Eskişehir - Muğla'da polisin açtığı ateş sonucu başından vurularak yaşamını yitiren Şerzan Kurt'un ölümüyle ilgili açılan davanın duruşması, savcının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için ertelendi.

 

Muğla'da 11 Mayıs 2009 tarihinde ırkçı grupların Kürt öğrencilere saldırmasıyla başlayan olaylarda polisin ateş açması sonucu başından vurulan ve 17 Mayıs 2009 tarihinde hayatını kaybeden Şerzan Kurt'un ölümüyle ilgili açılan davanın 15. duruşması Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

 

Duruşmada tutuklu sanık Gültekin Şahin hazır edilirken, duruşmaya sanık ve müdafi avukatlarının yanı sıra BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, Şerzan Kurt'un Babası Ömer Kurt, Annesi Necla Kurt ve Eğitim Sen temsilcileri katıldı. Duruşmada tutuklu sanık Gültekin Şahin'in avukatları, müvekkillerinin tahliyesini talep etti. Şahin'in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, savcının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşmayı 24 Temmuz'a erteledi.

 

Duruşmayı değerlendiren Şerzan Kurt'un babası Ömer Kurt, Türkiye'de adaletin yerini bulması için her duruşma günü Eskişehir'e geldiklerini belirterek, "Ötekileştirme olmasın diye çabalıyoruz. Artık gençler ölmesin, öldürülmesin diye davamızın peşindeyiz. Adalet yerini bulana kadar da vazgeçmeyeceğiz" dedi.

 

Bu arada duruşma öncesinde Kurt'un arkadaşları da, Eskişehir Adliye Sarayı önünde toplanırken, dava dolayısıyla Eskişehir Adliye Sarayı önünde yoğun polisiye önlemler dikkat çekti.

 

“CENAZELERE KATILMAK İSTEMİYORUZ”

Şerzan Kurt'un davasını izlemek için geldiği Eskişehir'de, duruşma sonrası gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt bir gazetecinin sorusu üzerine şunları söyledi:

 

"Son üzücü olayla birlikte eşbaşbakınımızın yaptığı çağrı Türkiye'de gündemleşti. Geç oldu ama bugün bunun gündemde olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Biz bütün çağrılarımızın, söylediğimiz her sözün sonuna kadar arkasındayız. Bu ülkede, gençlerin ölmesini ve cenazelerine katılmak istemiyoruz. Onların düğünlerine katılmak, sevinçlerine ortak olmak istiyoruz. Bu genç bir Kürt, Türk, Arap, Laz olabilir. Bizim için fark etmez. Biz asker ölünce de gerilla ölünce de üzülürüz."

 

"BİZ BU ÇATIŞMALARIN DURMASINI ARZULUYORUZ"

Çatışmalara karşı olduklarını belirten Adil Kurt, şöyle dedi: "Biz bu çatışmaların durmasını arzuluyoruz. PKK'ye de, hükümete de çağrımız vardır. Operasyonlar durmalıdır, silahlar susmalıdır. Umuyoruz ki hem hükümet, hem PKK, bu çağrılarımıza olumlu karşılık versin. Süreci negatif karakterden ancak böyle kurtarabiliriz. Bir tarafta gerilla, bir tarafta asker aynı arazide dolaşırken, siz Ankara'da barışı konuşamazsınız, mümkün değildir. İki taraf da bu sefer pozitif karakterli, siyaset sürecinde çözülemeyecek bir sorunun olmadığını düşünüyor."

 

Başbakan Erdoğan'ın 'PKK silah bırakmadan bir adım atılmaz' şeklindeki açıklamalarıyla ilgili olarak Milletvekili Kurt, "Sayın Başbakan silah bırakmanın koşullarını çok iyi biliyor. Kendisinin talimatıyla daha önce iki buçuk yıl süreyle müzakereler olmuştur. Oslo sürecini bugün Türkiye'de konuşmayan kimse yok. Silahlar bırakılacak da nereye bırakılacak, hangi koşullarda bırakılacak? Sayın Başbakan eğer kastı burada teslim olma yönünde ise bu tarz çağrıların daha önce yapıldığını ve karşılık bulmadığını bilmesi gerekir" diye konuştu.

 

"EN ETKİLİ SİYASİ AKTÖR SAYIN BAŞBAKAN'IN KENDİSİDİR"

Türkiye'de bu işi bitirecek kişinin Başbakan Erdoğan olduğunun altını çizen Kurt, şöyle devam etti: "Şu anda şunu bilmek durumdadır. Türkiye'de kanın durmasını isteyebilecek en etkili siyasi aktör yine Sayın Başbakan'ın kendisidir. Bu etkisini, bu rolünü oynamasını arzu ediyoruz. Bunu Başbakan'ın bulunduğu noktadan değil, bulunmasını arzuladığımız noktadan söylüyoruz. Bu noktada Başbakan'a sorumluluk ve görev düşüyor. Atacağı adımların bizde mutlaka karşılığı olacaktır. Türkiye'de Kürt sorununun çözümüne katkı sunmak isteyen ister Sayın Başbakan olsun, ister anamuhalefet genel başkanı, ister MHP Başkanı Devlet Bahçeli olsun. Kim bu katkıyı sunmak istiyorsa, kim bu sorunu demokratik ve barışçıl yöntemlerle, Kürt halkının temel, hak ve özgürlükleri çerçevesinde arzuluyorsa biz sonuna kadar destekleriz."

 

Türkiye'de karar vericilerin hiçbirinin çocuğunun çatışma bölgelerinde askerlik yapmadığını belirten Adil Kurt, "Bugün Meclis çatısı altında bulunan milletvekillerinin hiçbir tanesinin çatışmaların yaşandığı ve ölümlerin olduğu bölgede oğlu ya da yakını askerlik yapmıyor. Bunlar karar vericidirler. Türkiye halklarının bu çarka bir dur demesi gerekir. Gençlerin, başkalarının çocuklarının, yoksullarının çocuklarının üzerine hamaset nutukları atmak kolaydır. Ama attığınız hamaset nutku o acıyı yaşadığınızı hissettirmez topluma." ifadesini kullandı.