Covid-19 ile mücadele kapsamında Türkiye de diğer ülkeler gibi bir dizi önlem ve kısıtlamaya başvuruyor. Bunlardan biri de toplu ulaşım, market ve semt pazarları gibi yerlerde maskesiz bulunmamak. Ancak Türkiye’de maske satışı yasaklanmış durumda. Halkın ihtiyacı olan maskeler ise Sağlık Bakanlığı’nın cep telefonlarına yolladığı bir şifreyle eczanelerden alınıyor. Her yurttaşın haftada bir, beş adet maske alma hakkı bulunuyor. 

Yurttaşlar bir süredir maske alımında yaşanan aksaklıklardan muzdarip. Kimi cep telefonuna şifre gelmemesinden, kimiyse maske temin etmemiş olmasına rağmen sistemde almış gibi göründüğünden şikayetçi. 

Aksaklık nedenleri değişse de, maskeye ulaşabilenler ortak bir şikayette birleşiyor: "Maskeler çok kalitesiz."

Sosyal medyada şikayetlerini dile getiren yurttaşlara göre maskeler neredeyse 'tül' gibi. Bantlarıysa çok kalitesiz. İlk kullanımda kopanlar dahi oluyor. 

Peki, Sağlık Bakanlığı’nın dağıttığı maskeler söylendiği gibi kalitesiz mi?

DW Türkçe’den Tunca Öğreten'e konuşan halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık’a göre de Türkiye’de halka dağıtılan maskeler yeterli nitelikte değil. Hatta Covid-19’a karşı tam anlamıyla koruma sağlamadığı bilinen cerrahi maske standartlarını dahi taşımıyor. Saltık, "Dağıtılan maskeler ne Covid-19’u başka birine bulaştırmada, ne de enfekte olmada bir fayda sağlar" diyor. 

Saltık, maskelerin dağıtımıyla ilgili aksaklıklar olduğunu da söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Ülkenin pek çok yerine dağıtılmış değil. Konuştuğum eczacılardan öğrendiğime göre büyük metropollere ağırlık verilmiş ve buralara dağıtılmış. Örneğin Elazığ’da olmadığını öğrendim."

Saltık, maskelerin sayıca çok az olduğu yönünde bilgi edindiğini söylüyor ve ambalajlamanın da hijyenik bir şekilde yapılmadığına dikkati çekiyor.

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Funda Barlık Obuz ise bakanlık aracılığıyla dağıtılan maskelerin hangi materyalden üretildiğini bilmediğini söylüyor ve şöyle konuşuyor: "Bakanlık Covid-19’a uygun bir maske ürettirmiştir diye düşünüyorum. Her ne olursa olsun dağıtılan maskeler alışveriş gibi kısa süreli aktivitelerde kullanılmalı ve kullanıldıktan sonra atılmalı."

Maske satışının yasak olduğunu hatırlatan Obuz, bu konuda hükümetin esnek davranması gerektiğinin de altını çiziyor ve "Biz, cerrahi maske kullanımını öneriyoruz. Bu tür maskeler de en fazla dört saat kullanılıp atılmalı" diyor. 

Adının yayınlanmasını istemeyen İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden biriyse, eczaneler aracılığıyla satılan maskelerde bir standart olmadığı görüşünde. Uzmana göre dağıtılan maskeler birbirinden farklı ve üretimde hangi materyalin kullanıldığıysa belirsiz. Bu da halihazırda dayanıksız olan ve tek kullanımda tahrip olabilen maskelerin Covid-19’dan korunmada işe yarayıp yaramadığını da belirsizleştiriyor. 

DW Türkçe’ye konuşan diğer bir isim de Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Filiz Ünal oldu. Ünal, halka dağıtılan maskelerin tek katlı olduğunu, insana güven vermediğini ve virüsten korunmada etkili olmadığını söylüyor. Ünal sözlerine şöyle devam ediyor: "Tülbent gibi bir kumaştan yapılmış diyeceğim ama o bile daha iyi tutucudur. Maskelerde önemli olan şey nemlenme süresidir. Kalitesiz maske kısa sürede nemlenir ve virüsü dışarı çıkarır."

Ünal, sağlık ocaklarında çalışanlara dağıtılan cerrahi maskelerde de sıkıntı olduğunu belirtiyor. Kendilerine dağıtılan maskelerin üzerinde Çince "Tozlu ortamlarda kullanın" yazdığını anlatan Ünal, "Yani bunlar da aslında cerrahi maske değil. Halka da sağlık çalışanlarına da en azından iki katlı cerrahi maske dağıtılmalı. Sağlık Bakanlığı’nın dağıtılan maskelerin kalitesi ve kullanım süreleriyle ilgili açıklama yapması şart" diye konuşuyor.