Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Rosa Kadın Derneği'ne dönük başlatılan soruşturma kapsamında 22 Mayıs'ta gözaltına alınan 18 kişiden biri olan Barış Anneleri Meclisi üyesi Havva Kıran (65), bir gün sonra çıkarıldığı mahkemece "ev hapsi" şartı ile serbest bırakıldı. Kıran, "ev hapsi" şartının kaldırılması için avukatları aracılığıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundu. 
 
5 GÖZALTI, 106 SORUŞTURMA
 
Yıllardır barış mücadelesi veren Kıran'ın, şeker, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıkları gibi hastalıkları bulunuyor. Tek başına yaşayan Kıran, aynı zamanda her iki dizinden de ameliyatlı. Yaş itibariyle koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle yüksek risk gurubunda yer alan Kıran, bugüne kadar 5 defa gözaltına alındı ve hakkında 106 soruşturma açıldı. 
 
Tek başına yaşadığı için sağlık durumunun daha da kötüye gitmesinden endişe duyan Kıran, gözaltı sürecinde yaşadıklarını, ifade sırasında kendisine sorulanları ve bugüne kadar karşı karşıya kaldığı baskılara ilişkin konuştu. 
 
SİLAH DOĞRULTULDU
 
Son 2 aydır evden çıkmadığına değinerek, ev baskınları sırasında polislerin fiziki mesafe kuralını ihlal edildiğine dikkati çeken Kıran, evine yapılan baskını "hukuksuz" olarak nitelendirdi. Baskın sırasında polislerin kendisine silah doğrulttuğunu anlatan Kıran, evde yalnız olduğunu gören yüzü maskeli polislerin evin kapısında beklediğini ve evinin 9 polis tarafından arandığını aktardı. Ev araması bittikten sonra gelen talimatla evinin ikinci defa arandığını kaydeden Kıran, ikinci aramada baharatların içine bakıldığını ve kendisine ait olmayan bir hard diskin bulunduğunu ifade etti. 
 
Okuma yazması olmadığını söyleyen Kıran, harddiskin kendisine ait olmadığını söylemesine rağmen, tutanak imzalatılmaya çalışıldığına işaret ederek, “Diskin içinde ne vardı bilmiyorum. Bilgisayar kullanmıyorum. Evime zarar vermediklerine dair kağıt imzalatmak istediler. Kabul etmeyerek imzalamadım” dedi. 
 
SUÇLAMALAR: DERNEĞE ÜYELİK, TAZİYEYE KATILMAK  
 
5 saat emniyette ifade verdiğini söyleyen Kıran, “Bana Rosa Kadın Derneği’nin üyesi olduğumu söylediler. Ben derneğin üyesi değilim, Barış Anneleri Meclisi’nde yer alıyorum. Biz bir sivil toplum örgütüyüz. Rosa’nın açıklamalarına katılmak suç değil. İçi boş, gülünç şeylerle suçlandık” dedi. 
 
İfade sırasında kendisine yöneltilen suçlamalara değinen Kıran, şunları söyledi: "Bana ‘Sana Heyva Sor’dan para geliyor’, ‘Dağdan gelenlere yardım ediyorsun’ dediler. Eğer ortada bir para varsa bunun dekontu olur, fişi olur. Bir çocuğumun YPG’ye katıldığını söylediler. Evet, çocuğum Kobanê sürecinde katılım yaptı. Yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum. Zaten çocuğumun gittiği günden bu yana 3 defa onu sormak için beni karakola götürdüler. Yaşamını yitiren gerillaların taziyelerine katılmakla suçlandım. ‘Onlara neden şehit diyorsunuz’ diye bir suçlama da vardı."
 
'EYLEMLERİMİZ SUÇ TEŞKİL ETMİYOR'
 
Kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini ve yaptıkları eylemlerin suç teşkil etmediğini dile getiren Kıran, “Bir insan eğer yaşamını yitirmişse o kişi ile Allah arasında bir hesap vardır artık. Toplumda ise o toplum tarafından şehit olarak kabul edilir. Taziyelerine katılmak, Fatiha okumak suç değil. Biz annelerin amacı ölümlerin önüne geçmektir. Ben barış annesiyim, sivil toplum örgütüyüz. Legal çalışmalar yürüten kurumların açıklamalarına katılmak suç değil. İllegal ise neden açılmasına izin verdiler" diye sordu. 
 
ÖDÜL TÖRENİ, ULUSAL BİRLİK...
 
