Adli Tıp Kurumu, bir hasta tutukluyu daha adeta ölüme gönderiyor. Kurum, "hasta tutuklunun tedavisi için cezaevi uygun değildir" diyen doktor raporuna rağmen, adli tutuklu Basri Vardar'ın tahliye edilmesine gerek olmadığı yönünde rapor verdi.

 

İSTANBUL (Arzu Demir)- "Kaçak elektrik kullandığı" gerekçesiyle 5 yıl hapis cezasına çarptırılan hasta tutuklu Basri Vardar, tahliye edilmiyor. Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu, Vardar'ın "tutuklu olarak hastanede tedavi edilebileceği" yönünde rapor verdi. İHD adına Vardar'ın avukatlığını üstlenen Fazıl Ahmet Tamer, karara itiraz edecek.

 

ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan raporda, Vardar'ın sağlık raporlarına yer verildikten sonra, şöyle denildi: "Hamit oğlu 1935 doğumlu Basri Vardar'ın hastane şartlarında yatırılarak tedavisinin düzenlenmesi, yapılabiliyor ise kök hücre naklinin gerçekleştirilmesi, tedavi bitiminde son durumu gösterir tıbbi evrakı, yeni yapılacak PET BT incelemesi ile birlikte muayene edilmek üzere kurulumuza gönderilmesi sonrası sorulan hususlar hakkında görüş düzenlenebileceği oy birliğiyle mütalaa olunur."

 

DOKTORU 'TAHLİYE EDİLSİN' DİYOR

 

ATK'nın "Vardar, tahliye edilmesin" raporunda dikkat çeken raporlardan biri de, Vardar hakkında Doç. Dr. M. Cem Ar tarafından 4 Ekim 2011 tarihinde hazırlanan rapor.

 

Söz konusu raporun sonuç bölümünde hastanın yakalandığı hastalığın, "tedavisi güç olan ilerleyici ölümcül bir kemik iliği kanseri" olduğu belirtildi, tedavi için "kök hücre naklinin gerekli olduğu" vurgulandı.

 

"Basri Vardar isimli hastaya da en kısa sürede (kemoterapi ile elde edilen başarı kaybedilmeden) bir kök hücre nakli yapılması uygun olacaktır" denilen raporda, şu ifadeler yer aldı: "Ancak mevcut tutukluluk koşulları ve önündeki süreç hastanın kök hücre nakline hazırlanması ve bu işlemin uygulanabilmesi için uygun değildir. Halihazırda hasta mümkün olan en iyi şartlarda takip edilerek kemoterapi ile elde edilen remisyon halini koruyabilmesi için izlenmektedir."

 

Hastanın doktoru Ar'ın bu raporu, Adli Tıp Kurumu tarafından dikkate bile alınmadı.

 

NAKİL KARARI ALINDI AMA...

 

İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı Kemik İliği Nakli Konseyi de ilgili raporunda Basri Vardar'ın nakil için uygun görüldüğü belirtildi ancak Vardar'ın tutukluluk koşullarına dikkat çekildi. Raporda, "Hastanın tutukluluk halinin devam ettiği sürece otolog nakil işlevinin Sağlık Bakanlığı ruhsatlı bir nakil merkezinde - tek kişilik odada içeri giriş-çıkışların sınırlandırıldığı hastane koşullarında- ve hastane içinde tutuklu halini idame ettirecek güvenlik güçlerinin barınacağı bir hastane alt yapısına sahip nakil merkezi gerekli olacağı da düşünüldü" denildi.

 

'VARDAR TUTUKLUYKEN TEDAVİ EDİLEMEZ'

 

İHD adına Vardar'ın avukatlığını yürüten Fazıl Ahmet Tamer, Adli Tıp Kurumu raporunu, ETHA'ya değerlendirdi. "Basri Vardar'ın tutukluluk koşullarında hastanede tedavi olması çok mümkün değil" diyen Avukat Tamer, gerekçelerini ise şöyle sıraladı: "Steril ortam olması gerekiyor. Ancak tutukluların hastanelerde kaldıkları ortamlar steril olmuyor. Çünkü, gardiyan, jandarma içeriye sürekli içeriye giriyor, aramalar yapılıyor. Kontroller için hastaneye sevk sırasında sorunlar yaşıyor, 'personel yok, araç yok' denilerek mahpusların hastane sevkleri yapılmıyor. Sevk edildiklerinde, 'Acelemiz var' denilerek, muayene ve tedavi gerektiği gibi yapılmıyor."

 

Çapa Tıp Fakültesi'nin Vardar ile ilgili raporuna dikkat çeken Avukat Tamer, "Raporda bahsedilen steril bir ortamın mahpuslar için sağlandığı bir hastane Türkiye'de yok" dedi.

