Suruç’tan Kobani’ye geçerken sınırda açılan ateşle hayatını kaybeden Kader Ortakaya’nın ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Avukat Müslüm Baran tarafından verilen bilgiye göre savcılık, bir yıldır şüphelileri tespit edemedi. Şüpheli eşkalinin bile belirlenmediğini vurgulayan Baran, bugüne kadar yalnızca iki tanık ifadesinin alındığını ve olay anı görüntülerine ilişkin basın kuruluşlarıyla ilgili yazışmalar yapıldığını ifade etti. Baran, olay anı görüntülerin bulunamadığını kaydetti. Savcılığın “O gün hangi silahlar kullanıldı?” şeklindeki sorusu üzerine Mürşitpınar Sınır Karakolu’ndan verilen yanıtta, “Silahımız bulunmuyor. Gaz bombası kullanıldı” şeklinde yanıt verildiğini ifade etti. Ortakaya’nın öldüğü tarihte sınırda, farklı şehirlerden gelmiş çok sayıda asker ve polisin bulunduğunu hatırlatan Baran, “Kimin ateş ettiğini belirlemek zor gibi görünüyor” dedi.

Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde geçen yıl 6 Kasım’da, Kobani’ye geçmek isteyen bir gruba güvenlik güçleri müdahalede bulunmuştu. Silahlı müdahale sırasında Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisi olan Kader Ortakaya adlı genç kadın hayatını kaybetmişti. Suruç Kaymakamlığı tarafından yapılan açıklamada, “Asker kesinlikle silahlı müdahalede bulunmadı. Kurşun atılmadı. Kesinlikle sınırımızda böyle bir olay yaşanmadı” iddiasında bulunmuştu.

TANIK: ASKERLER ÜZERİMİZE ATEŞ AÇTI

İsmail Saymaz'ın Radikal'de yer alan habereine göre, Ortakaya’nın ölümüne ilişkin ifadesi alınan tanık Cahit Uçar, askerlerce ateş edildiğini savunmuştu. İsviçreli bir basın kuruluşunun tercümanı olarak Türkiye’ye gelip içinde Ortakaya’nın da olduğu kırk kişilik grupla kargaşadan yararlanarak sınırı geçtiklerini söyleyen Uçar, askerlerin bulunduğu noktadan üzerlerine ateş edildiğini ileri sürmüştü. Uçar, Ortakaya’nın ilk ateşte yere yığıldığını, cesedi kaldırılırken ikinci kez silah ve gaz atıldığını iddia etmişti. Uçar, sınırı geçmeden önce Ortakaya ile konuştuklarını belirterek, şöyle devam etmişti:

“(Ortakaya) Bana Kobani’ye oradaki halkın acısını paylaşmak için gittiğini ve gerçek mutluluğun orada olduğunu, onlara yardım etmek için gittiğini söyledi. Sınırı geçenler arasında ben de vardım ve 40 kişi civarındaydık. Bu sırada Kader benim arkamdan gelen grup içerisindeydi. Bir anda askeriyeye ait zırhlı araçlardan bir tanesinin kapısının açılmasının sesini ve çok sayıda silah sesi duydum. Silahı askerler ateşliyordu. Askerler Türkiye sınırındaydı. Ben Kobani tarafındaydım. Aramızda 50 metre mesafe vardı. Kadriye Kobani tarafında bulunuyordu ve benim 30 metre kadar mesafede arkamda, sınıra daha yakındı. Ateş seslerini duyduğum esnada bir anda bir erkek ‘Yardım edin’ diye bağırdı. Cesaret edip geri dönemedim. Geriye baktığımda Kadriye’nin yerde cesedini gördüm. Cesedi dört kişi kaldırıyordu. Cesedin kaldırılması esnasında askeriye ateşi kesti. Ceset kaldırılınca ateş edilmeye devam edildi. İkinci ateş esnasında askeriye gaz attı. Kadriye’nin nasıl ve neresinden vurulduğunu görmedim.”
Uçar, bir araca yüklenen Kader Ortakaya’nın cenazesinin Türkiye sınırına götürüldüğünü belirterek, “Emin olmamakla birlikte Kadriye’nin yanında olan kişinin, erkek arkadaşı olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü öldüğü sırada çok ağladı” demişti.