Prof. Dr. Baskın Oran, ‘Kürtler üzerine bazı trajikomik deneyler’ başlıklı yazısı nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisini hedef alan açıklamalarını değerlendirdi.

Soylu’nun, "Kendisini bilim adamı olarak pazarlamış", "alçak", "uşak" ifadelerine yanıt veren Oran, “Kendi sebep olduğu haberlere suç duyurusunda bulunuyor. Bu müdahalesinden sonra o haberler şimdi yayılmaya başladı. Kendisine teşekkür ederim” dedi.

Baskın Oran Dihaber’den Kenan Kırkaya’nın sorularını yanıtladı.

* Daha önce de Cumhurbaşkanı benzer sözlerle akademisyenleri hedef almıştı, şimdi bunu içişleri bakanı tekrarlıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürtlere yaptıkları hukuk dışı şeyler, bunlar insanların Türkiye’den buz gibi soğumalarına yol açacak şeylerdi. Onlar bu suçu işlemekten yani Türkiye’yi bölmekten çekinmediler, şimdi ben bunları derleyip olduğu gibi yayınlayınca bölücülük oluyor. Yani, sonuç olarak, kendi sebep oldukları haberlere suç duyurusunda bulunmuş vaziyetteler, farkında değiller.

‘SAYIN BAKAN’A TEŞEKKÜR EDERİM’

İşin ilginç yanı, içişleri bakanının bu akıl almaz ve hakaret dolu müdahalesi sonucu benim o kısaca yazdıklarımın şimdi dipnotlu (yani ispatlı-delilli) biçimiyle internette her yere yayılmış olması. Sayın Bakan’a teşekkür ederim. Sebep oldu.

Teşekkür ederim ama, Bayram biter bitmez kendisine hakaret davası açacağım. Bana “uşak” ve “alçak” diye hakaret ettiği için. Davayı da, Anayasamızda “tarafsız ve bağımsız” olarak nitelenen yargımıza açacağım tabii.

* Hükümete yakın medya sizi hedef aldı…

Yandaş medya demek istiyorsun. Diğer bir fevkalade ilginç ve “yararlı” husus da bu zaten. Bütün yandaş medyada tek bir yerden yollandığı fazlasıyla belli olan ifadelerin bütün yandaşlarda kalıp olarak çıkması: “Bakan Soylu, gazeteci kimliğiyle Kürt halkını kışkırtıp toplumu bölmeye çalışan Baskın Oran hakkında suç duyurusunda bulundu”, veya “’Kürtçe konuştuğu için dayak yedi’ gibi iddia üzerine kurulan algı haberlerini köşesinde sıralayan Oran'ın yazısı tepkilere neden oldu”, gibi.

“Yukarı”dan emir geliveriyor, tembellik gereği hiç değiştirmeden kalıp olarak koyuyorlar. Ben olsam biraz utanırım, azıcık değiştiririm. Bunlar utanmıyor.

‘KOPYA ÇEKMEKTEN DAVA AÇSALAR TUTTURABİLİRLER’

* Bu yazdıklarınızda bir kurgu var mı, Çünkü içişleri bakanı yazınızın kurgulandığını ileri sürüyor açıklamasında…

Ne kurgusu yahu. Medyadan olduğu gibi aldım, hiç değiştirmeden. Benim o yazıda katkım yok. Hani, intihalden (kopya çekmekten) dava açsalar tutturabilirler. Ama o konuda da ne yazık ki şimdi internette benim bu haberlerin dipnotlu biçimi de yayınlandı içişleri bakanının bu twitti sayesinde. O dipnotlu biçimi okusunlar, cesaretleri varsa.

Ayrıca, eğer bu benim derlediğim haberler düzmece olsaydı, yayınlandıkları anda yayınlayanların tepesine binmezler miydi? Ben toplu olarak yazınca bir anlam ifade etti, çok öfkelendiler.

* Niye siz veya diğer aydınlar sürekli hedef…

Çünkü benim gibi arkadaşlar bilimsel bir yöntemle bu yapılanları sergiliyor ve insanları çok etkiliyor da ondan. Bir haber tek başına çıkınca fazla ilgi çekmiyor çünkü etkisi bir kelebeğin ömrü kadar yani 24 saat. Ama benzer haberler toplu olarak bir bütün halinde derlenince ciddi anlam ifade ediyor. Özellikle de, PÖH ve JÖH’ün Şırnak sokaklarında ve bodrum katlarında yaptıkları gibi şeyler.

Ha, bu konuda da yandaş medyanın nasıl tek bir yerden yönlendirildiği konusunda enfes bir delil var. Hepsi aynen ama aynen şunu yazmış: “Terörle mücadelenin gizli kahramanları JÖH ve PÖH timlerine de göndermede bulunan Baskın Oran hakkında? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.” Aynen böyle. Yeşil sabun gibi kalıp halinde.

* Hakkınızda dava açılacağı belirtildi, nasıl değerlendiriyorsunuz... Sizin daha önce Cumhurbaşkanı hakkında açtığınız dava sonuçsuz kalmıştı...

Dava açılmış mı, haberim yok. İçişleri bakanı suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı, onu okudum. Ama dava açılması beni hiç şaşırtmaz. Çünkü davayı savcılar açıyor ve savcılar da AKP iktidarının yönlendirmesinde. Şöyle ki:

AKP iktidarı 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı kanunun 69. maddesiyle savcıları kontrolü altına aldı. Daha önce TCK Md. 277’de bulunan “veya yapılmakta olan bir soruşturmada,” ibaresini metinden çıkarttı ve böylece “soruşturma” aşamasında (yani, savcılara) iktidarın “emir vermesini, baskı yapmasını ve nüfuz icra etmesini” mümkün kıldı. Bu durumda AKP iktidarının savcılara emir vermesi “kanunî” hale geldi.

* Adalet Yürüyüşü’nün sürdüğü bir dönemde bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Savcılara emir. Yeni TCK Md. 277 icabı. O kadar basit.

* Ayrıca adalet yürüyüşüne ilişkin güncel değerlendirmenizi almak istiyorum. HDP katılma kararı aldı, CHP'de yürüyüş Edirne’ye kadar sürsün gibi talepler var. Ne dersiniz?

HDP bence azıcık gecikti. Ama geç olsun güç olmasın. Tabii ki bu yürüyüş E. Berberoğlu için değil, Berberoğlu gibi bütün gadre uğramışlar için yapılıyor. CHP, dokunulmazlıkları kaldırma günahını siliyor. Bu da ciddi bir erdemdir.

Yürüyüşün Edirne’ye kadar sürmesi çok önemli bir simgesel anlam taşıyacaktır, kesinlikle şarttır. Aksi halde CHP egoistlikle ve samimiyetsizlikle suçlanır ve ayrıca CHP’nin başka milletvekilleri de tutuklanabilir. Bizzat Kılıçdaroğlu da. Zaten en fazla fezleke onun hakkında var.