Bu haftaki eylemde, 27 Ekim 1991'de İstanbul'da kaybedilen Hüseyin Toraman'ın akıbetini soran aileler, mahkemelerin verdiği zaman aşımının kendileri için geçerli olmadığını, acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu söyledi.

Gözaltında kaybedilenlerin resimlerinin açıldığı ve karanfillerin tutulduğu bugünkü eylemde, Hüseyin Toraman'ın çok sevdiği "Güneş Yine Doğacak" türküsü çalındı.

'ADALET MÜCADELEMİZİ BOŞA ÇIKARAMAZSINIZ'

Daha sonra, gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın abisi Ali Ocak bir konuşma yaptı. 18 yıldır adalet arayışlarını sürdürdüklerini söyleyen Ali Ocak, AKP iktidarı döneminde kayıplar mücadelesine yönelik çok yoğun bir karalama kampanyası yürütüldüğünü söyledi. İzmir'deki Gezi tutuklularının Hasan Ocak'ın resmini internet ortamında paylaştıkları için suçlandıklarını hatırlatan Ocak, "Ne kadar uğraşsanız da bizin haklı adalet mücadelemizi boşa çıkaramazsınız" dedi.

'BİZİM ACIMIZ ZAMAN AŞIMINA UĞRAMADI Kİ'

Ardından, Hüseyin Toraman'ın ablası Sakine Toraman söz aldı. Tam 22 yıldır kardeşini bulmak için mücadele ettiklerini söyleyen Sakine Toraman, "Güpegündüz, sokak ortasında, ellerinde telsiz ve silah olan insanlar tarafından kardeşim kaçırıldı. Karakol polisi, kaçıranların polis olduğunu söyledi. İşte, İstanbul ve Türkiye, kayıplar gerçeğiyle böyle yüzleşti" dedi. Annesi ve babasının Hüseyin'i bulmak için çalmadık kapı bırakmadığını söyleyen Toraman, "Her kapı yüzümüze kapandı. Kimse, devletin polisinin insan kaybedeceğini kabul etmedi. Kayıpların katili Mehmet Ağar'a gidildi. 'Bilmiyorum haberim yok' demedi. 'Oğlunuz güvendedir' dedi. Ama güvendedir denilen kardeşim bir daha bulunamadı " şeklinde konuştu.

Açtıkları davanın 2 yıl önce zaman aşımına uğradığını hatırlatan Toraman, "Bizim acılarımız ilk günkü gibi taptaze, nasıl düşer. '20 yıl geçer dava düşer, analar ölür' diye düşünüyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz. Analar ölür ama kardeşler, torunlar var " dedi.

Toraman, 29 Ekim "Cumhuriyet Bayramı"nın yaklaştığını da anımsatarak, "Bu kirli bir tarih. Ne zaman ki failler bulunur, kemikleri verilir o zaman temize çıkar" diye konuştu.

Toraman ailesinin avukatı Gülseren Yoleri de, Hüseyin Toraman dosyasıyla ilgili hukuki süreci anlattı. Yoleri, insanlık suçunda zaman aşımı olamayacağını söyleyerek, Hüseyin Toraman ve Hasan Gülünay dosyalarının yeniden açılmasını istedi.

AĞAR: OĞLUNUZ EMNİYETTE!

İnsan hakları savunucuları adına basın açıklamasını okuyan Mine Nazar, Hüseyin Toraman'ın kaybediliş sürecini anlattı.

"24 yaşındaki Hüseyin Toraman, 27 Akim 1991 sabahı, Pazar kahvaltısı için ekmek almak üzere evinden çıktıktan sonra, mahallenin gözü önünde silahlı, telsizli, sivil giyimli gişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı bir araca bindirilerek kaçırıldı. Olay yerine 100 metre mesafede olan semt karakolundaki polisler arabayı sahil yolunda durdurdu. Ama onların da polis olduğunu anlayınca müdahale etmedi" diyen Nazar, "Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'la görüşen aileye Ağar, 'Oğlunuz emniyettedir, merak etmeyin, evinize gidin' dedi" şeklinde konuştu.

Nazar, "Hüseyin Toraman'ı gözaltına alanlar, sorgulayanlar, kaybedenler, onun kaybedilmesine onay verenler bellidir ve devletin arşivlerinde, Emniyet Müdürlüğü'nün kayıtlarında mevcuttur. Bu dava, Hüseyin'in akıbeti açıklanana, failleri ve sorumluları yargılanana kadar bizim için kapanmayacak" dedi.

Kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, 449. oturma eyleminde buluşmak üzere bügünkü eylemlerini sonlandırdı. (ANF)