Uzmanlar, Münevver Karabulut’u öldüren Cem Garipoğlu’nun intiharı hakkında görüşlerini açıkladı. Uzun yıllar cinayet dedektifi olarak çalışan Mesut Demirbilek ve adli vakalar üzerinde çalışan Dr. Tanju Sürmeli, Garipoğlu’nun “öldürülmüş” olabileceğine dikkat çekti. Polisiye roman yazarı Ahmet Ümit de Garipoğlu'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede bulundu.

Hürriyet gazetesinden İpek Özbey’in görüşlerini aldığı uzmanlar Cem Garipoğlu’nun işlediği cinayeti ve intiharını anlattı. “Cem Garipoğlu meselesi: İntihar mı, cinayet mi?” başlığıyla yayımlanan söyleşi şöyle:

Poşet ve iple intihar, cezaevlerinde sık görülen bir yöntem mi?

Mesut Demirbilek: Bu, bir teknik. Buna ‘exit bag’ diyorlar. Adını 1990’lı yıllarda bir romandan almış. Geçenlerde Amerika’da bir suçlu da bu yöntemle intihar etti.

Bu ölüm, intihardan başka bir şüpheyi beraberinde getiriyor mu?

Mesut Demirbilek: Asıl tartışılması gereken konu bu. Bu ölüm, bir intihar hadisesi midir, yoksa intihar süsü vererek aslında başkası tarafından öldürülmüş müdür? Eminim soruşturuluyordur.

Tanju Sürmeli: Büyük olasılıkla kendi ölmemiş olabilir. Çünkü Çince öğreniyor, koğuş arkadaşı Korkmaz Yiğit kendisini gayet iyi gördüğünü söylüyor. Üniversite sınavlarına giriyor, “34 yaşıma hazırlanıyorum” diye röportajlar veriyor. Gelecekle ilgili bir umudu, hatta planı olanlarda intihar vakası görülme olasılığı düşüktür.

İntihar mı cinayet mi olduğu polisiye yöntemlerle nasıl anlaşılır?

Mesut Demirbilek: Bunu olay yeri incelemesi ortaya çıkarır. Cesedin durumundan tutun da üzerinde herhangi bir şey olup olmadığı, başkasına ait olan bir iz, DNA, parmak izi... Savcılığın açıklaması intihar yönünde ama şu var: Cezaevi ortamları bazen güvensiz ortamlar olabiliyor. Farklı suçlardan ceza almış kişilerle bir arada bulunabiliyorsunuz. Herhangi bir zorlama izi olup olmadığına baktığımızda gerçek sonuca varabiliriz. Bir de bu tür vakalarda kişiler yüklü miktarda ilaç alıyor. Bu da otopside ortaya çıkacak bir başka konu.

Cem Garipoğlu intihar etmek için niçin 5 yıl beklesin?

Tanju Sürmeli: Dünya üzerindeki araştırmaların yer aldığı bir platformda bilimsel yayınları inceledim. 5 yıl sonra intihar etme hadisesi hemen hemen imkânsız. Katil kendini cinayet işlediği andan hemen sonra öldürüyorsa öldürüyor, yoksa bunu yapmıyor. Münevver’in öldürülmesinde de bir şey var. Muhtemelen Münevver gizli bir bilgiyi öğrendi.

Bir sırrın bu sonu getirmesi mümkün mü?

Tanju Sürmeli: Münevver’in ölümüne neden olan bilgi, bu çocuğun öldürülmesine de neden oldu mu acaba? Soruşturulmalı. Kamera kaydı varsa ona da bakmak lazım. Bu, bir soru işareti olarak orada duruyor.

Cem Garipoğlu’nun ailesi zengin bir aile. İntiharın ardından kamuoyunda oğullarını kaçırdıkları yönünde şüpheler oluştu. Aileye nasıl bakmak gerekiyor?

Tanju Sürmeli: O çocuk cinayet işlediğinde 17 yaşındaydı. Uzun yıllar Amerika’da yaşadım, eğer bu çocuk bunu Amerika’da yapsaydı, ailesi de yargılanırdı. Ergenlik döneminde o evdeki buluşmada aile bireylerinden birinin de olması gerekiyordu. Burada iki ailenin de ebeveynlik hatalarından bahsedebiliriz.

Cem Garipoğlu literatürde artık bir ‘kurban’ sayılır mı?

Ahmet Ümit: Bir insan öldürüldüğünde çoğunlukla iki kurban söz konusudur: Maktul ve katil. Nasıl ki her maktulün onu ölüme sürükleyen bir hikâyesi varsa, katilin de onu öldürmeye sürükleyen bir hikâyesi vardır. Katilin hikâyesi her zaman ölümle sonuçlanmasa bile birinin canını almış olmanın verdiği vicdani ağırlığı ömrünün sonuna kadar taşıyacağı muhakkaktır.

Bir katil yaptığı eylemi planlasa da ileride pişman olur mu?

Ahmet Ümit: Hep hatırlamasa bile, insanlar ya da olaylar yaptığı eylemi ona hatırlatacak, bir yanı hep utanç içinde olacaktır. Ama bazen daha da kötüsü olur. İşlediği cinayetin ağırlığını kaldıramayacak kadar genç ya da hayatı tanımayan katiller bir süre sonra yaşamakta zorluk çekmeye başlarlar. Unutmaya çalışırlar, hayatın rutinine tutunmaya çabalarlar ama bastırılan duygu eninde sonunda su yüzüne çıkar ve çatlak derinleşmeye başlar. Oysa öldürürken her şeyi planlamışlardır, fakat hayat bizim planlarımızdan ibaret değildir. Hatta her şey planlandığı gibi gitse bile, ruhumuzdaki travma sürecektir. Çünkü insan ruhu mantık ülkesinin sınırlarına hapsedilmeyecek kadar özgür ve kaotiktir.

Katilin ruh hali zamanla değişebilir mi?

Ahmet Ümit: Bugün bize mantıklı gelen yıkıcı bir eylem, yarın vicdanımız tarafından mahkûm edilir. Bunun insanda yansıması ise ruhsal yıkımdır. Psikolojisi bozulan insan, o derin ve saydam kuyudan çıkamazsa, bunalımdan kurtulmak için kendi eliyle, kendi yaşamına son verebilir. Belki de bu, mantık despotluğunun emriyle hareket eden aklın, artık tümüyle vicdanın hâkimiyetine girmesidir. Derin bir acı, yapılandan duyulan utanç, kadim bir huzursuzluk... Geriye sadece adaleti kendi eliyle sağlama seçeneği kalmıştır. Kaybedilen huzurun, intihar marifetiyle yeniden kazanılması.

Bir katilin vicdanı var mıdır?

Tanju Sürmeli: Vicdanla ilgili bölge, beynimizde insula dediğimiz yerde bulunur. Sosyopatlarla yapılan çalışmalarda -ki işlediği cinayet bir sosyopatın işleyebileceği bir cinayetti- o bölgenin devre dışı kaldığı görülür. Yani vicdanları yoktur. Yaşasaydı ve 25 sene sonra çıksaydı yüzde 80 olasılıkla bir suçla geri geleceğini bilimsel çalışmalar da söylüyor.