İHD Mersin Şube Başkanı Tanrıverdi, polisin 8 yaşındaki D.Ö’yü döverek hastanelik etmesini cezasızlıktan alınan güven olarak değerlendirirken, BDP’li Kürkçü, mahallede çevik kuvvet merkezi olmasını eleştirdi.

Mersin’de Şevket Sümer Mahallesi’nde Siteler Polis Merkezi’nde görevli bir polis memurunun 8 yaşındaki D.Ö.’yü döverek hastanelik etmesi üstüne bianet’e konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, D.Ö.’ye uygulanan polis şiddetinin istisna olmadığını, Mersin’de özellikle Kürt mahallelerinde polis şiddetinin öteden beri var olduğunu, şiddetin cezasız kalması nedeniyle polislerin şiddet uygulamaya devam ettiğini söyledi.

Meclis’te basın toplantısı düzenleyen Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de nüfusunun yüzde 95’nin Kürt olduğu bir mahallenin ortasına çevik kuvvet merkezi kurmanın ateşle barutu yan yana getirmek olduğunu dile getirdi.

Kürkçü karakol bahçelerine çocuk parkı ve karakol içlerine internet kafe kurulmasını da eleştirdi:

“Çocukların silahlı, kelepçeli, coplu, gaz bombalı, robokop kıyafetli insanların arasında ne işi var?”

'BARIŞ SÜRECİ MERSİN'E YANSIMIYOR'

“Hala keyfi uygulamalar devam ediyor. Polis kendisine küfrettiği gerekçesiyle 8 yaşında bir çocuğu dövüp hastanelik edebiliyor. Bugüne kadar polisler bu şekilde şiddet uyguladığında hep cezasız kaldılar ve ona güveniyorlar.

“Bu olayda bir polis çocuğu döverken diğer polisler hiçbir şey yapmıyor ve dövülen çocuğu karakola götürüyorlar. Burada çocuğu kimseye bir şey söylememesi için tehdit ediyorlar. Aileye de kimseye bir şey söylememelerini konuyu allaha havale etmelerini söylüyorlar.

“Mersin’de Kürt çocukları devletin stratejisiyle birbirlerini ihbar edecek noktaya getirilmeye çalışılıyor. Barış süreci yaşanıyor ama maalesef bu süreç Mersin’e yansımıyor.

“Emniyet çocuğu döven polisin açığa alındığını söyledi. Ancak bu bana göre bir göz boyama. Bugüne kadar polisler hep cezasız kaldı. Bu polis de üç beş gün sonra göreve döner, hatta terfi bile verirler.”

'ÇOCUKLAR AJANLAŞTIRILMAK İSTENİYOR'

“Şevket Sümer Mahallesi Siteler Polis Karakolu'ndaki polislerin D.Ö.'ye uyguladığı şiddet çoktandır bu kentte süre gelen muamelelerden biri. Bu polis şiddeti bir istisna, sıradışı bir durum değil.

“Nüfusunun yüzde 95'inin Kürt olduğu mahallenin ortasında bir çevik kuvvet merkezi var. Bu aslında ateşle barutu aynı yere koymak gibi bir şey. Çünkü bu çocuklar aslında politikayla kendi aileleri dolayısıyla yakından ilgililer. Güvenlik güçlerinin hoyratlığına karşı duyarlılar. O nedenle polislerle çocuklar arasında son derece gergin bir ilişki var.

“Mersin'deki insan hakları savunucuları Siteler Polis Karakolunun bu mahalleden kaldırılmasını istemelerine rağmen Siteler Polis Karakolu giderek genişleyerek bir çevik kuvvet merkezi haline geldi.

“Mersin Emniyeti polis merkezlerini, potansiyel teröristlerin kontrol altında tutulacakları merkezler haline getirmek üzere bahçelerine çocuk parkları, polis merkezinin içine internet kafeler kurarak çocukları mümkün mertebe polisin bulunduğu yere doğru çekmeye çalıştılar.

“Bunun modern pedagoji açısından ne kadar korkunç bir şey olduğunu söylememe gerek yok. Mersin Emniyeti'nin maksadı çocukları ailelerinin kontrolünden çıkararak kendi kontrolüne almak.

“Bu meseleleri Mersin Emniyeti'nden yetkililerle birden fazla kez tartışma fırsatı buldum. Kendilerine hangi yasadan aldıkları yetkiyle bu işi yaptıklarını sordum. Dediler ki, "’ize yasayla verilmiş böyle bir görev yok. Fakat başka bir kurum yapmadığı için biz yapıyoruz.''

“Birincisi bu çocukların ihtiyaçlarını gidermek için bir kamu kaynağı yok. İkincisi bu çocuklara en uzak durması gereken teşkilat, bu çocukları kendi içine çekerek onları aslında ajanlaştırmayı hedeflemektedir.

“Çocukla polis arasında hiç bir organik bağ ve ilişki olamaz. Çocuğun yeri okuldur, çocukların içine alınacağı kurumlar kamunun çocuklar için tahsis ettiği kurumlar olabilir.

'ÇOCUKLAR POTANSİYEL TERÖRİST OLARAK GÖRÜLÜYOR'

“Bu mahallelerdeki çocuklar kendilerini bekleyen yumruk ve tekmelere doğru büyümeye devam ediyorlar. Onları bu gelecekten kurtarabilmek ancak ve ancak hadisenin adını koymakla mümkün. Haberleri izliyoruz. Bunların hiçbirinde bu çocukların Kürt olduğu söylenmiyor. Hiçbirinde bu muamelelerin bu çocukların potansiyel terörist olarak görülmeleri ile bağlantısı kurulmuyor. Polis merkezinde çocuk bahçesinin ne aradığı, burada coplu, kelepçeli, tabancalı, gaz bombalı, maskeli, robocop giysili insanlar arasında çocukların ne aradığını, bunlara hangi pedagojiyle yaklaşıldığını kimse söylemiyor. Olay ‘Çocuğu döven polis açığa alındı’ ile geçiştirilecek kadar basit değil.

“Aslında daha önce askere yönelik tüm şikayetler şimdi AKP eliyle polis aracılığı ile yapılmaktadır. Polis bir toplum mühendisliği vasıtası haline getirilmeye çalışılmaktadır.

“Askerin toplum mühendisi olmasından ne fayda görmüşsek polisin toplum mühendisi olmasından da ancak o kadar fayda görebiliriz. Öte yandan bu çok daha korkunç sonuçlar verecektir. Çünkü silahlı kuvvetler, kışlalar genellikle halkın yaşadığı yerlere uzaktır. Ama halkın tam göbeğinde kurulmuş olan polis mekanizmasını ailelerine rağmen çocukları eğitecek, onlara yol gösterecek rol model olacak bir mekanizma olarak görmeye çalışan bu güvenlik zihniyetinin toplum mühendisliğinden hiç bir hayır gelmez.”

(Ekin Karaca / BİANET)