Ses kaydındaki ifadeler suikastın ardındaki perdeyi de aralıyor. Ersever, ordudaki kirli ilişkileri açıklayacağını belirtirken “Generallere uzanan silsile var” diyor.

Şu sözler ise öldürüleceğini anladığını ortaya koyuyor: “Beni de tamamen illegal çizgiye getirdi bu adamlar. Susturmak istiyorlar ama susmayacağım.”

Doğu ve Güneydoğu’da 1990’lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerin sorumluları arasında gösterilen ‘JİTEM’in karakutusu’ Ersever, konuşmalarında PKK’ya karşı yürütülen mücadelede ‘ihaneti’ ortaya koyan bilgiler veriyor.

Ordudaki kirli ilişkileri açıklayacağını belirten Ersever, bazı şaibeli operasyonlara katıldığını söylüyor.

Ersever, kirli ilişkileri açıklayacağını her telefon konuşmasında dile getirmesinin ardından faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Ersever’in sağ kolu olarak bilinen itirafçı Mustafa Deniz’in Ersever’le birlikte çekilmiş fotoğrafları da ilk kez günyüzüne çıktı.

İFADEYE GİDECEKTİ

Ersever, 1993 başında Aydınlık Dergisi’nde Ergenekon’un tutuklu sanığı Soner Yalçın’a konuşmuş ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ve bazı faili meçhuller ile ilgili açıklama yapmıştı.

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in kuşkulu uçak kazasında ölümünden bir ay sonra da 17 Mart 1993’te 30 arkadaşı ile birlikte görevinden istifa etti.

İstifa mektubunda “Güneydoğu’da yetkili organlar içerisinde oluşturulan bir çete, hadiselerin gerçek boyutlarının Türk milleti tarafından görülmesini engellemektedir” diyordu.

Ersever, gerçekleri ve PKK ile mücadelenin eksikliklerini kamuoyuna duyurmaya çalışacağını açıklıyordu.

GERÇEKLER TELESEKRETERDE

Bir süre sonra Jandarma Askeri Savcılığı, Ersever’in Aydınlık’a verdiği röportaj nedeniyle hakkında soruşturma başlattı. 26 Ekim 1993’teki duruşmaya gitmek için 24 Ekim’de Ankara’ya giden Ersever’den bir daha haber alınamadı.

1 Kasım’da Ankara’da önce sevgilisi Neval Boz’un ardından itirafçı Murat Demir’in ve 4 Kasım 1993’de Elmadağ’da Ersever’in cesedi bulundu.

Ersever, TSK’dan istifa ettikten sonra itirafçı Mustafa Deniz ve Ali Hoca ile birlikte Mezopotamya Basın- Yayın Şirketi’ni kurdu. Bu şirketin telesekreterine kaydedilen görüşmeler, Ersever’in susturulacağını anladığını ortaya koyuyor.

O dönem görev yapan Albay Kurtuluş Ö. ile yaptığı görüşmede ‘CIA tarafından öldürüleceğini’ belirten Ersever, Güneydoğu’da yaşanan aksaklıkları, askerin anlamsız bir şekilde yetersiz kalışını ve kirli ilişkileri güvendiği komutanlarla paylaşıyor.

Bu adamlar beni illegal çizgiye getirdi

Asker olduğu tahmin edilen Celal isimli kişiyle konuşan Ersever tutuklanması durumunda, bazı operasyon emirlerini Genelkurmay’dan aldığını açıklayacağını dile getiriyor.

ERSEVER: Öyle değil sen Turan Paşa’ya durumu söyle durumbu yani ben de tamamen illegal çizgiye getirdi bu adamlar susturmak istiyolar ve ben susmayacam.

Celal: Doğru haklısın tamam komutanım ben söylim, iletiyim bi görüşün bakim telefonla da. Yani bu işi bu tür fikir bazında böyle karşılıklı böyle şey yaparak halletmeye.

ERSEVER: Bu soruşturmayı ortadan kaldırmadan ben şeyi durdurmam yani kesinlikle soruşturmayı durduracaklar.

Celal: Biraz yumuşayın komutanım.

ERSEVER: Onlar yumuşayacak, bu kadar sene onlar benim ağzıma s... Bu kadar eyleme girdim, bu kadar işe girdim çıktım. Ondan sonra gelmiş benim karşıma benim hakkımda soruşturma açıyo bana. İki tane eylemi çıkarım derim bana genelkurmay başkanı emir verdi. Kim aksini ispat edecek bunun.

Celal: Komutanım o işler o safhaya gelmesin yani.

ERSEVER: Ama onlar getiriyorlar, ben gidip de yalvarmam.

YUKARIDAN EMİR VERİLMİŞ

Celal: Gitseniz acaba tutuklama durumları olabilir?

ERSEVER: Olacak, olacak çünkü benim anladığım bu yukarıdan emir verilmiş onlara. Sivil savcılık olsun gideyim tereddütsüz giderim.

Celal: Böyle bir niyetleri olsaydı sizi direkt hani alma arama durumları pozisyonuna girdiler girebilirlerdi.

ERSEVER: Arama vardı ki. İfademi almadan tutuklamamı tevkifi nasıl çıkartıyor?

Celal: Niye olmasın ki komutanım ya pat diye olur, yani siz de bu işlerin içindesiniz.

Politikayı siviller üretsin, askerler yapsın

Cem Ersever, terörle mücadeledeki yanlışlıklara dikkat çektiği konuşmalarında artık sivillerin etkin olması gerektiğini vurguluyor. Kimliği belirlenemeyen bir kişiyle yaptığı telefon görüşmesi şöyle:

X: Ne yapacaklar bunlara peki, atacaklar mı?

