Hrant Kasparyan / Demokrat Haber

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi üyesi yaklaşık 50 avukat, Çağlayan’daki İstanbul Adliye Sarayı önünde düzenledikleri eylemle, ÇHD’li avukatlar hakkında açılan dava ve birinci yıldönümünde Manisa’da 301 maden işçisinin hayatına mal olan Soma Katliamı’nı protesto etti. 

“DHKP-C yöneticisi ve üyesi” oldukları iddiasıyla 22 ÇHD’li avukat hakkında açılan davanın üçüncü duruşması görülen İstanbul Adliye Sarayı önünde bir araya gelen ÇHD’li avukatlar, “Devrimci avukatlar onurumuzdur” yazılı pankart açarak sloganlar attı.

Protestoya yurtdışından davayı izlemek için Türkiye’ye gelen Avrupalı hukukçular da katılarak destek verdi.

Protestocu grup adına yapılan açıklamada, 301 maden işçisinin hayatına mal olan Soma Katliamı’na atıfta bulunularak, “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” denildi.

Açıklamada, Soma’da daha fazla kâr elde etmek için 301 insanın katledildiği vurgulanarak, “Sermaya ve devletin el birliğiyle, arkalarına sözde sendikayı da alarak giriştikleri bu katliamı unutmadık, unutturmayacağız” ifadelerine yer verildi.

“DAVA ANAYASA’YA AYKIRIDIR”

ÇHD’li avukatlar aleyhinde açılan davaya ilişkin olarak açıklamada bulunan avukat Ebru Timtik, yasalar ve mevcut hukuk sistemi dahilinde hukukçulara dahi adil ve eşit bir yaklaşım sergilenmediğini belirterek bu durumun en başta Anayasa’da belirlenen eşitlik ilkesiyle çeliştiğine dikkat çekti.

Soruşturma aşamasında, sahte delil yaratan polislerin mahkûm edildiğini açıklayan avukat Timtik konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Gözaltına alınmamızı, tutuklanmamızı sağlayan, o soruşturmada görev alan polisler, savcılar ve mahkeme üyeleri bugünkü siyasi iktidar tarafından mahkûm edildi. Polisler sahte delil yaratmaktan hüküm giydi. Cumhuriyet savcılarının bir kısmı tutuklandı, bir kısmı sürgün edildi veya meslekten ihraç edildi. Ama biz hâlâ yargılanıyoruz. Yine de onların tutuklanması, ihraç edilmesi, onların uğradığı bu hukuk dışılık, nihayetinde bizim uğradığımız hukuk dışılıkla aynıdır. Bunlar aynı resmin parçaları, bu hukuk düzenin parçaları.”

“GERÇEK BİR SUÇ UNSURU BELİRTİN, SAVUNMAMIZI YAPALIM”

Davanın bugün görülen üçüncü duruşmasında, “Bize adam gibi suçlama getirmeden önce, bizden savunma yapmamızı beklemeyin” dediğini ifade eden Timtik şunları söyledi: “Neden hep belli davalara giriyorsunuz diye mi bizi suçluyorsunuz? Bunları zaten anlattık. Kamuoyunda da anlattık. Öncelikle Türk Ceza Kanunu’na göre suç oluşturulabilecek, hukuka uygun bir delil önümüze getirin, sonra size uzun uzun anlatırız.”

“TÜM MAHKEMELER AYNI YASALARLA KARAR ALMIYOR MU?”

Davanın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürülmemesini eleştiren avukat Timtik, 18 mahkemenin Anayasa’ya aykırılık iddiasını ciddiye alarak davayı AYM’ye göndermesine dikkat çektiği konuşmasında onlarca mahkemenin AYM’nin kararını beklediğini, fakat kendi yargılandıkları 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu yöndeki taleplerini reddettiğini belirterek, tüm mahkemelerin aynı yasalarla karar alıp almadığının sorgulanması gerektiğini ifade etti. 

GÜVEN KARAKUŞ’UN ANNESİ EYLEME DESTEK VERDİ

Hakkında trafik kazasında öldüğüne dair kayıt tutulan, fakat daha sonra Ayazağa’daki bir lisenin tadilat işinde çalışırken şüpheli bir şekilde öldüğü belirlenen 17 yaşındaki Güven Karakuş’un annesi Aysel Karakuş da ÇHD’li avukatların eylemine katılarak protestoya destek verdi.

Soma Katliamı’nda öldürülen 301 işçiyi anan ÇHD’li avukatları desteklediğini açıklayan Aysel Karakuş, oğlu Güven Karakuş’un da “iş kazası” adı altında 2008 yılında Ayazağa Evyap Endüstri Meslek Lisesi’nde meydana gelen şüpheli bir olayda hayatını kaybettiğini söyledi.

Aradan geçen yedi yıla rağmen, oğlunun ölümünün aydınlatılmadığını ifade eden anne Karakuş, 28 Mayıs 2015’te Çağlayan’daki İstanbul Adliye Sarayı’nda görülecek olan davada karar aşamasına gelindiğini belirterek sorumluların açığa çıkartılmasını ve yargılanmasını talep ettiklerini söyledi.