Adana'da gözaltına alınan 17 kişiden 12’si çocukluk yaşlarında katıldıkları eylem ve etkinliklerde “taş attıkları” iddiasıyla tutuklandı. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında kentte son iki haftada yapılan operasyonda 17 kişi, çocukluk yaşlarında katıldıkları eylem ve etkinlikler gerekçesiyle, gözaltına alınarak, sevk edildikleri Adana Sulh Ceza Hakimliği'nce 12'si tutuklanırken, 5'i de adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı. 2011 ila 2014 yılları arasında kentte meydana gelen toplumsal olaylarda fotoğraf ve görüntüleri olduğu ileri sürülen bu kişiler, “örgüt adına eylemde bulunmak” ve “örgüt üyesi olmak”la suçlandı. 

Hamdullah Kesen'in Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre, İnsan Hakları Derneği (İHD) Akdeniz Bölge Temsilcisi Avukat Yasemin Dora Şeker, Adana'da son dönemde kolluk ve savcılıkça yürütülen soruşturmaları değerlendirdi. 6 Haziran'da yapılan operasyonda müvekkilleri B.A. ve C.B.'nin olduğu 10 kişinin gözaltına alındığını anımsatan Şeker, gözaltına alınanların haklarındaki suçlamaları ifade işlemi sırasında öğrendiğine dikkati çekti.

Şeker, "Gözaltı sebebi müvekkillerimden B.A. ve C.B. hakkında 6 ila 7 yıl öncesine ait bir toplumsal gösteri sırasında polis aracına taş attıkları iddia edildi. Oysa söz konusu tarihte müvekkillerim anılan gösteriye katılmadıklarını ve fotoğrafta tespit edildiği iddia edilen kişilerin kendileri olmadığını beyan edip suçlamaları reddettiler. Bunlardan B.A.'nın suç tarihine en yakın tarihli fotoğraflarını soruşturma sırasında karşılaştırma yaparak, sundum ve olaydaki failin müvekkil olmadığını belirttim. 7 yıl sonra yapılan işlemlerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, fotoğraf tespit işleminin hatalı olduğunu, tutuklama işleminin acil gerekli başvurulmasını gerektiren bir tedbir olmadığını aktardım. Özellikle de Sulh Ceza hakimliklerinin işleyişindeki hukuka aykırılıklara işaret eden Venedik Komisyonu'nun 2016 yılında düzenlediği raporunu içeren bir itiraz dilekçesi üzerine müvekkilim tahliye edildi" dedi.
 
'TANIMLANAN KRİTİRLERİ HİÇBİRİ YOK'

Gözaltına alınanların o dönem 14 ila 15 yaşlarındayken taş attıkları iddiasıyla 6 ila 7 yıl sonra haklarında "örgüt adına eylemde bulunmak" ve "örgüt üyesi olmak" iddialarıyla soruşturma açıldığına vurgu yapan Şeker, "örgüt üyeliği" suçunun oluşması için gereken kriterlerin (suç tipinin)  Yargıtay tarafından tanımlanan kriterlerin hiçbiri bulunmadığı halde bu suçlama ile soruşturma yürütüldüğünün altını çizdi. Bu zamana kadar fotoğrafların raflarda tutulup incelemesinin yapılmadığını aktaran Şeker, siyasi gelişmelere göre fotoğrafların raftan indirilip işlemlerin başlatıldığına dikkati çekti. Şeker, "Oysa anılan suç tarihlerinde taş atan çocuklar ile ilgili kampanyalar yürütülen dönemlerde taş atan çocuklar yasası olarak bilinen yargı reformları sebebiyle çocukların cezaevlerinden tahliyesinin önü açılmıştı. O dönemlerde suç olarak kabul edilmemiş veya edilse dahi tahliye edilmelerinin önünü açan Terörle Mücadele Kanun'undaki değişiklikler ve reformlar sebebiyle çocukların bir kısmının tahliyesi sağlanmıştı. Aynı yasalar bugün de yürürlükte olmasına rağmen çocuk yaştaki bu insanların tutuklanmış olması hakkaniyete aykırıdır" diye belirtti.
 
'İNSANCIL HUKUK GÖZETİLMELİ'

Şeker, hakkında soruşturma açılan birinin düğün gecesi gözaltına alındığını, birinin bir yaşında bebeği olduğunu ve diğerlerinin de benzer durumlarının mevcut olup, soruşturmanın ne derece hakkaniyetsiz ve hukuka aykırı olduğunu gösterdiğini kaydetti. Şeker, "Ülkemizde gösterinin izinsiz dahi olsa anayasal hak kapsamında yapılıp yapılmadığı, şiddet içerip içermediği veya güvenlik güçlerinin bu hakkı kullananları koruyup korumadığı veya toplantı ve gösteri hakkını engelleyip engellemediği artık tartışılmalıdır. Genel olarak çocukların yargılamalarında daha hassas davranılması ve tutuklu yargılamalardan kaçınılması gerektiğine, tüm eylem ve işlemlerde çocuğun yüksek yararının dikkate alınacak birincil husus olacağına dair BM Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin (BMÇHS) hükümleri ve diğer çocukları koruyan sözleşme ve Evrensel kriterler dikkate alınarak çocuk yargılamalarında hem suçlama hükümleri hem de tutuklu yargılama yönünden çocukları koruyan insancıl hukuk gözetilmelidir" diye konuştu.