Sincan Cezaevi’nde işkence gördükten sonra İzmir Şakran Cezaevi’ne sürgün edilen 4 çocuğun durumuna ilişkin ortak basın açıklaması yapan İHD, ÇHD ve TAYD-DER İzmir Şubeleri, çocukların gördükleri işkencelere ilişkin bilgi verdi. İşkence gören çocukların beyanlarına göre; sayım sırasında hasta olan arkadaşlarının ayakta sayım vermemesi üzerine borular ve coplarla dövüldüler.

İHD, ÇHD ve TAYD-DER İzmir Şubeleri, TAYD-DER’de basın toplantısı düzenleyerek, 3 Ocak 2014 tarihinde Sincan Cezaevi’nde işkence gördükten sonra apar-topar Şakran Cezaevi’ne sürgün edilen M.K., M.H.A., H.E. ve F.T’nin durumlarına ilişkin bilgi verdi.

Açıklamayı kurumlar adına okuyan İHD İzmir Şube Yöneticisi Av. Gurbet Uçar, cezaevindeki çocukların yeni yıla ‘işkence’ ile girdiklerini belirterek, “Türkiye cezaevlerinin sabıkalı geçmişi düşünüldüğünde, bu kanıksanmış uygulamaların haber değeri dahi taşımadığına kanaat getirmiş olsa gerek kıymetli yetkililerimiz…” dedi.

“Bir kez daha görmeyen gözlere, duymayan kulaklara hatırlatmak gerekirse; 2014 yılının ilk günü Sincan Çocuk cezaevinde bulunan çocuklar yaklaşık elli gardiyanın saldırısı ile işkenceye maruz bırakılmıştır” diyen Uçar, M.K., M.H.A., H.E. ve F.T.’nin işkenceden sonra apar-topar Şakran Cezaevi’ne sürüldüklerini söyledi.

İHD, ÇHD ve TAYD-DER tarafından Şakran Çocuk Cezaevi’ne sürgün edilen çocuklarla 4-5 Ocak 2014 tarihleri arasında görüşmeler gerçekleştirdiklerini kaydeden Uçar, bu görüşmeler sonucunda edindikleri bilgi ve izlenimleri aktardı.

SAYIMDA AYAĞA KALKMAMANIN CEZASI ‘İŞKENCE’

Buna göre; Sincan Çocuk Cezaevinde uygulanan işkence yöntemleri şöyle;

-01.01.2014 günü H.E. isimli çocuk mahpusun hasta olması sebebiyle ayakta sayım vermemesini bahane eden gardiyanlar odanın içerisinde bulunan çocuklara saldırmaya başlamış, çocukları darp etmişlerdir.

-Diğer odada bulunan çocuklar duydukları sesler sebebiyle endişelenmiş ve kapılara vurarak gardiyanları odalarına çağırıp bilgi almak istemişlerdir. Ancak gardiyanlar diğer odada bulunan çocuklara da saldırıp darp etmiş, odanın içerisine biber gazı ve tazyikli su sıkmışlardır.

-Çocuklar gardiyanların kendilerini coplarla ve banyolarda bulunan demir borularla dövdüklerini söylemektedir. Yine çocuklardan birine karavana için kullanılan bir kazan fırlatılmış, bu kazan çocuğun kafasına çarpmıştır. Yine çocuklar, özellikle yere düşürmek için kaval kemiklerine demir borularla vurulduğunu ifade etmektedir.

-Yine gardiyanların elleri ile çocukların gözlerini kapattıkları, kollarını arkaya doğru ters bir şekilde çevirdikleri ve ağız bölgelerine/dişlerine özellikle vurdukları da anlatımlar arasında yer almaktadır.

-Çocukların neredeyse tamamı yere yatırıldıktan sonra gardiyanlar tarafından tekmelenmiş, kafalarına ayakkabıları ile basılmıştır.

-Görüşme yapılan çocuklardan biri gardiyanların üzerlerinde sigara söndürdüğünü beyan etmiştir.

-Daha sonra tüm çocuklar ters kelepçe takılarak ve ayakları da kelepçelenerek süngerli oda denilen hücrelere alınmışlardır.

-Yaklaşık iki gün süngerli oda denilen hücrelerde tek başına kalan çocuklar, bu süre boyunca kendilerine yatak dahi verilmeden ters kelepçe ile yerde yatmak zorunda bırakılmışlardır. Çocuklara yataklar ancak Cuma günü akşama doğru verilmiştir.

-Çocukların anlatımına göre zaten gardiyanlar uzun süredir cezaevinde çocuklara baskı ve şiddet uygulamakta ve sürgün edileceklerinden bahisle çocukları tehdit etmekte idiler. Olaydan bir gün önce bizzat Kurum 1. Müdürü tarafından çocuklar tehdit edilmişlerdir; “size gününüzü göstereceğim, sizi koridorlarda yerlerde sürükleteceğim” şeklinde tehditler savrulmuştur. İki gün sonra ise çocuklar gardiyanların şiddetli ve sistemli işkencesi ile karşılaşmışlardır.

-Anlatımlara göre; özellikle “uzun boylu, iri yapılı, beyaz saçlı, ela gözlü” bir Başgardiyan tarafından çocuklara işkence yapılmış ve bu kişi tarafından diğer gardiyanların da işkenceye katılmalarına öncülük edilmiştir. Bahsi geçen Başgardiyan çocuklardan birini “nereye gidersen git, bu yaşadıklarını unutamayacaksın” şeklinde tehdit etmiştir.

