Berkin Elvan'ı anlatan 8-C sınıfındaki öğretmeni Cem İdikut, gözyaşları içinde, "Bir sokak köpeği beslerdi. Hatta köpeğe evdeki tabakla yemek götürür, bizi güldürürdü. Adını ‘Şila’ koymuştu. Bazen beni onun yanına götürürdü. O vurulduktan 1 hafta sonra köpek gitti. Hep Berkin’i beklediği parkta bulmak, beslemek istedik, bulamadık" dedi.

Berkin’in vurulmadan 2 gün önce, 14 Haziran günü mezun olduğu Fuat Soylu İlköğretim Okulu’nda dün yas havası hâkimdi.

Okmeydanı’ndaki Gezi Parkı eylemlerinde polisin attığı biber gazı kapsülü nedeniyle hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın öğretmeni Cem İdikut, Milliyet gazetesinden Damla Yur’a konuştu.

Önceki gün yüz binlerce kişinin katıldığı cenaze töreninin ardından CNN Türk’te Enver Aysever’in sorularını yanıtlayan baba Sami Elvan, Berkin için, “Onu en iyi öğretmenleri anlatır” demişti. Berkin’in teknoloji tasarım öğretmeni Cem İdikut, “Ekmek yolu ölüm yolu olur mu? Acımız çok büyük” dedi.

‘ONU KURTARAMADIM’

Elvan ailesiyle evlerinin de yakın olduğunu belirten İdikut, Berkin’le okul dışında da görüştüğünü söyledi. Elvan’ı en son vurulmadan birkaç saat önce gördüğünü belirten İdikut, “Eve giderken Berkin’le karşılaştım. Markete gidiyordu. Okmeydanı çevresinde olaylar olduğunu gelirken gördüğüm için Berkin’le markete gittim. Elini tuttum ve Berkin’i akşam müdahalesinden kurtardım. Ama sabah kurtaramadım, göremedim. Bir daha hiç göremedim o güzel çocuğu” dedi.

Berkin’i en son morgda gördüğünü gözleri dolarak anlatan İdikut, “Ailesi o yoğun bakımdayken ‘Hocam siz de yanına girin, bir şeyler söyleyin’ dedi ama cesaret edemedim. Son görev olarak morga girdim, onu öyle gördüm içim parçalandı. Bir şeyler söylemek istedim ama diyemedim, yutkundum. ‘Neden?’ diye sordum. ‘14 yaşındaki bir çocuğun siyasi görüşü, ideolojisi olamaz’ diye düşündüm” dedi.

SOKAK KÖPEĞİ BESLİYORDU

İdikut sözlerine şöyle devam etti:

“Çocukla siyaset olmaz. Berkin de siyaseti kavrayabilecek yaşta değildi. Özgüveni yüksek, sosyal bir çocuktu. Kocaman bir kalbi vardı. Onunla ders dışında da çıkar çay içer, parka giderdik. Bir sokak köpeği beslerdi. Hatta köpeğe evdeki tabakla yemek götürür, bizi güldürürdü. Adını ‘Şila’ koymuştu. Bazen beni onun yanına götürürdü. O vurulduktan 1 hafta sonra köpek gitti. Hep Berkin’i beklediği parkta bulmak, beslemek istedik, bulamadık. Berkin, mahalledeki herkes için ekmek almaya giderdi. Ekmek yolu ölüm yolu olur mu? Acımız çok büyük.”