“Anne ve babamın kaybolmasının ardından Twitter kullanmaya başladım ve Türkiye’nin gündeminin ne kadar yoğun olduğunu gördüm. Babasını arayan tek kişinin ben olmadığımı, kimisinin babasını, kimisinin çocuğunu kimisinin kardeşini aradığını gördüm.  

"Annemin nerede olduğunu biliyoruz. Ziyaret ediyoruz, dua okuyoruz, bir yeri var biliyoruz ama ya babam…” 

" Ölüsü olan bir gün kaybı olan her gün ağlıyor. Biz ruhsal ve duygusal olarak hep eksiğiz hep bir sürüncemedeyiz.  Babamızı istiyoruz ve bu konuda ısrarcıyız."

Bugün tam bir yıldır kendisinden haber alınamayan Hurmüz Diril’in kızı Gülcan Diril söylüyor bu sözleri. 

Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Süryani köyü Mehre'de ya da yeni ismiyle Kovankaya'da yaşayan 72 yaşındaki Hurmüz ve 65 yaşındaki Şimuni Diril’in geçtiğimiz yıl 11 Ocakta kaybolduğu bilgisini alıyor çocukları.  

Ertesi gün geldikleri Kovankaya’da, Hurmüz Diril'in kuzeni Apro Diril, çiftin üç örgüt üyesi tarafından götürüldüğünü söylüyor. 

Karakola gidiyorlar, kayıp başvurusu yapıyorlar. Ama Kovankaya bir dağ köyü, kış çok çetin geçiyor arama çalışması yapılamıyor. Birkaç gün sonra köye gelen askerler, evin çevresinde dar bir alanda arama yapıyor, bundan öteye de gidilmiyor.

Çalışmaların yapılabilmesi için hava muhalefetinin normale dönmesi gerektiği söyleniyor.  

Ruken Tuncel'in Bianet'te yer alan haberine göre aradan aylar geçiyor, Şimuni Diril, 20 Mart 2020’de köye yaklaşık 800 metre uzaklıkta, çocukları tarafından ölü olarak bulunuyor. 11 Ocak’ta kaybolan Hurmüz Diril’den ise bir yıldır hala haber alınamıyor.  

''İsterdim babam çıksın gelsin ama...'' diyor ancak babasının yaşıyor olabileceğine dair umudu yok. Hayata devam edebilmek için ise onu bulmaya ihtiyaçları olduğunu söylüyor.  

Bundan sonrasını ise Gülcan Diril anlatıyor: 

 “Annem ve babam 2015’ten beri yaz kış köyde yaşıyorlardı. Köyde annem ve babamın dışında bir de babamın öz kuzeni Apro Diril yaşıyordu. 

“Babam köyü çok severdi, toprağına tapardı. Kimseye zararı olmayan,kendi hallerinde kendi yaşam mücadelelerini veren insanlardı. Herkes tarafından sevilirlerdi. Köy onların zarar görebileceği bir yer değildi. 

“Şu ana kadar da bir sorun olmadı ta ki, geçtiğimiz yıl ocak ayına kadar. Biz 11 kardeşiz annem her gün çocuklardan birini mutlaka arardı. Geçen yıl 8 Ocak’tan sonra hiçbirimiz telefonlarına ulaşamadık. Kaygılarımız artınca 12 Ocak’ta köye geldik. Ailemizin kayıp olduğuna dair başvuruda bulunduk. 

17 SAAT BAŞINDA BEKLEDİLER

"Apro Diril görgü tanığı olarak ifade verdi. Üç kişinin götürdüğünü, örgüt üyesi oldukları ve getireceklerini söylüyordu. 

“Jandarma ise bu ihtimalin olmadığını söylüyordu. Kış koşulları olduğu için aramalar da yapılamadı. Aylarca bekledik, karlar erimeye başladı.

