HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Cumhurbaşkanı ve AKP Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla uygulanması planlanan tek tip kıyafet uygulamasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Tek tip kıyafet uygulamasını eleştiren Beştaş, “Bir kişinin kıyafeti onun özgürlüğünün ve varlığının bir paçasıdır. Hele bu kişi tutsak ise bir kat daha fazla önem arz eder. Zira kıyafet tutuklu bir kimsenin savunmasının da bir parçasıdır. Geçtiğimiz yıllarda tek tip kıyafet uygulaması bireyin özgürlüğünü elinden aldığı gerekçesiyle okullarda bile kaldırılmış iken şu anda iktidara muhalif herkesin cezaevinde bulunduğu bir sırada yeniden gündeme getirilmiş olması kuşkusuz iyi niyetli bir yaklaşımın ürünü değildir”  dedi.

Beştaş’ın açıklamaları şu şekilde:

Tek tip kıyafet değil çok renkli çok kültürlü birlikte özgür yaşam!

AKP Genel Başkanının talimatı ile Adalet Bakanlığı harekete geçerek cezaevinde bulunan mahpusların tek tip kıyafet giymesi yönünde hazırlıklara başladı.

Cezaevlerinde uygulanması öngörülen bu düzenleme henüz yargılanmamış binlerce kişinin suçlu ilan edilmesi demek ve masumiyet karinesinin yok sayılması demek. 1987 yılında tekrarlanan tek tip elbise giyilmesi uygulamasına devrimci tutsaklar karşı çıkmış ve bu prosedür güçlü karşı duruşlar neticesinde uygulanamaz olmuştu. Daha hâkim karşısına dahi çıkmamış, savunma hakkını bile henüz kullanmamış yüzlerce tutsak, AKP Genel Başkanının dizaynını yaptığı kıyafetlerle toplum nazarında “suçlu” addedilecek. Evet biliyoruz yargı kararlarını artık hakimler değil, AKP Genel Başkanı veriyor. Bu uygulama yargının tek bir yargıcın eline geçmiş olduğunun bir resmidir artık. Yargı tarafsız ve bağımsız olmalıdır. Tek tip elbise mahkumiyet kararlarının hükümetçe verildiğinin açık bir ifadesi olacaktır.

Öte taraftan cezaevlerinde tek tip kıyafet demek ceza içinde ceza demek. Yani psikolojik bir tür ceza yöntemi daha hayata geçirilmek isteniyor. Cezaevinde yüzlerce, binlerce tutsak bir de bu psikolojik etkiye maruz bırakılmak isteniyor.

Daha evvel de bu filmi izlemiş, ancak oyuncusu olmamıştık. Zira 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra 1983 yılında başlanan, 1987 yılında tekrarlanan tek tip elbise giyilmesi uygulamasına devrimci tutsaklar karşı çıkmış ve bu prosedür güçlü karşı duruşlar neticesinde uygulanamaz olmuştu.

O dönem tutsaklar, verilen elbiseleri giymemiş, duruşmalara tek tip giysilerini yırtarak çıkmış, açlık grevlerine başlamıştı. Bu eylemler sonucu 4 kişi ölmüş, sanıklar duruşmalara götürülürken ve duruşmaya çıkarılırken büyük tartışmalar yaşanmış, bazıları duruşmalara çıkmamıştı. Bu güçlü duruş karşısında tek tip kıyafet uygulaması tarihe gömülürken AKP bu çağ dışı uygulamayı yeniden gündeme getirmiştir. Ama şunu unutmuştur, cunta döneminde tutsaklar bu uygulamayı nasıl tarihin tozlu raflarına kaldırdıysa şimdi de aynı irade mevcuttur. Zira insanlık onuru asla dayatmaları kabul etmez!

Bir kişinin kıyafeti onun özgürlüğünün ve varlığının bir paçasıdır. Hele bu kişi tutsak ise bir kat daha fazla önem arz eder. Zira kıyafet tutuklu bir kimsenin savunmasının da bir parçasıdır. Geçtiğimiz yıllarda tek tip kıyafet uygulaması bireyin özgürlüğünü elinden aldığı gerekçesiyle okullarda bile kaldırılmış iken şu anda iktidara muhalif herkesin cezaevinde bulunduğu bir sırada yeniden gündeme getirilmiş olması kuşkusuz iyi niyetli bir yaklaşımın ürünü değildir.

 Türkiye halklarını kutuplaştıran, ayrıştıran türlü uygulamalara bu kez de cezaevinde kıyafet uygulaması eklenmiştir. AKP Genel Başkanı tüm toplumu, tüm ülkeyi tek tipleştirmek istiyor. Tek tip elbise tüm ülke halklarına giydirilmek isteniyor. Binlerce yıldır bu topraklarda birlikte yaşamı örmüş olan Türkiye halkları hiç kuşku yok ki bu uygulamaya da kaşı çıkacak, kendi benliğinin ve özgürlüğünün gereğini yapacaktır.

Tek tip kıyafet uygulaması hayat bulması mümkün olmayan bir dayatmadır. Halihazırda Türkiye halkları iktidarın dayatmaları ile karşı kaşıya bırakılmıştır. Ancak bu dayatmaların sonucu ve geleceğe bırakacağı izler ağır olacaktır. 12 Eylül travmasını atlatamamış olan bu topluma yeni travmalar yaşatmak insanlık suçudur.

Hukukun adeta bir intikam aracına dönüştürülmesi, telafisi mümkün olmayacak zararlara yol açacaktır. Hukuk devletinin mayasında öç alma duygusu değil adalet duygusu vardır. Hukuku intikam duygusu ile yok etmek yerine demokrasi ile taçlandırmak şu an en acil ve mühim meseledir. Gelin bu mesele etrafında birleşelim ve eşiğine gelinen kutuplaşma ortamından uzaklaşarak gerçek adaletin tesisi için uğraş verelim. Aksi halde zarar görecek olan bizleriz, Türkiye halklarıdır."

(HABER MERKEZİ)