevlilerin cezalandırılması yükümlülüğünü yerine getirsin" diyen Uygun, Bahçeci dosyasındaki cezasızlığa son verilmesini istedi.

NE OLMUŞTU?

Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi olan İsmail Bahçeci, Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Bu nedenle polisin hedefinde olan Bahçeci, defalarca gözaltına alındı.

En son 24 Aralık 1994'te gözaltına alınan Bahçeci, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldü. Emniyete başvuran ailesine "Biz almadık, bizde yok" denildi. Fatma ve Şehmuz Bahçeci oğullarını her yerde aradı, devletin her kademesine başvurdu. Başbakan Çiller ve Cumhurbaşkanı Demirel randevu taleplerini kabul etmedi. Görüştükleri İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu, onlara İsmail Bahçeci'in işkence ile öldürülüp bir çukura atılmış olabileceğini söyledi. Bahçeci'nin gözaltına alındığı inkâr edilince arkadaşları, İHD ve Af Örgütü, kampanya düzenleyerek, konuyu ülke ve dünya kamuoyunun taşıdı. Ancak, 21 yıldır etkin soruşturma yapılmadı, Bahçeci dosyası adliyenin tozlu raflarına terk edildi. (ETHA)