 

'ATK RAPORUNA İTİRAZ EDECEĞİZ'

 

Avukat Tamer, Adli Tıp Kurumu'nun raporuna karşı Bakırköy Savcılığı'na itirazda bulunacaklarını bildirerek, "Adli Tıp Kurumu'nun bütün olumsuz kararlarına rağmen kısmen umutluyum" diye konuştu.

 

Müvekkili ile geçtiğimiz hafta görüşen Avukat Tamer, müvekkilinin sağlık durumuna ilişkin şu bilgileri verdi: "İlk gördüğüm zaman daha ağırdı. Yürüyemiyordu, tekerlekli sandalye ile görüşe geliyordu. Konuşurken nefes nefese kalıyordu. En son gördüğümde ise iyi görünüyordu. Ancak bu hastalık 'gel-git'li bir hastalık, bir anda eski haline dönebilir. Çünkü bu geçici bir iyileşme. Ayrıca hastalığının son evresinde. Müvekkilim, 'Ben ne yaptım', 'Adam öldürmedim, bana neden bu kadar çok ceza verdiler', 'Hastayım, beni niye tahliye etmiyorlar' diye soruyor."

 

'CEZAEVİNDE TEDAVİSİ AKSIYOR'

 

Basri Vardır'ın cezaevinde revirde tutulduğunu ancak buradaki koşulların da olumsuz olduğunu anlatan Avukat Tamer, şunları söyledi: "Geçtiğimiz hafta Samatya'daki hastaneye götürülmesi gerekiyordu. Ancak götürmemişler. Cezaevinde tedavisi aksıyor. Revirde her zaman hekim bulunmuyor. Olsa da, ilik kanseri olan Basri için yeterli olmaz. Hastaneye gittiğinde bekleme koşulları uygun değil. Ambulansla gitmesi gerekiyor. Ama her zaman ambulansla sevk yapılmıyor, ring aracıyla götürülüyor. Yargılandığı davalar var. Davalar için beklediği koşullar uygun değil. Basri'nin steril ortamlarda bulunması gerekiyor. Kendisini yormaması ve hiç üzülmemesi gerekiyor. İyi davranan asker ve gardiyanlar olduğu gibi, kötü davrananlar da oluyor."

 

'MANTIK DEĞİŞMELİ'

 

Avukat Tamer, Adli Tıp Kurumu'nun genel mantığının, "Hasta tutukluları ben hastaneye sevk ediyorum, bir hastanın hastanede hayati tehlike altında kalması düşünülemez, bu nedenle tahliye edilmesine gerek yok" şeklinde olduğunu belirterek, şu eleştiride bulundu: "Adli Tıp Kurumu'nun bu açıklaması yüzeysel bir bakışla, mantıklı gibi gelebilir. Ancak bir bilim kuruluna, bilimsel açıdan yakışmayan mantık. İnsani açıdan olumsuz bir bakış açısı. Hasta mahpuslar, 'hastaneye yatırılsın' raporuna rağmen hastaneye sevk edilmiyor. Hastaneye sevk edildiğini düşünelim. Hangi hastaneye yatıyor? Cezaevi istediği hastaneye götürüyor. Hasta, başka bir hastaneden daha iyi bir şekilde tedavi alabilecekken, o hastaneye nakli yapılmıyor. Dolayısıyla hastaneye sevk edildiğinde de bütün tedavi olanaklarına ulaşmış olmuyor. Adli Tıp Kurumu bu mantığını değiştirmeli."

 

'UMUTLUYUM'

 

İHD üyesi avukat Fazıl Ahmet Tamer, müvekkili için umutlu: "Çıktığı zaman belki bir mucize olur. Belki özgür bir ortam onun bağışıklık sistemini güçlendirebilir diye umudum var. Almanya'da akrabaları var, oraya gidip tedavi görebilir. Bu umudu taşıyorum ve müvekkilime de aksettirmeye çalışıyorum."

 

'ATK BASİT GERÇEĞİ GÖRMÜYOR'

 

Kanser hastalarının üzülmemesi ve bağışıklık sistemlerinin güçlü olmasının tedavi için önemli olduğunu hatırlatan Avukat Tamer, "Tutukluk koşullarında bunlar mümkün değil. Özgür bir ortamda sevdikleriyle yanyana, onlara dokunarak, sarılarak yaşadıkları zaman tabi ki tedavileri daha kolay olacak. Adli Tıp Kurumu, bu çok basit olan gerçeği görmüyor" dedi.

 

Avukat Tamer, son olarak hasta tutukluların, "özgürlüğünü ve sağlığa ulaşım hakkının tamamen yerine getirilmesini istediklerini" belirtti. (ETHA)