Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 619'ncu kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.

Eylemde, üzerine kırmızı karanfiller bırakılan “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açılarak kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı.

Bu haftaki eyleme HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda yurttaş katıldı.

Eylemde 28 Şubat 1994 yılında Siirt’te kaybedilen Mehmet İnan ve İstanbul'da 2 Şubat 1984 yılında gözaltında kaybedilen Maksut Tepe akıbeti soruldu.

'5 YIL İÇİNDE BİR SÜRÜ CANIMIZI KAYBETTİK'

Sözü ilk alan gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, "Burada istediğimiz kimseler kaybedilmesin. Ne ölümler olsun ne de analar ağlasın Ama ne yazık ki öyle olmadı.  Şimdiki Cumhurbaşkanı 2011 de bizi Dolmabahçe de kabul ettiği zaman dedi ki bizim dönemden kaybolan kimse yok şimdi bakıyorum ki 5 yıl içinde bir sürü canımızı kaybettik" dedi.

'BU MEYDAN VİCDAN MEYDANI'

Galatasaray Meydanı’nın aslında bir vicdan meydanı olduğunu söyleyen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Her yılı, her haftası, neredeyse her günün de bu kadar acı yaşayan başka bir ülke yoktur. Buradaki anneler, dinmeyen acıların anneleridir. Bu meydanda vicdan meydanıdır. Kayıplarımızın akıbetini sormaya, sesimizi bütün dünyaya duyurmaya devam edeceğiz. Kayıpların yaşatmadığı ve ölümün olmadığı bir dünya için mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'BU ÜLKEYE BARIŞ, ADALET, HUKUK, DEMOKRASI GEREKLİ'

Daha sonra söz alan HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, "Kayıplarımızın bir an önce bulunması faili meçhul cinayetlerin açığa çıkması ve yargısız infazların durması için bu meydan çok önemlidir.  Her hafta kaybedilenlerin dile getirildiği bir meydan oldu. Kimi zaman bu meydanda seslenen annelerimizin çığlıkları yürekleri dağladı ama o anneler evlatlarına kavuşmadan yaşamlarını yitirdiler. Hiçbir annemizin gözü arkada kalmasın, kayıplarımızı bulmak için mücadelemize devam edeceğiz" dedi.

 "Hanım Tosun rahatsız, yıllardır bu meydanda eşinin akıbetini bulmak için oturdu. Aramıza dönmesini temenni ediyorum" diyen Buldan, "Bu yolculuk uzun bir yolculuk. Bu yolculuk sonunda elbette ki  arzu ettiğimiz adaletin, hukukun gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu kadar büyük bir vicdanin sesi barışı ve özgürlükleri getirecek.  Barışın gelmesi için kayıpların akıbeti bulunmalı failler yargılanmalı. Ülkeyi yönetenlerin kayıplar konusunda duyarlılığının bir an önce bitmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu ülkeye adalet, hukuk, barış demokrasi gerekli" diye konuştu.

'MEHMET İNAN DOSYASINDA ADALET İSTİYORUZ'

Bu haftaki açıklamayı ise Cumartesi insanlarından Mukaddes Şamiloğlu okudu.

Şamiloğlu, "619. Haftamızda Emine İnan'ın 23 yıldır oğlumdan haber bekliyorum. Artık yeter , oğlumun başına ne geldiğini bilmek istiyorum!" Diyen sesini Galatasaray'dan yükseltmek için buluştuk" dedi. 

40 yaşındaki 7 çocuk babası Mehmet İnan Siirt'te yaşadığını dile getiren Şamiloğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnşaat işçisiydi. Birkaç ay arayla iki kez güvenlik güçlerince evine baskın yapılarak gözaltına alındı. Gözaltına alınıp serbest bırakılmasından 10 gün sonra 28 şubat 1994 tarihinde alışveriş yapmak üzere Siirt çarşısına gitti. Bir daha evin dönmedi. Onu arayan ailesine silahlı kişilerce zorla arabaya bindirilerek kaçırıldığı bilgisi geldi. Baba Ali İnan ertesi gün Siirt Cumhuriyet Başsavcılığına ve Tugay Komutanlığına başvuruda bulundu ama kendisine Mehmet İnan'ın gözaltında olmadığı söylendi. Ailenin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı, Mehmet İnan'ın bir daha haber alınamadı. Baba Ali İnan yaptığı başvurulardan bir sonuç alamadan iki yıl önce aramızdan ayrıldı. 90 yaşına yaklaşan anne Emine İnan ise hala oğlundan bir haber alma umuduyla yaşıyor. Eşi ve çocukları "başında dua edeceğimiz bir mezar istiyoruz." Diyerek girişimlerde bulunmayı sürdürüyor. Mehmet İnan'a ne olduğu 23 yıldır öğrenilemedi. Mehmet İnan'ın akıbetinin açığa çıkartılması için etkin bir soruşturma başlatılmasını ve ortaya çıkan maddi gerçeğin annesi, eşi çocukları ve kamuoyuyla paylaşılmasını istiyoruz"

(Kaynak: Evrensel)