Gazeteci Burhan Ekinci BBC'ye Sur'un kamulaştırılması ile ilgili bir yazı yazdı.

Bölge halkının kamulaştırmalar neticesinde düşüncelerine yer verilen Ekinci'nin yazısının tamamı şöyle:

Diyarbakır'ın Ofis semtinde bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) binasının bulunduğu Konukevi önündeki kıraathanedeyim.
Sessiz ve güneşli bir gün...Gündelik yaşam sürüyor. Tam çatışmalar sona ermiş, insanlar rahat bir nefes alıyor derken, kentte yeni bir tartışma başlıyor.

Yan masadan sesler geliyor:

“Sur’u kamulaştırmışlar”

“Gerçekten mi?”

“Evet.”

“Hepimize geçmiş olsun.”

Konuşanların yanlarına gidiyorum. Konu Bakanlar Kurulu’nun aldığı kamulaştırma kararı.
Görüşlerini aldığım kişiler Sur mağdurları isimlerinin yazılmasını, fotoğraflarının çekilmesini istemiyorlar. Tepkililer...
“Bize danışılmadan alınan bir karar. Kesinlikle izin vermeyiz, birlik oluruz dava açarız. Başka yerde değil, mahallemizde, evlerimizde yaşamak istiyoruz.”

6 BİN 300 PARSEL KAMULAŞTIRILDI


Diyarbakır'ın Suriçi bölgesi, kentsel Sit Alanı ve BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor.
Bakanlar Kurulu, Şehircilik Bakanlığı’nın talebi üzerine günlerdir operasyonun bittiği ancak sokağa çıkma yasağının bazı mahallerinde sürdüğü Diyarbakır'ın Sur ilçesinde kamulaştırma kararı aldı.
Resmi Gazete’de dün yayımlanan kararla, Sur’da yer alan 6 bin 300 parsel kamulaştırıldı. Yoğun çatışmaların yaşandığı bölgeler haricinde de kamulaştırma yapıldı.

Kararda kamulaştırılmanın yapıldığı yerler parsel ve ada numaraları detaylarıyla yer alıyor ancak gerçekçe bulunmuyor.
Diyarbakır Valiliği'nin yaptığı açıklamaya göre, kararın amacı Sur'da "yöresel mimariye uygun yapıların" inşa edilmesi.

"ÇOCUKLUĞUM, GENÇLİĞİM GİTTİ"

Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma Ve Kültür Derneği'nin verilerine göre (Göç-Der) Sur’dan göç edenlerin sayısı en az 35 bin.

Görüştüğüm Sur mağdurların çoğu kararı yeni duyuyor. Karar, fısıltılar halinde yayılıyor.

Surlular arasında “Kararı duydun mu, nereleri kapsıyor” sohbetleri geçiyor.

İnternete gidip parsel ve ada numaralarına bakanlar var.

“Bizim ev de kamulaştırılmış” sözleri duyuluyor. Mahalle muhtarlarını arayıp sorunlar var. “Bundan sonra ne olacak, ne yapacağız?” soruları soruluyor.

Görüştüğüm Surlulardan biri yeniden mağdur olduklarını vurguluyor, “Evlerimizin ne durumda olduğunu bile bilmiyoruz. Yıkıldı mı kaldı mı haberimiz yok. Evlerimizi göremeden kamulaştırdılar” diyor.

Hasırlı Mahallesi’nde 38 yılının geçtiğini hatırlatan Sur sakinlerden biri de, “Üç katlı evimiz vardı, yıkılıp yıkılmadığını bilmiyoruz. Kararı yeni öğrendim. Çocukluğum, gençliğim hayatım gitti. Hepsini yıktılar” diye konuşuyor.

Cebinden iki anahtar çıkarıyor. Birinin kendi evinin diğerinin komşusunun evine ait olduğunu söylüyor ve ekliyor:

"Bakın biz Sur’da böyleydik. Bizim anahtarımız komşuda, onunki bizdeydi. Dayanışma vardı. Bizi oradan etmek istiyorlar.”
Bir başka Surlu ise “Annem bu kararı duyarsa çok kötü olacak. Beş aydır evine gidemiyor. Evimizin kamulaştırıldığını nasıl anlatırım bilmiyorum. Umarım kimseden duymaz. Zaten hasta, daha da kötü olur” ifadelerini kullanıyor.

Konuştuğum Sur mağdurlarının hukuksal olarak nasıl bir yol çizecekleriyle ilgili net bilgilerinin olmadığına, soru işaretlerinin olduğuna tanık oluyorum. Yine de, yargıya gitmek konusunda kararlılar.

AVUKAT ERBEY: ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI

Konuyu Diyarbakır Barosu’ndan Avukat Muharrem Erbey’e soruyorum.

Sur’daki vatandaşların “çifte mağduriyet” yaşadığını anlatıyor.

Karar öncesi mahalle muhtarlarının, Sur’da yaşayanların ikna edilmesi gerektiğini, Suriçi’ne ne yapılacağının anlatılması gerektiğini hatırlatan Avukat Erbey, “Bundan sonra ne olacak? İnsanlar bunları bilmiyor. Nasıl bir değişim dönüşüme restorasyona gidilecek? Kimseye bir şey sormadan kamulaştırmaya gidiliyor” diyor.

Erbey, kamulaştırmanın uluslararası hukuka aykırı, evini vermek istemeyenlerin Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuru hakları olduğunu belirtiyor.

Kamulaştırmanın kamu yararı gözetilerek yapılması gerektiğine dikkat çeken Avukat Muharrem Erbey, şunları söylüyor:
“Maden arama, yol çalışması, okul yapımı ve benzeri çalışmalar için kamulaştırma yapılıyor. İtiraz edilemiyor, yargı yoluna da gidilemiyor. Böyle bir yasa var. Ama Suriçi kamulaştırılması hukukun ruhuna, AİHM ve Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere aykırı."

Erbey’e göre, kararla ilgili olarak “yürütmenin durdurulması” talebiyle tedbir amaçlı İdare Mahkemesi’ne de başvuru yapılabilir.

Ancak iç hukukun uzun süreceğini hatırlatan Avukat Muharrem Erbey, “Kapsamlı bir AİHM başvurusu yapacağım. Bu acil ivedi bir durumdur. İç hukuk bu süreci geciktirebilir. Bu yüzden birkaç müvekkilim adına başvurumuzu yapacağız” diyor.

"SUR'U NEREYE GÖNDERECEKLER"


Kamulaştırılan bölgelerden Ziya Gökalp Mahallesi'nin muhtarı Muhsin Sanay da konuyla ilgili olarak detaylı bilgiye ihtiyaçları olduğunu söylüyor.
Muhtarlar olarak belediye ve valilikle görüşeceklerini belirten Sanay, çok tepkili vatandaşlardan "Evimi vermeyeceğim" diyenler olduğunu da aktarıyor.

Yine kamulaştırılan Alipaşa Mahallesi'nin muhtarı Behzat Sular'ın tepkisi ise sert:

"Bizden habersiz kendi başlarına karar alıyorlar. Nereye kadar sürerse sürsün karara karşı direneceğiz. Fiyatlar bile belli değil. Bu kadar insanı, Sur’u nereye gönderecekler?” diyor.

SİLOPİ'DE KAMULAŞTIRMA

Öte yandan, Şırnak’ın Silopi ilçesinde riskli alan olarak belirlenen çok sayıda parsel hakkında da kamulaştırma kararı alındı.
Karar kapsamında Barbaros, Başak, Cudi, Karşıyaka, Harunbey ve Yeşiltepen mahallerinde çok sayıda parsel yer alıyor.