"20 Mart’ta abim keçileri otlatmaya götürürken, annemi nehrin kenarında buluyor. Sabah 9.00-10.00 gibi… Jandarmaya haber veriyorlar. Asker 17 saat sonra ertesi gün geliyor. Abim ve amcam annemin başında 17 saat yağmurun altında nöbet tutuyorlar. 

KURŞUN İZİ RAPORDA YOK

“Gül ekerdi annem, ağaç dikerdi babam, ekmeklerini herkesle bölüşürlerdi” diyor ve devam ediyor: 

“Annemin bedeninde darp izleri vardı. Gözlemlerimize dayalı olarak ateşli silah ile öldürüldüğünü düşüyoruz. Bu bir cinayet, çok açık. Otopsi raporu da darbe aldığını onaylıyor ama kurşun izinden hiç söz etmiyor. Yani bir paragraflık bir rapor ve tatmin edici değil.   

“Biz annemin kıyafetlerini de bulduk, nehirde. Onlar da kriminal incelemeye gitti hala sonuç gelmedi. Bütün hepsinin toplamında aydınlatıcı bir şey söylenir diye düşünüyoruz." 

GÖRGÜ TANIĞININ İFADELERİ ÇELİŞKİLİ

Akrabaları olan görgü tanığının annesinin bulunmasının ardından söylemlerinin değiştiğini söylüyor Gülcan Diril: 

“Annemi bulduktan sonra babamın kuzeni, ‘ben benzettim, götürenler kimdi bilmiyorum’ demeye başladı. Zaten iki kez ifade verdi. İlkini görgü tanığı ikincisi de ise şüpheli olarak ifade verdi. Her iki ifade de birbiriyle çelişiyordu ama üstüne gidilmedi.  

“Bir yıl oldu hala babamdan haber yok. Köyümüzün operasyon bölgesinde olduğu söyleniyor. Operasyon kapsamında aramalar yapıldığı belirtiliyor. 

"Bir kez nisan ayında operasyon kapsamda arama yapıldı. Mayıs ayında da vali açıklama yaptı, ‘bulamadık’ dedi. İkinci kez ekim ayında  arama yapıldı ve yine sonuç alınamadı."

ÇIĞLIĞIMIZ DUYULMUYOR

Eğer toplumsal duyarlılık artarsa babasının bulunabileceğini düşünüyor. Biraz empati yapılmasını istiyor Gülcan Diril, tek isteği çığlıklarının duyulması: 

“Ben Twitter kullanan bir insan değildim. Haberleri televizyondan takip ediyordum, anne ve babamın kaybolmasının ardından Twitter kullanmaya başladım ve ondan sonra Türkiye’nin gündeminin ne kadar yoğun olduğunu gördüm. 

“Babasını arayan tek kişinin ben olmadığımı gördüm. Kimisi babasını kimisi çocuğunu kimisi kardeşini arıyor. Ama Türkiye’nin gündemi o kadar yoğun ki, bizim çığlığımız duyulmuyor.  Sesimize ses verenlerin sayısı çok az.

"Babam köyünü o kadar çok seviyordu ki, toprağına tapıyordu. 77 tane ağaç ekmişti. Annem çiçekleri çok severdi, gül ekerdi. Benden gül istemişti, ziyaretlerine gittiğimde götürecektim. Gül ekerdi annem, ağaç dikerdi babam, ekmeklerini herkesle bölüşürlerdi.

“Ölüsü olan bir gün kaybı olan her gün ağlıyor. Ruhsal ve duygusal olarak hep eksiğiz hep bir sürüncemedeyiz. Mezarınız olduğunda en azından nerede olduğunu biliyorsunuz. Şimdi annemin nerede olduğunu biliyoruz. Ziyaret ediyoruz, dua okuyoruz, bir yeri var biliyoruz ama ya babam…  Biz babamızı istiyoruz, babamızın bulunması konusunda ısrarcıyız. Peşinden koştuğumuz davada herkesten destek istiyoruz.

Kaynak: Bianet