Diyarbakır Tabip Odası’nın (DTO), “Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü”nü Barış Anneleri’ne vermesinin de dosyada suç sayıldığını aktaran Kıran, “DTO’nın bir ödül törenine katıldık. Her yıl yaptıkları bir etkinlikti. Bu yıl ödülü Barış Annelerine layık gördüler. Bana törene neden katıldığım soruldu. Yerel seçimlerde 'Belediye Eşbaşkanlarının Aday Tanıtım Toplantısına' katılmış olmamda suç sayıldı” dedi. 
 
Kıran, söz konusu suçlamalara ilişkin ise, “Eşbaşkanlık sistemi kadın özgürlüğü demek. Kadın dünyanın var olma sebebidir. Her kurumda kadın olmazsa doğru bir sistem yürümez. O nedenle kadınlar nerede ise biz orada beyaz tülbentlerimizle bulunuruz” şeklinde yanıt verdi. 
 
Kürt ulusal birliği kapsamında yaptıkları konuşmaların da kendisine sorulduğunu belirten Kıran, "Ben bir kadın bir anne olarak, Kürt birliğine ilişkin çağrı yaptım. Özgürlük isteyen, barış isteyen bir anne için kabul edilemez suçlamalar bunlar” şeklinde suçlamalara tepki gösterdi. 
 
PİRİNÇ, DOMATES VE PEYNİR DOSYADA  
 
İfadede kendisine "Neden 8 torba pirinç istedin" şeklinde bir sorunun da yöneltildiğini anlatan Kıran, söz konusu sorunun neden sorulduğunu ise şöyle anlattı: “Damadımın pirinç tarlası var. Anneler bizim pirinçler iyi diye pirinç almak istedi. Bunu bile suç delili yaptılar. Barış Anneleri Meclis olarak dernekte yemek yapıyoruz. Bir anneye ‘Mutfakta 50 TL var. Pazara gidip domates al’ demiş olmam suç sayıldı. Domates diyerek beni şifreli konuşmakla suçladılar. Van’a giderken bir anneye ne istediğini sordum. Benden peynir istedi. Bu konuşmamız ifade tutanağında suç delili oldu.” 
 
HDP ÖNÜNDEKİ KİŞİLER
 
Bir süredir HDP Diyarbakır İl Örgütü binası önünde kişileri neden ziyaret etmediğinin de kendisine sorulduğunu dile getiren Kıran, söz konusu aileleri ziyaret edip, savaşa karşı birlikte mücadele çağrısı yapmak adına partiye gittiklerini ancak bu girişimlerinin polis tarafından engellendiğini hatırlattı. 
 
‘AYNAYA BAKSINLAR’
 
Hastalıklarına ve yaşına rağmen gözaltına alınmasının kanuni olmadığını vurgulayan Kıran,  “ABD’de bir siyasi polis tarafından öldürüldüğü için Türkiye de bu duruma tepki gösterdi. Dili rengi ne olursa olsun kimsenin ölümü bu şekilde hak etmediğini söyledi. İnsan biraz aynaya bakar. Acaba ben kendi halkımın başına ne getiriyorum diye bakar. Kürtler uzaydan gelmedi. Bu toprakların insanlarıyız. Biz bu muameleyi hak etmedik. Gözaltında annesi ile bekleyen Dilgeş’in sesi hala kulaklarımda. O anneyi ve çocuğunun cezaevine gönderilmesi bu devletin bir ayıbı” şeklinde konuştu. 
 
‘YOK ETMEYE YÖNELİK GİRİŞİMLER’
 
Ortadoğu’nun "kanla kaynayan bir kazana" döndüğünü söyleyen Kıran, bu savaş olduğu sürece kadınların barış için mücadele vereceğine işaret ederek, "Anneler çocuklarını ölüm için yetiştirmedi. Çocukları yaşasın diye anneler mücadele ediyor. Kürt çocukları silaha aşık değil, özgürlüğe ve kardeşliğe aşıklar. Kürtleri yok etmeye yönelik girişimler bunlar. Ancak Kürtler artık uyandı. Çocuğunu toprağa veren bir anne ‘özgürlük istiyorum’ diyorsa, o annenin mesajından utanmaları lazım. Kadınlar, çocukları ölmesin diye çalışmaya devam edecek” ifadelerini kullandı. 
 
Kıran, yıllardır maruz kaldığı baskıdan korkmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Ben dizlerimden ameliyatlıyım. Eğer hukuk varsa bu itiraz kabul edilir. Eğer hukuk yoksa kabul edilmez ve ev hapsine alınırım. Ancak ben yalnız yaşıyorum. Bakkala inip bana ekmek alacak kimse yok.”

Kaynak: MA