Mardin’in Mazıdağı ve Derik kırsallarında 17 Aralık 2019 tarihinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve 3 gün sonra Konur (Şêb) ve Çayköy (Şêba Jêr) kırsal mahallelerinde 8 kişi gözaltına alınmıştı. 24 Aralık’ta adli kontrol şartı ile serbest bırakılan kişiler, gözaltında tutuldukları İl Jandarma Karakolu’nda beyzbol sopasıyla işkenceye maruz kaldıkları gerekçesiyle Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. 

İŞKENCE RAPORLARDA

Söz konusu işkence, yurttaşların gözaltında oldukları 21 Aralık’ta avukatlarının başvurusu ile aldıkları darp raporuna da yansıdı. Raporda, “Her iki avuç içi zon 3’ten 5’e kadar ekimoz yeşil mavi tonda olup, minimum 5-6 gün önce travma öyküsüne sekonder olabileceği tespit edilmiştir” denildi. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV) yapılan başvurular sonucu hazırlanan raporda da “Esat Oktay’ın Haydar’ı geri döndü” vurgusu öne çıktı. Raporda, adli muayene raporlarda, “İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığına dair güçlü bir kanaat oluşmuştur” tespitine yer verildi.  

BİLİRKİŞİ: ŞAHIS AKSAYARAK DÖNDÜ 

Ahmet Kanbal'ın Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre, konuya dair hazırlanan Bilirkişi Raporu’nda ise, nezarethaneye ait kamera kayıtlarının incelemesi, darp raporları ve yurttaşların beyanlarına yer verildi. Görüntü incelemesinde nezarethanede fiziki müdahale tespit edilmediği kaydedilen raporda, “V şahsı” olarak numaralandırılan kişinin kolluk görevlisinin talimatı ile nezarethaneden çıkarıldığı belirtilerek, “V şahsın koğuştan çıkarken ayakkabılarının giyilmiş halde olduğu, ancak döndüğü sırada aksayarak yürüdüğü ve ayakkabı bağcıklarının tamamen sökülmüş olduğu” denildi. 

Raporda, “P şahsı” olarak tanımlanan yurttaşlardan birisinin de benzer bir şekilde nezarethaneden çıkarıldığı ve sonrasında koğuşa geri getirildiğine ifade edildi. “P Şahsın” geri getirildiği ana ilişkin, “P şahsının koğuşların önünden geçerken R şahsına avuç içini işaret ettiği” ifadeleri kullanıldı. 

LEZYONLARA ‘BASİT’ TANIMLAMASI

Raporda, yurttaşların aldıkları darp raporu ile olay hakkındaki beyanlarının tarihlerinin uyumlu olduğu, ancak söz konusu izlerin nasıl meydana geldiğinin tespit edilmeyeceği iddia edildi. Raporda,  “19.12.2019 tarihinde gözaltındayken avuç içine sopayla vurulduğunu ifade ettiği, olay tarihinden 3 gün sonra müracaat ettiği hastanede her iki avuç içinde yumuşak doku lezyonları tanımlandığı. Bu lezyonların olay tarihiyle uyumlu olduğunun bildirildiği, çekilen grafiklerde osseöz travmatik lezyon tanımlanmadığı. Her iki elde travmatik lezyon tanımlanan yumuşak doku lezyonlarının düşme, düşürme, çarpma, kendisi tarafından meydana getirilebileceği gibi ifade de belirtildiği gibi gözaltındayken de meydana gelebileceği, tıbben ayrımının yapılamayacağı cihetle, 19.12.2019 tarihinde yumuşak doku lezyonlarına neden olan yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu” iddialarına yer verildi. 

‘DELİL YETERSİZLİĞİ’

Savcılık, söz konusu rapor ve beyanlara rağmen yapılan başvuru hakkında “kovuşturmaya yer olmadığı kararı” verdi. İşkence iddialarının “soyut” olduğu iddia edilen kararın gerekçesinde, “Tüm dosya kapsamındaki müşteki beyanları gözaltı evrakları, bilirkişi raporları kapsamında müştekilerin şikayetlerine konu Kolluk görevlilerinin üzerine atılı İşkence, Suçu Bildirmeme ve Görevi Kötüye Kullanma suçları bakımından soyut iddia dışında şüpheliler hakkında kamu davasını açmaya yeterli delil elde edilemediğinden delil yetersizliği nedeniyle ayrı ayrı kamu adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına.”

SAVCI KARARINA İTİRAZ

Yurttaşların avukatları, savcılığın kararına karşı Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulundu. Avukatlar, müvekkillerin koğuş önünden geçerken avuç içlerine işaret etmesi ve aksayarak dönmelerine işaret edilerek, savcılığın buna değinmedikleri belirtti. Savcılığın etkin soruşturma ihlali yaptığı ve hukuka aykırı davrandığını kaydeden avukatlar, şüphelilerin kimlik tespitinin yapılmadığı, hastane darp raporlarının ve TİHV raporunun dikkate alınmadığını ifade etti. 

Avukatlar, hastanede ilk alınan darp raporunda “Darp cebir izine rastlanmadı. Kati hekim raporudur” ifadelerine yer verildiğini, ancak sonrasında alınan darp raporunda müvekkillerinin avuç içlerinde darp izlerinin olduğuna yer verildiğini anımsatarak, “Müvekkillerimiz gözaltına sağlam alınmış ama yaralı olarak serbest bırakılmıştır” diye belirtti.