Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği'ni yaptığı dönemde, Adana'da durdurulan MİT TIR'larıyla Suriye'de El Kaide örgütüne ve IŞİD'e mühimmat götürüldüğü haberini belgeleriyle yayımladığı için hakkında önce dava açılan, ardından Silivri Cezaevi'nde hapse mahkum edilen, cezaevinden çıktıktan sonra da ülkesini terk etmeye zorlanan gazeteci Can Dündar, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in bugün yayımladığı 8. videosundaki iddiaları yorumladı.

İddiaları, YouTube'da "Özgürüz Radyo" adlı kanalında yorumlayan Dündar'ın şu ifadesi oldukça dikkat çekti:

“Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır lafı, boşuna söylenmemiş. Sedat Peker'in son videosu, son 6 yıldır bana gazeteme, meslektaşlarıma, aileme, arkadaşlarıma yaşatılanların asıl nedenini ortaya koydu. Suçun ortaya çıkmasını ve suçluların yargılanmasını önlemek.

Cezaevindeyken gelen bir yazılı mesajı hiç unutmuyorum... ‘Sen vatana ihanet ettin, asılmayı hak ettin’ diyordu. Kimdi yazan biliyor musunuz? Sedat Peker.”

SEDAT PEKER NE DEMİŞTİ?

Peker, bugün yayımladığı 8. videosunda, Suriye'ye giden silahlarla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:

"MİT TIR’ları yakalandıktan sonra benim kendi kafamda şey oluşmuştu. Biz oraya hem toplumun duygularını yükseltmek hem de oradaki kardeşlerimize yardımcı olmak için Bayırbucak Türkmenleri’ne, diğerlerine İHA, kıyafetler, telsizler, çelik yelekler bu projeyi düşündük, milletvekili arkadaşımız da iletmesi gereken yerlere iletti.

Sonra dediler ek TIR’lar verelim. Bizim TIR’lar Sedat Peker yardım konvoyu diye gidiyor, basına da resimler veriyoruz. Benim adıma giden diğer araçlar var. Onlar da başka yerdeki Türkmenlere gidiyor diye biliyoruz ama biz o araçların içinde ne olduğunu bilmiyoruz. Silah var. Bu MİT ve askeriye tarafından organize edilmiyor. SADAT tarafından organize ediliyor. Şimdi biz bunları yollarken, bunların hepsini kendi paramla alıyorum, onlar hariç. Ama benim adıma gidiyor. İşlem yapılmıyor, kayıt yapılmıyor, direk geçiş yapılıyor. Ben bizim yüklü miktarda araçlar yollayınca bize de verir misin dediler.

Türkmenler her yerden teşekkür ediyor. Bir iki tanesi Arapça konuşuyorlar. Bizim Türkmen arkadaşlardan biri ‘Bunlar El Nusracı’ dedi."

Bizim diğer arkadaşlar da bana ‘Bu gidenler El Nusra’ya gidiyor’ diyor. Evet benim üzerimden gidiyor. Ama ben yollamadım SADAT’çılar yolladı. Kibrit kutusuna sokacağım sizi, hem de devleti de yargılatmayacağım.

"Pandora’nın ilk kutusunu açalım bakalım. Siz Suriye’de ticaret yapmanız için ne yapmanız lazım biliyor musunuz? Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı, Külliye’de ona gideceksiniz. Ama bir iki kamyonluk alışverişli söylemiyorum. Büyük olanlar. Kaçak ham petrol, çay, şeker, alüminyum, bakır,  ikinci el araba. Bunlar milyarlarca dolarlık para, büyük para.

Suriye mücadelesi için parayı kim verdi? Biz, devlet. Kim şehit oldu orada millet. Şimdi orada yapılan ticareti anlatacağım. Siz oradan onay aldıktan sonra sizi şeye yolluyor Murat Sancak, Ramazan Öztürk. Tüm hiyerarşi orada. Onların da onayı geçtikten sonra El Nusra’nın iktisat sorumlusu var Ebu Abdurrahman. Şu anda da ticaret böyle yapılıyor biliyor musunuz?

Ben o zaman ‘Bu silahları bunlara veriyorsunuz bunlar bizim Türkmenlerle savaşıyor, bizim insanımız’ dedim. Bir bilelim, bizim üstümüzden gidiyor. Yeni bir dengeler kuruluyor, şöyle, böyle. Bana anlatacaksınız."