Mehmet Göcekli

DEMOKRAT HABER ÖZEL

TÜRKİYE VİCDANİ RET İÇİN ADIM ATMALI

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Hükümetten Aralık ayına kadar sonuç bekliyor

Geçtiğimiz aylarda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) daha önce ‘angarya yasağı’ kapsamında değerlendirip ülkelerin inisiyatifine bıraktığı “vicdani ret” hakkını özgürlükler arasına alarak, ülkelerden de bu alanda yeni düzenleme istemişti.

AİHM, söz konusu kararında, bugüne kadar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “angarya yasağı” ile ilgili 4. maddesi kapsamında değerlendirdiği ve ülkelerin inisiyatifine bıraktığı “vicdani ret” hakkını, AİHS’nin “din ve vicdan özgürlüğü” ile ilgili 9. maddesi kapsamında değerlendirdi.

ALTERNATİF HİZMET YOLLARI ÜRETİLMELİ

Karara göre, halen vicdani retçileri ağır biçimde cezalandıran Türkiye, zorunlu askerlik yapmak istemeyenler için alternatif hizmet yolları üretmezse seri AİHM mahkumiyetleri ile karşı karşıya kalacak. Avrupa Konseyi de Türkiye için yaptırım uygulama noktasına gelecek.

TÜRKİYE’YE ARALIK’A KADAR SÜRE

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de Türkiye’den Aralık ayına kadar bu konuda gerekli değişiklikleri yapmasını istemişti.

Türkiye, vicdani retçi Osman Murat Ülke’yi askerlik yapmayı reddettiği için sürekli olarak cezalandırması nedeniyle AİHM tarafından tazminata mahkum edilmişti. Şu anda hakkında bir yakalama kararı bulunan Ülke’nin mağduriyetinin giderilmesini isteyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin benzeri ihlalleri önlemek için yasal önlem almasını ve Komite’nin Aralık toplantısından önce, olası düzenlemeleri kabul takvimi ile birlikte bildirmesini istemişti.

Eski AİHM Yargıcı ve CHP milletvekili Rıza Türmen de kararın tüm üye ülkeler için bağlayıcı olduğunu belirterek, ülkelerin, askerliğe alternatif hizmet yolları üretmesi gerektiğini, bunların ağır olup olmamasına ise AİHM tarafından müdahale edilmediğini kaydetmişti.

HÜKÜMETTEN İLK KEZ SOMUT ADIM ATMASI İSTENDİ

Osman Murat Ülke’nin Avukatı Hülya Üçpınar konu hakkında şunları belirtti:

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi üç ayda bir toplantı yapıyor ve Osman Murat Ülke kararını da aslında 2006 yılından bu yana her üç ayda bir gündemine alıyor. Bu toplantıların sonucunda AİHM’in kararıyla ilgili olarak, kararın gereklerinin bir bütün olarak yerine getirilmediği saptaması yapılarak hem Hükümet’ten Osman Murat Ülke'nin, vicdani reddi nedeniyle daha fazla zarara uğramasını engellemek amacıyla gerekli hangi bireysel önlemleri aldığını ayrıca Ülke’nin ve kendisiyle aynı durumda olan diğer retçilerin zarar görmelerini engellemek amacıyla alınan önlemlerin neler olduğunu sormakta idi.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Hükümetin sürekli olarak ya bilgi vermeme ya da geciktirme/oyalama taktikleri nedeniyle, 2007 ve 2009'da olmak üzere iki kez rutin kararlarının dışına çıktı. Bu kararlarda Komite, güçlü bir biçimde hükümeti uyardı. Eylül ayında açıklanan kararda ise bunların da dışına çıkarak Hükümet'ten ilk kez somut adım atmasını ve bu adımlara ilişkin eylem planını da Komite’ye, bir sonraki toplantıya kadar, yani Aralık ayına kadar göndermesini istedi.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararını etkileyen üç nokta var: Birincisi; iki ay kadar önce AİHM tarafından verilen Bayatyan kararı. Bu kararda Mahkeme ilk kez vicdani reddi bir hak olarak tanıdı. Karar Ermenistan’la ilgili olmakla birlikte kararda Türkiye’nin de adı zikredildi. Türkiye’nin adı zikredilmese bile bu karar Avrupa Konseyi ülkeleri için bağlayıcı bir karar. Yani, vicdani ret Türkiye’de de hak olarak kabul edilmek zorunda.

İkincisi, Osman Murat ÜLKE hakkındaki hukuksal süreçlerin devam ediyor olması ve hakkında bir yakalama kararının varlığı.

Üçüncüsü ise Hükümetin sürekli olarak bir oyalama taktiği içinde olması ve Komite’ye doyurucu bir bilgi vermemesi.

Şimdi Hükümetin bir plan yapması ve Komite’ye göndermesi ve bunu da uygulaması gerek. Aksi halde (aslında her durumda) Türkiye’yi seri halde AİHM başvuruları ve ihlal kararları bekliyor.

