Ahmet Aslan / Demokrat Haber Gaziantep

Biz bir Godot bekliyorduk. Bir umut, bir hayal, yaşadıklarımıza bir çare. Aldandık yine, kırıldı umutlarımız, hayallerimiz çalındı.

Godot’u beklerken umutla tarih bize bir “Big Brother” armağan etti.

Artık onunla yaşamayı öğreniyoruz. Alışıyoruz, alıştırılıyoruz. Onunla büyüyor çocuklar.

Televizyonlar onu konuşuyor. Gazeteler onu yazıyor. Radyolardan onun gür sesi yankılanıyor. Meydanlar onu alkışlayan binlerle doluyor.

Big Brother kızıyor. Big Brother bağırıyor. Big Brother kaşlarını çatıyor, talimat veriyor.

“Bu ucubedir, heykeli yıkın” diyor. Çok geçemeden heykel yıkılıyor.

“Üç çocuk, hatta üç yetmez beş yapın” diyor.

Her nikâh şahidi “aman ha üç yapın” demeyi ihmal etmiyor.

Kürtaj yasak olsun diyor. Yasası hemen çıkıyor.

“Dokunmazlıklar kaldırılsın” diyor.

Hoopp, savcının iddianamesi masada.

“Çamlıca yetmez, Taksim’e de cami yapacağız” diyor.

Projeler hazır ve nazır.

Sürüyor bu böyle… Usta ne derse o oluyor.

Peki, neyi yaşıyoruz?

Evet, Samuell Beckett öldü bizim için, Godot bir hayal olmaya devam ediyor.

Yaşasın George Orwel, yaşasın Big Brother…

George Orwell’ın 1948 yılında kurguladıklarını yaşıyoruz. Artık Başbakan Big Brother, Türkiye Okyanusya’dır.

İngiliz Edebiyatının kurgu ustası George Orwel’ın 1948 yılında yazdığı “1984” romanı 2012 yılında Türkiye üzerinden hayat buluyor.

Okumayanlar, bilmeyenler için hatırlatalım.

Orwel’ın “1984” romanı “Okyanusya” denilen bir yerde geçer. Burada her şey ve herkes “Okyanusya” sisteminin sürdürülmesini sağlamak için çalışır.

Televizyonlarda haber bültenleri, gazeteler, kitaplar sistemin sürdürülmesi için birer araçtır. Okyanusya’nın tek hâkimi ise “Big Brother” yani Büyük Birader’dir.

Büyük Birader, kurduğu sistem sayesinde insanların kendisine bağlılığını sağlamaya çalışır. Bu bağlılığın sağlanmasında sürekli bir izlenme-gözetlenme durumu, yani her yerde ”Büyük Birader seni izliyor” algısı önemli yer tutar.

Büyük Birader sistemini kurgularken insanların zihin dünyalarını ele geçirir. Dil, sisteme bağlılığı sağlayacak şekilde biçimlendirilir.

Polis teşkilatı, Büyük Birader’in sistemi için her yerdedir. Hatta insanların düşüncelerini okuyan düşünce polisleri bile bulunmaktadır.

Öyle ki cinsel ilişki bile zevk için değil sisteme nüfus kazandırmak için yapılır. Cinsel ilişkinin zevk için yapıldığı anlaşıldığında Büyük Birader’in adamları devreye girerek bireyleri cezalandırır.

Sistemin sürekliliği Büyük Birader’in evlerde kurduğu tele-kameralar aracılığıyla olur. Kameraların olmadığı bir yer yoktur. Sisteme muhalif olan herkes bu kameralar sayesinde yakayı ele vererek sisteme karşı uysallaştırılır.

Evet, bu roman çok uzun, “Orwell’ı zaten hiç anlayamıyorum” diyorsanız kendinizi hiç yormayın.

Yaşadıklarınıza, yaşadıklarımıza bakmanız yeterlidir.

Artık coğrafyamız Okyanusya, Başbakanımız Big Brother.