Zeynep Kuray / ANF

Gezi parkı olaylarında 2911 sayılı “ Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet“ ve “ Polise Mukavemet “ iddiasıyla tutuklanan ve 10 gün sonra Metris T 1 Tipi cezaevinden serbest bırakılan bayrak satıcısı Ali Sarıçiçek de nihayet ailesine kavuştu. Cezaevinden çıkar çıkmaz kapıda bekleyen 5 çocuğunu kucaklayan baba Sarıçiçek, sevincini halay çekerek gösterdi. “Benim gibi içerde yatan binlerce suçsuz insan var” diyen Sarıçiçek ANF’ye yaşadığı zulmü anlattı.

Ali Sarıçiçek 6 Temmuz 2013 tarihinde Taksim’de bayrak satmak üzere Şişli Kuştepe’deki evinden çıktığında henüz başına geleceklerden habersizdi. 15 yaşındaki oğlu Selami ile İstiklal caddesine gelen Sarıçiçek 30, 40 lira kazanıp akşam çocuklarına ekmek parası götürmek istemişti, ama polisin saldırısıyla her şey altüst oldu.

‘NE ANAM KALDI NE AVRADIM ‘

Sarıçiçek yaşadıklarını şöyle anlattı: “ Bayrak satıcısı olduğumu göre göre Toma üzerimize tazyikli su sıkmaya başladı. Sudan kaçarken kendimi Mis sokakta buldum. Bu kez çevik kuvvet ekipleri sokağın başını tutup oradan hem gaz bombası atıyor, hem plastik mermi sıkıyorlardı. Sıktıkları plastik mermilerden biri baldırıma geldi. Hem acı çekiyordum hem de nefes alamıyordum. Yardımıma biri koştu, tam sokaktan çıkacaktım ki polis birden koşarak sokağa daldı ve onlara bayrak satıcısı olduğumu söylememe rağmen beni darp ederek gözaltına aldılar. Hatta orada iki Amerikalı turisti de durdurdular, ama onların pasaportlarına bakıp bıraktılar. Ben de onlara çifte standart yaptıklarını, bu ülkede rahat nefes almak için illa da Amerikalı turist mi olmak gerektiğini sorduğumda ne anam kaldı ne avradım. Öyle küfürler ettiler ki, neye uğradığımı şaşırdım. Tekmelerle darp ederek beni çevik kuvvet otosuna bindirdiler.

Götürüldüğüm İstanbul Emniyet Güvenlik Şube Müdürlüğünde de bu zulüm sürdü. Susma hakkımı kullandım. Sanki ezeli bir suçluymuşum gibi don ile bırakılmak suretiyle çıplak soyularak her yerim arandı. Yemek vermediler, sigara içemedik, resmen psikolojik işkenceye tabi tutulduk.”

EKMEK VE SU GETİREN AVUKATLARA DA DARP

Mahkemeye çıkartılmak üzere getirildikleri Çağlayan adliyesinde iki avukatın da polisler tarafından darp edildiğini aktaran Sarıçiçek, “Nezarethanedeyken, iki kadın avukat bize ekmek ve su getirdi. Polisler ekmek ve suyu vermediği gibi iki kadın avukatı darp etti“ diye konuştu.

Böyle bir adalet sistemi olamayacağını vurgulayan Sarıçiçek, palalı şahısların serbest bırakılıp, masumların alındığını belirterek, delillerden suçlulara ulaşacakları yerde suçlu olduğunu iddia ettiklerinden delillere ulaşmaya çalıştıklarını söyledi. Polisin yalan tutanak tuttuğuna da dikkat çeken Sarıçiçek, kendisini olayların başlangıcında oradaymış gibi göstermek için Taksim’de 19.30'da gözaltına alınmış gibi gösterildiğini, ancak aslında kendisinin 21.00 civarında Mis sokakta gözaltına alındığını belirtti. Metris cezaevinde kendisi gibi yatan binlerce suçsuz insan olduğuna dikkat çeken Sarıçiçek, “Ben 9 gün yatıp çıktım. Ama binlerce insan suçsuz halde yıllardır cezaevinde. Ben yargı sisteminin böyle olduğunu gördükten sonra artık bir insanı suçlu ilan etmeden önce iki kere düşünürüm. Çünkü bunlar suçsuzu da suçlu yapıyorlar” dedi.

‘BABAMIN HAYATINDAN 10 GÜNÜ ÇALDILAR’

Ali Sarıçiçek için en çok endişelenen biri de oğlu Selami’ydi. Babasını heyecanla cezaevi kapısında bekleyen Selami, hala başlarına gelenlere inanamıyor. O gün babasıyla İstiklal caddesinde bayrak satmaya giden Selami, polisin sıktığı tazyikli suyla fırladığını, kalktığında babasını bulamadığını anlatıyor. “ Babamın şarjı bitmişti zaten. Belki gelir diye eve dönüp onu çok bekledim” diyen Selami Sarıçiçek, “ Gece saat 23.00’te bizi arayarak Vatan Emniyet’te olduğunu, gelmememizi, sabaha kalmadan bırakılacağını söyledi. Ancak öyle olmadı. Sabah erkenden annemle Emniyet’e gittik. Emniyette bizi babamla görüştürmedikleri gibi, ona getirdiğimiz yemek ve suyu da vermediler” diye konuştu. Babasının hayatından 10 günün boşu boşuna çalındığını da ifade eden Selami, bu ülkedeki adaletsizliği çok duyduğunu ancak babasının başına gelenlerle bu ülkede hukuksuzluğun nereye varabileceğini daha iyi kavradığını vurguladı.

Ali Sarıçiçek’in avukatı Tülay Odabaşı ise bu haksız tutuklamanın hesabını önce Anayasa Mahkemesinde, gerekirse de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde soracaklarını belirtti.