CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Grup Başkanvekili Özgür Özel ile Ankara Milletvekili Murat Emir, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, İstanbul Milletvekilleri Zeynel Emre, Didem Engin ve Gamze İlgezdi yılbaşından iki gün önce Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na giderek Can Dündar, Erdem Gül, Hidayet Karaca, Mehmet Baransu, Gültekin Avcı ve Eski İstanbul 2 No'lu Hakimi Süleyman Karaçöl ile görüştü.

Görüşmede Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ''Bizi sindirebileceklerini sanmasınlar. Yattıkça yazacağım, yazdıkça yatacağım'' ifadelerini kullandı.

Can Dündar'ın heyete anlattıkları: ‘’Yattıkça yazacağım, yazdıkça yatacağım’’

Alışmak iyi mi, kötü mü bilemiyorum. Tutuklama tecrit olarak uygulanıyor. 33 gündür tutukluyuz, hala tecrit kalkmadı. Bir aydır ilk kez Erdem’le görüşüp top oynayabildik. Psikolojik yıpratma ve tecrit uygulanıyor.

Diş rahatsızlığı nedeniyle hastaneye gittim, müthiş bir şey. Hayatımda dişçiye bu kadar zevkle gittiğimi hatırlamıyorum. Gülen insanları görmek hoş oluyor. Florasan ışıklar çok rahatsız edici. 24 saat ışık altındayım.

Haftada bir spor hakkımız var. Yemekleri genelde döküyorum, kantinden alış veriş yapıyorum. Yorgan yerine iki battaniye veriyorlar. Biri alta seriyoruz, birini üstümüze alıyoruz. Yorgan niye yasak anlamış değilim. Halk Tv yayını yok, izleyemiyoruz. Kitap sayısı yirmi ile sınırlı. Kitapları kütüphaneye bağışlıyorum. Komisyon okumayı yetiştiremiyor.

Savcı avukatıma şikayet etmiş, ‘’çok kitap ve mektup geliyor, nasıl okuyup değerlendireceğiz’’ diye. TAYAD’dan gelen bir kitabı almamışlar. İdare bilgisayar talebimi reddetti, daktilo talebime direniyor. Savunmamı nasıl yazacağım, yazarken ellerimiz felç oluyor.

Aylık tutukluluk değerlendirmesi yapılıyor. Delilleri karartma gerekçesiyle tutukluyuz. Benimle ilgili tek kanıt yaptığım haber, Cumhuriyet Gazetesi nüshası. O da 73 bin adet basıldı, bunu mu karartacağım? Devlet bir suç işledi, şimdi ört bas etmek için bizi tutuyor. Beni burada tutarak MİT tırlarını ve beni meşhur ediyorlar. Ben burada oldukça bütün dünya bunu konuşuyor. Der Spiegel, Guardian, sırada başkaları da var; hepsine yazacağım.

Beni casus olarak suçluyorlar, ilk işimde yakalandım casus olarak. MİT tırları ve sarin gazı, bu iktidarın hassas noktası. Oraya dokunanın üzerine gidiyorlar. Tutuklama peşin cezalandırma haline getirildi. Ben haber yaparım, bunun sır olduğunu nereden bileceğim. Burada olmamız konuyu gündemde tutuyor.  İçeride  ve dışarıda bu konu gündemde.

Yattıkça yazacağım, yazdıkça yatacağım. ‘İçeri atıp sindirdik’ sanmasınlar. Uzun bir tutukluluğu göze aldık. Bu konu gündemde kaldıkça ve araştırıldıkça bir burada kalmaya razıyız. Tutukluluğumuz ve tecritten daha çok bu konu önemli. MHP nerede, niye gelmiyorlar? Sadece CHP temsilcileri geliyor. Meslek örgütlerinin daha önceden cezaevi ziyaretlerine izin veriliyordu. Şimdi izin verilmiyor. Meslektaşlarımızla görüşemiyoruz. Bu da tecritin bir parçası.

Erdem Gül'ün heyete anlattıkları: ‘’Keşke okunacak gazete olsa…’’

Haftada iki kez spor hakkımız var. Bir saat kapalı, Bir buçuk saat açık.

Her gün 11 gazete alıyorum. İnfaz koruma memurları ‘’bu kadar gazeteyi yarım saatte nasıl okuyorsunuz’’ diyorlar. Keşke okunacak gazete olsa..

Yazıları gazeteye faks ile gönderiyorum. Tutukluluk itirazlarımız reddedildi.