DBP Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter’den 45 gündür haber alınamıyor. 27 Mayıs Cuma günü gözaltına alındığı tanıklarca ifade edilen ve paramiliter sosyal medya hesaplarından duyurulan Külter’e ilişken hiçbir devlet kurumu aile ve kamuoyunu tatmin edici açıklama yapmış değil.

Külter’in akıbetine dair Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvurulardan ise henüz sonuç alınmadı.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ise oluşan kamuoyu baskısı sonucu Külter’in durumunun araştırılması için müfettiş görevlendirildiğini Meclis’te açıkladı; ancak aradan yaklaşık 2 hafta geçmesine rağmen bir ilerleme yaşanmadı.

Sorumlusu olduğu Külter’in akıbeti hakkında 45 gündür hiçbir bilgi vermeyerek Roma Statüsü ve BM Zorla Kaybettirilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildiri gibi etkili belgelere göre Türkiye devleti, "insanlığa karşı suç" işliyor.

Keza Türkiye devleti BM Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korumaları ile İlgili Uluslararası Sözleşmesi’ni imzalamıyor.

Konuyla ilgili DİHA’dan Deniz Nazlım’a konuşan, uzun yıllardır insan hakları savunuculuğunu yapan İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) Yönetim Kurulu üyesi Hüsnü Öndül, Külter’in akıbetinin açıklanmamasına dair şunları söyledi:

“1994 yılında kaybedilenleri ilişkin Meryem Çelik ve Diğerleri davasında AİHM ihlal kararı vermişti. Benzer türden diğer davalar nedeniyle de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye’den eylem programı istedi. Bu açıdan baktığımız da mesele hala 90’lı yıllardaki yoğun ve yaygın yaşanmasa da yeterli önlemin alınmadığını görüyoruz. Hükümet hala mağdura, mağdurun yakınlarına ve kamuoyuna hesap verme yükümlüğünü hissetmiyor. Hurşit Külter vakasında da bunu görüyoruz. Külter’in kaybedilmesi bu gün için tekil ancak geleceğe yönelik büyük kaygılara neden olmaktadır.”

“’Ne olacak’ endişesi yaratılmak isteniyor. ‘Hurşit Külter nerede?’ sorusu karşısında 45 gündür hükümetin kamuoyunu bilgilendirmediği gibi cumhuriyet savcılarının hareket geçtiğine dair tek bir bilgi yok. Külter’i kaybederek, belki de bu pratiği tekrar yaygınlaştırarak ‘bir herhangi birinin de kapısını bu şekilde çalınabileceği’ duygusunu oluşturuyorlar.”

“Türkiye’de hala emniyete götürüldüğü zaman insanlar işkence endişesi duyuyorlar. Kaybedilme riskini taşıyorlar. O nedenle hepimiz aynı soruyu soruyoruz; Hurşit Külter nerede? Bu haklı bir sorudur. Kendi kendimize soru sormuyoruz. Son derece somut ve gerçekçi bir soru. Cevabını almak istiyoruz.”