Türkiye’yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet skandalı dünya medyasını meşgul etmeye devam ediyor.

İngiliz Financial Times gazetesi, “Türkiye’deki skandal Erdoğan’a yaklaşıyor” başlıklı haber analizinde, “yolsuzluk soruşturması hükümet üyelerinden kendi ailesinin üyelerine sıçrayacak gibi gözükürken Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, perşembe günü siyasette ayakta kalmak için mücadele veriyordu” denildi.

Yazıda, durumun Washington’da yakından izlendiği belirtilerek Amerikalı bir dış politika uzmanının, “ABD’nin Ortadoğu’daki stratejik çıkarlarının desteklenmesi yönünde oynadığı rol nedeniyle, Türkiye’deki kriz tırmanırsa ABD için ‘büyük bir soruna’ dönüşebilir” görüşü aktarıldı.

Andrew Finkel ve Stephanie Kirchgaessner imzalı yazıya göre, Washington’daki düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Etüdleri Merkezi’nden Anthony Cordesman de “Türkiye, gerçekten kilit bir müttefik. Bu Türkiye’nin son dönemin tarihinde en derin siyasi krizlerden biri. Son günlerde rutin bir yolsuzluk meselesi, bir güç mücadelesine dönüştü” diye konuştu.

Yazıda daha sonra şöyle devam edildi:

“Hükümeti sarsan yolsuzluk ve rüşvet skandalı öncesi ve iktidarının son 10 yılının çoğunda olduğu gibi Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yenilmez gibi görünüyordu. Ancak çarşamba günü Pakistan’a yaptığı yolculuktan döndüğünde o tanıdık imaj yok olmuştu. Analistler, Erdoğan hükümetinin mart için öngörülen yerel seçimlere kadar siyasi bir türbülans içinde kalması olasılığına hazırlanıyor.”

İngiliz Times gazetesi de “Başbakan’a en büyük tehdit onun sadık müttefiki” başlıklı analizde “Recep Tayyip Erdoğan siyasi kariyerini kurtarmak için çabalarken sadık arkadaşı Abdullah Gül olası halefi olarak görülüyor” diye yazdı.

Gazete, “İngiltere’de okumuş olan ılımlı Cumhurbaşkanı Gül, destekçileri tarafından Başbakan’a daha sakin bir alternatif olarak görülüyor. On yılı aşkın süredir devam eden işbirlikleri sırasında Gül iyi polis rolünü, Erdoğan da ülkeyi sert biçimde yeniden şekillendiren kötü polis rolünü oynadı. Cumhurbaşkanı’nın Başbakan’la Kremlin stilinde görev değiştirmesi gerekebileceği dillendirilse de arkadaşlıklarında çatlaklar oluşmaya başladı” yorumunu yaptı.

Gezi olayları sırasında Gül ve Fethullah Gülen’in daha yumuşak bir yaklaşım sergiledikleri belirtilen yazıda, her ne kadar siyasi gözlemciler ikiliyi müttefik olarak görmese de Gül’ün Gülen destekçisi olarak tasvir edildiği vurgulandı.

Yazıda daha sonra, “Eğer Gül (Gülen’in) yanında yer alırsa Erdoğan’ın işi bitmiş demektir. Erdoğan, siyasi kariyerinin ayakta kalması için eski arkadaşını kendine yakın tutmak zorunda olduğunun farkında” denildi.

İngiliz Telegraph gazetesi de Başbakan Erdoğan’ın oğlunun da isminin yolsuzluk soruşturmasına karışmasıyla “görevde kalmaya çabaladığını” yazdı.

Gazete, Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV’in incelendiğini ve TÜRGEV aracılığıyla Erdoğan’a ulaşılmak istendiğini belirtti.

İngiliz Yayın Kurumu BBC ise Erdoğan’ın hem Gezi gösterilerinde hem de yolsuzluk soruşturmasının arkasında “yabancı komplo gördüğüne” dikkat çekerken “On yıl hâkim olduğu sistemin içerisinde organize bir muhalifle karşı karşıya olan Erdoğan’ın siyasi yetenekleri sınanacak, yabancı komplo olsun olmasın” yorumunu yaptı.

Amerikan Wall Street Journal gazetesi “Türkiye’nin Bizans Skandalı” başlıklı haberinde, yolsuzluk operasyonuyla Erdoğan’ın siyasi hâkimiyetinin sınırları olduğunun anlaşıldığı vurgulandı.

Başbakan’ın bir zamanlar önderlik ettiği İslamcı hareket üzerindeki kontrolünü kaybediyor olabileceğini yazan gazete, Erdoğan ve AKP’nin sarsılmaz olmadığının anlaşıldığını yazdı.