Barış İçin Akademisyenler/İstanbul grubu adına bildiriyi kamuoyuna sunmalarından bu yana yaşanan gelişmeler hakkında 10 Mart’ta bilgilendirme toplantısı yapan dört akademisyen hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Boğaziçi Üniversitesi’nden Esra Mungan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Kıvanç Ersoy ile bildiriye imza verdikten sonra işten atılan iki akademisyen; Muzaffer Kaya (Nişantaşı Üniversitesi ve Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversitler Şubesi Hukuk Sekreteri) ve Meral Camcı (İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi) okudukları açıklamada  savcılığın hangi suçu istinat edeceğini belirlemeden soruşturmalar için harekete geçtiğini belirterek, barış talebinde ısrarcı olduklarını söylemişti.

Sabah saat 09.30 sularında yakalama kararı ile polislerin evlerine gittiği akademisyenler, evlerinde olmadığı için alınmadı. Akademisyenler, saat 14.00 sularında avukatları ile Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gitti. Kimlik tespitinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde savcılığa çıkarılmaları bekleniyor.

bianet'e konuşan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Başkanı Görkem Doğan, akademisyenlere "terör örgütünü övmek, örgüt talimatıyla faaliyet göstermek” suçlamalarıyla soruşturma açıldığını öğrendiklerini aktardı.

NE OLMUŞTU?

Dört akademisyen 10 Mart’ta Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi’ndeki basın toplantısında İstanbul Savcılığı’nın harekete geçtiği belirtmiş, barış çağrısı yinelemişti.

Akademisyenlere dönük soruşturma ve işten çıkarmalara dair bilgileri paylaşan akademisyenlerin açıklamasında barış koşullarının sağlanması vurgusu vardı.

“Bugün yüreğimizi dağlayan ve çok daha acil olarak çözüme kavuşturulması gereken konu, ülkede barış koşullarının sağlanması. Geçtiğimiz iki ay boyunca Kürt illerindeki savaş tüm şiddetiyle sürmüş, devletin ‘temizlik’ yaptığını iddia ettiği il ve ilçelerden geriye, içinden insan kemiklerinin ve tanınamayacak haldeki yanmış bedenlerin çıkarıldığı, tüm canlıların ve tarihin tahrip edildiği harabeler kaldı.

“Savunma Bakanlığı'nın hazırlayarak Adalet Bakanlığı'na sunduğu güvenlik güçleri için cezasızlık öngören yeni bir yasa taslağı gündemde. Basında yer alan içeriğine göre, bu yasa taslağı, askeri personeli yasal bir dokunulmazlık zırhıyla donatarak hukuka aykırı biçimde güç kullanma yönünde cesaretlendirecek. İnsanlığa karşı suçlar ve insan hakları ihlalleri için hesap verebilirliği ve adaleti sağlamak devletin yükümlülüğü. Ayrıca bu suçlara tanınan cezasızlık mağdurların ve toplumun vicdanında onarılamaz derin yaralar açar. Savaşı daha da kuralsızlaştıran, adaletsizliği, şiddeti ve nefreti daha da derinleştirerek bizi barıştan daha da uzaklaştıracak olan cezasızlık yasa tasarısı mutlaka geri çekilmelidir.”

Akademisyenler, İstanbul Savcılığı’nın imzasını çeken üç akademisyeni ifadeye çağırmasına dair de Savcılığın kendilerine hangi suçun isnat edileceğini dahi belirlemen adli soruşturmalar için harekete geçtiğini belirtmişlerdi.

 “Barış için Akademisyenler olarak can güvenliğimize ve meslek hayatımıza yönelen tüm tehditlere rağmen geri adım atmayacağımızı belirtmek istiyoruz. Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olmanın bize yüklediği sorumluluğa yakışır şekilde hareket edeceğiz. Hem ülkede özgür bir akademinin var olması, hem de kalıcı barışın sağlanması için tüm imkânlarımızla ve var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”

Adliyede dayanışma, Sur'da nöbet, sokak dersleri

Akademisyenler bu süreçte yapacakları adımları şöyle sıralamıştı:

*Adli soruşturmaya uğrayan hiçbir arkadaşımızı yalnız bırakmayacak ve adliyelerde dayanışma içerisinde davaları takip edeceğiz.

* Önümüzdeki haftadan başlayarak Sur'da ve diğer yıkıma uğrayan bölgelerde akademik nöbette olacağız.

* Barış için Akademisyenler metni imzacılarının işten çıkarıldığı üniversitelerin önlerinde sokak dersleri düzenleyerek bu üniversiteleri teşhir etmeye devam edeceğiz

(Bianet)