EGEMEN BAĞIŞ’A SORDUK

Demokrat Haber olarak daha önce yaptığımız “AİHM Vicdani Reddi Tanıdı” haberine ilişkin, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’a aşağıdaki soruları sorduk:

- Haberde geçen konularda gelişme var mı? Hükümetin bu konuda bir girişimi söz konusu mu?

- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Hükümetten ilk kez somut adım atmasını ve bu adımlara ilişkin Eylem Planını da Komite’ye, bir sonraki toplantıya kadar, yani Aralık ayına kadar göndermesini istediği haberi, bilgisi doğru mu?

- Eğer doğruysa bu konuda düşünceniz ve hükümetinizin tavrı ve yaklaşımı nedir?

Bakanlıktan tarafımıza yazılı olarak verilen cevap şöyle:
 

Haberde geçen 2006 tarihli Ülke/Türkiye davası Türkiye aleyhine işkence yasağına ilişkin AİHS 3. Madde ihlali şeklinde sonuçlanmıştır. AİHS'in 46. Maddesi, AİHM kararlarının taraf devletleri bağlayıcı olduğu, akit taraflar Mahkeme'nin kesinleşmiş kararlarına uymayı taahhüt ettikleri, Bakanlar Komitesi’nin kararların uygulanmasına ilişkin olarak tavsiye niteliğindeki kararlardan üyelikten çıkarmaya kadar varan yaptırımlar uygulayabileceğini öngörmektedir. Öte yandan “vicdani ret” ile ilgili 2011 tarihli Bayatyan/Ermenistan davası Ermenistan aleyhine din ve vicdan özgürlüğü hakkındaki 9. Madde ihlali şeklinde sonuçlanmıştır. AİHM, şartların değiştiğine ve Avrupa Konseyi genelinde vicdani reddin tanındığına (Türkiye ve Azerbaycan hariç) dayanarak vicdani ret konusunda bir içtihat değişikliğine gitmiştir. Bu bağlamda Türkiye’yi etkileyen birinci husus Türkiye tarafından uygulanmayan AİHM kararları, ikinci husus ise AİHM’in vicdani ret konusunda içtihat değişikliğine gitmesidir.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 13-14 Eylül 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen 1120. Toplantısında[1] AİHM kararlarının uygulanması konusunu ele almış ve Türkiye ile ilgili bölümlerinde de Ülke/Türkiye davası[2] kararının halen uygulanmadığını ve bunun için somut olarak yapılması gerekenler konusunda Türkiye'den acilen yanıt beklediklerini ifade etmiştir. Söz konusu AİHM kararının halen uygulanmadığı; gerekli yasal tedbirlerin alınması yükümlülüğünün sadece benzer ihlalleri önlemek bakımından değil başvuran aleyhine devam eden kovuşturma ve mahkumiyetlerin önlenmesini bakımından da zorunlu olduğu hatırlatılmıştır. Türkiye, kararı uygulaması için güçlü biçimde uyarılmış; Bakanlar Komitesi'nin Aralık 2011'de gerçekleştirilecek toplantısı öncesi Türkiye'nin sözü edilen zorunlu tedbirlerin içeriğini ve kabul takvimini de kapsayacak biçimde Komite'ye bilgi vermesi kayıt altına alınmıştır.

“BEDELLİ ADIMLARI, VİCDANİ RET KONUSUNDAKİ SIKIŞMIŞLIKLA BAĞLANTILI OLABİLİR”

Av. Hülya Üçpınar’a Bakanlığın açıklamasını nasıl yorumladığını sorduk:

“Bakanın açıklamasında hükümetin atacağı adımlarla ilgili herhangi bir bilgi yok. Ancak iyimser bir bakış açısıyla diyebiliriz ki Bakanlık, verilen kararın ve durumun farkında. Son günlerdeki 'bedelli askerlik' konusundaki ani ve hızlı gelişmeler bununla bağlantılı olabilir. Çatışmaların ve ölümlerin arttığı hassas bir dönemde bu konuyu gündeme getirebilmeleri, bedelli askerliği her koşulda, bu konuda oluşan ve daha da güçlenebilecek muhalefete rağmen çıkaracaklarını düşündürüyor. Hükümetin bedelli askerlik konusundaki ani ve hızlı adımları, vicdani ret konusundaki sıkışmışlıkla bağlantılı olabilir. Umalım ki bedelli askerlik konusu, vicdani retle ilgili düzenlemeyi ötelemek üzere değil de vicdani redde ilişkin bir hazırlık amacı taşıyor olsun.”

[1]https://wcd.coe.int/wcd/ViewDoc.jsp?Ref=CM/Del/Dec(2011)1120/13&Language=lanFrench&Ver=original&Site=CM& BackColorInternet=DBDCF2&BackColorIntranet=FDC864&BackColorLogged=FDC864

[2]http://cmiskp.echr.coe.int/tkp197/portal.asp?sessionId=80468976&skin=hudoc-en&action=request