Nesin Vakfı, Aziz Nesin’in Madımak Oteli Katliamı’na dair aldığı Eski Türkçe notları yayımladı. Nesin Vakfı daha önce, kendilerinde bulunan metinleri çözerek 13 kitap halinde basmıştı. Şimdi sayısı 400 bini aşan belgeleri ve içeriğini tasnif etmeye çalışan vakfın Genel Müdürü Süleyman Cihangiroğlu arşivdeki belgeleri deşifre etmenin zor olduğuna dikkat çekti. 

Tunca Öğreten'in Taraf'ta yer alan haberi şöyle:

Arşivdeki belgeleri deşifre etmenin zor olduğuna söyleyen Cihangiroğlu, kalabalık bir grubun çözümleme yaptığını söyledi. Taraf’a gönderilen taranmış belgeler arasında en dikkat çekici olanıysa, şüphesiz Aziz Nesin’in katliamı ve Şair Metin Altıok’un nasıl katledildiğini anbean Eski Türkçe olarak kaleme aldığı notlar…

“Bu Kaçıncı Öldürülüşüm Hain” başlığıyla yazılan notlarına Nesin, Pir Sultan Abdal Derneği’nin düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşmadan sonra Sivas’ta içkili bir restoran aradıklarını ancak dönemin Refah Partili Belediye Başkanı’nın getirdiği yasaktan ötürü zor bela bir mekân bulup oturabildiklerini söyleyerek başlamış.

“NEREDEN BİLEBİLİRİZ”

“Oysa benim önceki Sivas’a gelişlerimde meyhaneler, içkili lokantalar, otellerin içkili restoranları dolu olurdu. Bizim masamızda, benim solumda, ertesi gün (2 Temmuz) Madımak Oteli’nde yakılarak öldürülecek olan Behçet Aysan vardı” diyen Nesin, Sivas’a kadar kendilerine eşlik eden Ankara polis korumasının, şehre vardıktan sonra görevi Sivas polisine devredişini de anlatıyor. Nesin, şair Metin Altıok’un ölümünüyse şu sözlerle aktarmış: “Sevgili Metin Altıok masada, tam karşımdaydı. O masada önceden tanıdığım tek kişi olarak salt onu unutmuyorum. İnsan, biraz sonrasını bile bilemiyor. Sevgili Metin Altıok’un, 20 saat sonra Madımak Oteli’nde canlı canlı yakılacağını, ama ölmeyeceğini, hastaneye kaldırılıp iki- üç gün daha acılar çekerek kıvrandıktan sonra, gericilerin 37’nci kurbanı olarak öleceğini nasıl bilebilir.”

TİYATRO DEĞİL KATLİAM

Namaz sonrası otele yapılan kitlesel saldırıda verilen cılız mücadele için “Merdivenlerde savunma örgütlenmesi. Bir saldırı püskürtüldü. Şeriat. Aziz’e mezar olacak” sözlerini kullanıyor Nesin. “Odada kadınlar, başlarını elleri arasına almışlar” derken de, “Oyun yazmıyorum” diye not düşmüş, vahşetin ne kadar mübalağasız olduğunu anlatmak için. Ölümün yavaş yavaş yaklaştığı anlarıysa şöyle kaleme almış, “Aziz’e ölüm” repliğine saatlerce maruz kalan Nesin: “Askerlerin kalkanları, candarma kalkanları. Artıyor. Kalkana filan benzemiyor. Cevat Geray ve karısı beni kaçırmaya çalışıyorlar. Sanıyorum ki onlar, salt benim için bu saldırının yapıldığına içtenlikle inanıyorlar. Ben kaçıp gitsem kurtulacaklarını sanıyorlar. Böyle de düşünmekte haklılar. Çünkü ‘Aziz Nesin’e mezar olacak’ diye bağırıyorlar. Ben de onlara, ‘Sizi bırakıp kaçamam’ diyorum. Bıraksam da, bırakmasam da kaçamam. Ben olmasam kurtulacakları umudu var onlarda. Ben bu devletin nasıl devlet olduğunu bilmeme karşın, hâlâ içimde şöyle ya da böyle bir devletin bulunduğu umudu ve inancı var. Bu yüzden nasıl olsa kurtulacağımıza inanıyorum. Uluç Gürkan valiye telefon açıyor: Bizi buradan aldırtın, aldırtabilirsiniz… Müthiş bir çığlık, kadın çığlığı… Sonra korkunç bir sessizlik. Evet ölüm sessizliği… Kısa sürüyor.” Babasının ölümünden sonra ABD’den Türkiye’ye dönüş yapan Ali Nesin, eski Türkçe belgeleri çözmek için Osmanlıca öğrenmiş. Cihangirlioğlu, Nesin’in uzun bir süre çözümler için uğraştığını ve bir kısmını tek başına çevirdiğini anlattı.