-Çocuklar kendilerine saldıran gardiyanların sayılarının elliye yakın olduğunu ve aralarında başgardiyanlarının da bulunduğunu belirtmektedir.

-Cezaevinden çıkarılmaları esnasında da gardiyanların hakaretlerine ve saldırısına maruz kalan çocuklar bu şekilde ring araçlarına bindirilmişlerdir.

İŞKENCE ŞAKRAN CEZAEVİ’NDE DEVAM EDİYOR

Av. Uçar, Sincan Cezaevi’nde işkence gören çocukların Şakran Cezaevi’ne sürgün edildikten sonra da ‘insanlık onuruna yakışmayan’ şekilde uygulamalara maruz kaldıklarını kaydederek, karşılaştıkları uygulamaları maddeler halinde açıkladı:

-03.01.2014 günü Sincan Çocuk Cezaevinden Şakran Çocuk Cezaevine sürgün edilen çocukların mağduriyeti bunlarla da sınırlı kalmamıştır.

-Şakran Çocuk Cezaevine girişte çocukların tamamı “çıplak arama” işkencesine maruz bırakılmışlardır.

-Çocuklar, cezaevi girişinde ve sonrasında herhangi bir hekimle karşılaşmamışlardır. Üzerlerinde yoğun darp izleri ve fiziksel yakınmaları olmasına rağmen hâlâ hekim kontrolünden geçirilmemişlerdir.

-Çocuklar burada doğrudan tekli hücrelere konulmuşlardır. Tarif edildiği kadarıyla tek kişilik hücrelerde sadece yatak bulunmaktadır. Tuvalet alaturka tipidir ve yaşadıkları alanın içinde açık vaziyette bulunmaktadır. Sadece tuvalet musluğu vardır ve ayrıca ellerini yüzlerini yıkayabilecekleri, su içebilecekleri bir lavabo dahi yoktur.

Görüştükleri çocukların çeşitli yerlerinde fiziksel darp izleri olduğuna vurgu yapan Uçar, çocuklarda tespit edilen fiziksel izler ve yakınmalar hakkında bilgi verdi.

KIRIKLAR, ŞİŞLİKLER, YARALAR, MORLUKLAR…

Buna göre;

-Görüşme yapılan çocukların tamamında uğradıkları işkencenin fiziksel izleri halen çıplak gözle dahi görülebilir durumdadır.

-Bir çocuk, kaval kemiğine aldığı şiddetli darbe nedeniyle sağ ayağının üstüne basamamakta, topallayarak yürümektedir. Alnında, bir gardiyanın ayakkabısı ile bastırması sonucu oluştuğunu ifade ettiği ekimoz mevcuttur. Sol elinin tamamı şişmiş olan çocuk, serçe ve yüzük parmağını hiç hareket ettirememektedir. Yine sağ elinin başparmağı da şişmiş durumdadır ve hareket ettirdiğinde şiddetli ağrı duyduğunu ifade etmektedir. Sağ kol dirseğinin biraz aşağısında, sigara söndürülmesi sonucu oluştuğunu söylediği, kabuklanmaya başlamış nohut büyüklüğünde bir yanık izi mevcuttur. Yine sağ omzunda şiddetli ağrı olduğunu söylemiştir.

-Bir çocuğun kafasının üç ayrı yerinde elle tespit edilir şekilde ödem (şişlik) oluşmuştur. Şiddetli baş ağrısı yakınması vardır. Yine aynı çocuğun sağ gözünün altında koyu renkte morluk ve ödem oluşmuştur. Kaval kemiklerinde ödem, morluk mevcuttur ve bu bölgelerde şiddetli ağrı olduğunu beyan etmiştir. Sırtında morluklar mevcuttur. Ayrıca aldığı darbeler sonucu bütün dişlerinin sallandığını ifade etmektedir. Suratına aldığı darbe sonucunda burnu kırılmıştır.

-Bir çocuğun çenesinin altına, 3-4 dikiş atılmıştır. Sol kaşının üstünde fındık büyüklüğünde bir deri parçası tamamen kopacak şekilde bir sıyrık izi mevcuttur. Sol ayak topuğunun üzerine şiddetli ağrı nedeniyle basamamaktadır. Yine sırtında yüzeysel morluklar oluşmuştur.

-Bir diğer çocuğun ise sol gözünün altında kabuklaşmaya yüz tutmuş yüzeysel bir sıyrık vardır. Bu çocuğun da ellerinde, kollarında ve sırtında morluklar mevcuttur.

-Çocukların tamamı tüm vücutlarındaki yaygın ağrılar nedeniyle geceleri uyuyamadıklarını ifade etmektedirler.

-Tüm bunlar görüşme sırasında tespit edebildiğimiz ve çıplak gözle görülebilir izlerdir.

‘TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ!’

Cezaevi duvarları ardında, ‘duvarların saklayacağını’ umarak suç işleyen, suça karışan veya suç işlenmesine göz yuman her kim varsa, açığa çıkartılması ve yargılanması konusundaki mücadelelerini sürdüreceklerini belirten Uçar, Şakran Cezevi’ndeki işkence görmüş çocukların durumunun takipçisi olacaklarını söyledi. (ANF)