Ersever: Efendim ya ne yapalım mapalımla olmaz bunları izah ediyoruz, söylüyoruz. İşte taktik önderlik sorunu var diyoruz. Bu adamlar bu işi götüremiyor, yapamıyor bu adamlar bitirsinler bir sivil organizasyon yapılsın bu adamları denetlesin kardeşim. Politika üretsinler politikayı siviller üretsin uygulamasını askerler yapsın.

X: Neyse neyse abi

ERSEVER: İşte bütün bunları biliyosun, bunları hep konuştuk yani.

Cem Ersever, (kırmızı kareli gömlekli) ‘sağ kolu’ olarak bilinen itirafçı Mustafa Deniz (gözlüklü) ve arkadaşlarıyla objektiflere böyle poz veriyor.

Bir sürü pislik açıklarım

Ersever’in Albay Kurtuluş Ö. ile yaptığı bir görüşmedeki ifadeler dikkat çekiyor. Ersever, üzerinde gelinmesi halinde ‘Bir sürü pislik açıklarım’ şeklinde tehditte bulunuyor. İşte o sözler:

ERSEVER: Yalnız bakın dedim bir bunu tehdit olarak algılamayın.

K. Ö: Evet.

ERSEVER: Ben de dedim bir sürü pislik açıklarım.

K. Ö: Evet.

ERSEVER: Silsile dedim generallere şunlara bunlara dedim, hepsini dedim, sayar dökerim onları.

K. Ö: Evet.

ERSEVER: E ona göre düşünün, dedim yani kiminle bu işi yaptığınızı iyi bilin, dedim komutanım ve niyetim o illegalite çerçevesine de girse ben bu mücadeleyi yürütecem.

K. Ö: Kendine dikkat et anacım.

ERSEVER: Benim korkum CIA Komutanım. Amerika’ya vurdururlar başka kimse değil onlar beceremezler çünkü.

K. Ö: Evet, evet kendine dikkat et, ee sevdiğim bir arkadaşımsın.

ERSEVER: Sağ olun komutanım.

Bunların hesabını vermek zorundalar

Ersever’in hakkındaki soruşturma ile ilgili olarak Celal ve Kurtuluş Ö. isimli iki askerle yaptığı bir başka görüşme o dönemde gerçekleşen bazı terörist saldırıların kamuoyuna farklı şekilde yansıtıldığını gözler önüne seriyor. İşte o şok diyaloglar.

ERSEVER: Bir şey merak ediyorlarsa sorsunlar illa da kalkıp devletlikleri tutuyorsa bunların acaba s... bana mı kalkıyor kardeşim. Gitsin güneydoğuya, utanmıyorlar mı? Dünkü açıklamayı gören de tabur basıldı komando taburu, tabur komutanı benim devre arkadaşım.

Celal: Evet

ERSEVER: 600-700 kişilik grup bastı bu taburu. Altı tane şehit verildi.

Celal: Evet

ERSEVER: Utanmadan açıklamalarında arazide arama yapan birlik diyor. Bu şehitlerin anaları babaları, kardeşleri, bacıları, karıları var. Bunların hesabını vermek zorunda bu adamlar.

HALKA DOĞRUYU SÖYLEYİN

ERSEVER: Bakınız Görümlü’de akşam 6 tane şehit var.

K. Ö: Evet Allah rahmet eylesin.

ERSEVER: Olay nasıl oldu biliyo musunuz?

K. Ö: Hayır.

ERSEVER: Koca Komando Taburu basıldı 600 - 700 kişilik bir grup tarafından tabur komutanı benim devre arkadaşım. Hasan Basri Vural.

K. Ö: Evet.

ERSEVER: Şimdi nasıl açıklandı.

K. Ö: Karakol baskını.

ERSEVER: Yok karakol baskını da değil arazide gezen, arazi araması taraması yapan birliğin üzerine ateş açıldı böyle oldu. Şimdi ben devleti küçültmek istemiyorum, devlete hakaret etmek istemiyorum ama şu var vatandaşa artık doğruyu söyleyin.

Sivil savcılık olsa göğsümü gere gere giderim

Cem Ersever’in Ergenekon tutuklusu olan ve o dönemde Aydınlık Dergisi’nin muhabiri olan Soner Yalçın ile yaptığı telefon görüşmesi, çarpıcı kayıtlar arasında yer aldı. Yalçın’la birçok kez görüşen Ersever, yaptığı son görüşmelerinden birinde hakkında açılan askeri savcılık soruşturması ile ilgili olarak dert yanıyor. Soruşturmayı sivil savclığın açması halinde ‘Göğsümü gere gere giderim’ diyen Ersever’le Yalçın arasında şu diyaloglar yaşanıyor:

ERSEVER: Sanıyorum iki gün sonra illegal duruma geçiyorum. Tevkif müzekkeresi çıkar bu mücadele devam edecektir.

YALÇIN: Öyle mi? İfade verseniz.

ERSEVER: Gittiğim anda beni tutuklarlar, çünkü bu bir gözdağıdır.

YALÇIN: Şimdi illegal duruma geçmeden önce orda mahkemede de bunları savunmak ceza verirlerse de legal şekilde mücadeleye yasal platformlarda devam ettirmek daha iyi değil mi?

ERSEVER: Yasal yollardan mücadelesini vermek isteyen çok insan oldu. Çok kişi girdi çıktı. Ben cezaevine girip çıkmak suretiyle bir mücadele vermek istemiyorum. Eğer bu sivil savcılık olsaydı göğsümü gere gere kalkar gelir verirdim. Söylediklerim kesinlikle suç unsuru değildir. Suç unsuru olsaydı Devlet Güvenlik Mahkemesi Terörle Mücadele Kanunu’na istinaden hakkımda dava açardı. (Haber10)