Cumartesi Anneleri/İnsanları,  adalet arayışlarının 640'ncı haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.  

Cumartesi anneleri, bu haftaki eylemde 1995 yılında Mardin'in Kızıltepe de beyaz torosla kaçırıldıktan sonra yakılmış cansız bedenine Urfa Ceylanpınar'da ulaşılan Hüseyin Ertaş’ın akibetini sordu.

Eylemde, “Failler belli kayıplar nerede”, pankartını açan Cumartesi Anneleri, kayıp resimlerinin bulunduğu dövizleri taşıdı.

Kayıp yakınları, 1995 yılında Mardin'in Kızıltepe de beyaz torosla kaçırıldıktan sonra yakılmış cansız bedenine Urfa Ceylanpınar'da ulaşılan Hüseyin Ertaş adalet istedi. Hüseyin Ertaş, dosyasındaki hukuk işletilmesini, faillerin yargılanmasını talep etti. 

Eylemde açlık grevlerinin 115. gününde olan ve tutuklanan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça da unutulmadı. Onların taleplerinin kabul edilmesi gerektiği vurgulandı.  Ankara'dan başlayan adalet yürüyüşünün 17. gününde olduğunu ve 'Herkes için adalet' diyerek selam gönderildi.

ANNELERİN UMUDU BARIŞ VE ADALET

Galatasaray Lisesi'nde her hafta gerçekleşen açıklama da  söz alan Gözaltında kaybedilen Ahmet Kaya'nın Kızı Emine Kaya, "2 yıldır Galatasaray'da burada oturuyoruz. Niçin oturuyoruz? Adalet için oturuyoruz. Dile kolay 20 yıldır buradayız.  Sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.  Sesimizi duyan, sesimize ses olan kimse yok.  Devletin yetkililerine buradan sesleniyoruz. Fakat kimse sesimizi duymuyor. Biz istiyoruz ki herkes için adalet sağlanmalı. Bütün dünya adalet istiyor. Bütün adalet isteyenlerin sesiyiz. Biz kimsenin ölmesini istemiyoruz. Anneler, barış istiyor ve adalet istiyor. Hangi anne olursa, barış annesi, asker annesi, gerilla annesi. Çünkü adalet ve barış herkese gerekli. Biz bu ülke de adalet görmedik. Annelerin umudu adalet ve barış" diye konuştu.

Hazırlanan basın metnini okuyan Cumartesi insanlarından Derya Gazioğlu, 640 haftadır Galatasaray’dan seslendiklerini adalete giden yolun hak ve özgürlüklerin tanınması ve onlara saygı gösterilmesiyle başladığını söyledi.

"Adalet yürüyüşüne" ilişkin konuşan Gazioğlu, "Devleti yönetenlerin adalet talebiyle yollara düşen onbinlerce vatandaşın 17. gününe giren yürüyüşünü itibarsızlaştırmaya yönelik çabalarını yürüyüşçülerin demokratik haklarına bir saldırı olarak görüyor ve red ediyoruz" dedi.

'AÇLIK GREVİ 115. GÜNÜNE GİRDİ'

Hapishanede açlık grevini devam ettiren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın durumuna değinen Gazioğlu, "Açlık grevi bugün 115. gününe girdi. Onların 'Burada ekmek kavgası veriyoruz, bunu duymak zorundasınız' diyen haklı sesi karşısında devleti yönetenlerin ve yargı makamlarının sergilediği hukuk dışı tutumu temel insan haklarına bir saldırı olarak görüyor ve bu saldırının derhal sonlandırılmasını istiyoruz" ifadelerine yer verdi.

'AİLESİ ZORLUKLA KİMLİK TEŞHİSİNDE BULUNDU'

Gazioğlu daha sonra Mardin’in Kızıltepe ilçesine bağlı Emrud (Başdeğirmen) köyünde yaşayan Hüseyin Ertaş (45) isimli yurttaşın hikayesini paylaştı.

Koruculuk baskısı altında yaşayan Ertaş'ın Kızıltepe'ye yerleştiğini ve köyünün yakıldığını ifade eden Gazioğlu,  şöyle konuştu:

"08.07.1995 tarihinde akşam vakti silahlı dört kişi Hüseyin Ertaş’ın evine geldi. Hüseyin Ertaş kendisini karakola götürmek üzere geldiklerini söyleyen kişilere itiraz edince bu kişiler Hüseyin Ertaş’ı başına silah dayayıp zorla beyaz Toros arabaya bindirerek götürdü. Eve gelenler arasında Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı Hasan Atilla Uğur tarafından ‘Bıçak Timi’ adıyla oluşturulan birimde faaliyet gösteren ve savcılık iddianamesinde Hasan Atilla Uğur’un en yakın adamı olarak geçen korucu İsmet Kandemir de vardı.

 Bu time mensup kişilerin gözaltına aldığı insanların ya ortadan kaybolduğunu ya da infaz edildiğini bilen aile aynı gün Kızıltepe Jandarma Karakoluna başvurdu ama yetkililer böyle bir kişinin gözaltında olmadığını söyledi. Onu arayan ailesi 13.07.1995 tarihinde tanınmaması için yakılmış olan cansız bedenine Urfa Ceylanpınar’da ulaştı. Ailesi zorlukla kimlik teşhisinde bulundu.”

22 yıldır Ertaş dosyasında hukuk işletilmediğini aktaran Gazioğlu, dosyada evrensel hukuka aykırı bir biçimde takipsizlik kararı verildiğini ve bilinen failler cezasızlıkla korunduğunu belirtti.

(Kaynak: Evrensel)