Yurt gazetesinde köşe yazmaya başlayan Ayşenur Aslan, PKK ile bu zamana kadar benzer ilkeler taşıdığını, ancak PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "İslam bayrağı altında toplanalım" çağrısının kendisi endileşelendirdiğini söyledi.

Akşam gazetesinden Özlem Çelik Akarsu'ya konuşan Arslan "PKK'yla ilkelerim örtüşüyordu. Öcalan'ın İslam vurgusundan sonra onlarla da artık yürümeyeceğim" dedi. Arslan Hasan Cemal'e de 'kusura bakmasın' dedi ve Kürt meselesi konusundaki gecikmeli tavrını eleştirdi.

Ayşenur Arslan'ın Akşam gazetesindeki röportajından bazı bölümler:

"HASAN CEMAL KUSURA BAKMASIN!"

“Kusura bakmasın sevgili Hasan Cemal. Dedi ki ‘Biz 12 Eylül sonrası anladık Kürt meselesini’. Boşuna okumuşsunuz o zaman! Diyarbakır’a, Van’a, Hakkâri’ye gitmeye de gerek yoktu. Kürt arkadaşlarımız vardı. Birinci Türkiye İşçi Partisi, Kürt raporu yüzünden kapatıldı. Bir insan Mülkiye’de okur da ya da Türkiye’nin seçkin aileleri arasında olur da bunu bilmez mi? Sırf onun için de söylemiyorum. 60’ından sonra kendini buna vakfediyorsun. Çabasını küçümsemiyorum ama her şeyi geç öğrenirsen sonuç böyle oluyor. Bir özeleştiriyle yoluna devam edebilirsin ama her dönem yanlış yapıp özeleştiri yaparsan bir noktadan sonra derler ki, ya biraz da gör be kardeşim!”

"PKK İLE BENZER İLKELER TAŞIYORDUM"

"Öcalan'ın Türk-Kürt kardeşliği vurgusundan İslam bayrağı altında toplanma noktasına gelmiş olması ve bu mesaja Kürt cephesinde gösterilen yumuşak tavır, beni çok endişelendirdi. Bu ülkede demokrasinin eksik olduğunu söylüyorum ama laikliğin olmadığı bir ülkede demokrasi olması söz konusu değildir. Referansın İslam ise bu ülkede yaşayan insanları İslam bayrağı altında toplamaya çalışıyorsan buradan demokrasi çıkmaz. Öcalan'ın o mesajıyla AKP'nin yelkenlerine rüzgâr sağlandığı kanaatindeyim. Etnik milliyetçilik de bana yanlış geliyordu ama PKK'nın yola çıkışında, daha solda olan, kadın-erkek eşitliğinden hayata bakışa kadar benim de ilkelerimle örtüşecek bir ilkeler bütünü vardı. Oradan geriye bu noktaya mı geldiler? O zaman kusura bakmasınlar onlarla da yürüyemeyeceğim!"

"'EN SAMİMİ PKK' DEDİM, SUÇLANDIM"

Arslan, Kürt siyasal hareketine bugüne kadar nasıl destek verdiyse bugün de hareketi eleştirme, yaşananları sorgulama hakkı olduğunu söyleyerek, “Ben Medya Mahallesi’nde PKK’lı olmakla suçlandım çünkü bu oyundaki en samimi tarafın PKK olduğunu söyledim. Düşüncelerini ve amaçlarını hiçbir zaman saklamadılar. Başta ‘Öcalan ve tüm tutsaklar özgür kaldıktan sonra silah bırakmaya sıra gelir’ diyorlar ama medyadaki arkadaşlarımız bu cümleyi ısrarla görmüyor. Demirtaş, ‘Çekilme barış olarak algılanmamalı’ diyor ama herkes barış türküleri söylüyor,” dedi.

GÜLEN SİYASETİN TAM GÖBEĞİNDE!

“ABD’ye Fethullah Gülen’i ziyarete giden gazetecilerin yazmadığı söyleniyor ama aslında bir süre sonra yazıyorlar. Kaynak göstererek değil de sanki bir yerden duymuş gibi ya da kendi fikirleriymiş gibi yazıyorlar. Fethullah Gülen’in başarılı bir saha çalışması bu. Gazetecileri toplayıp onlara anlatıyor, sonra ‘Aman ha! Hoca Efendi siyasete girmek istemiyor’ diyorlar, siyasetin tam göbeğinde olduğu halde! Siyasete girmek istemiyorsa neden bu kadar önemli gazeteciyi çağırıp Türkiye konuşur ki insan? Burada, AKP şunu yapıyor değil mesele. Zannediyorum, somut şeyler de anlatılıyor. Son bir iki yılın en somut konusu MİT. MİT, Taraf Gazetesi yazarlarını nasıl dinledi, izledi? Altan ailesinin çocuklarıyla ilgili neler yaptı? Bunları söylediğinizde kişileri etkilememeniz mümkün değil. Soyut politik bir tartışma ya da İslam’ın referans alınması konusundaki tutumların farklılığı gibi bir sohbet olduğunu düşünmüyorum. Daha karşısındakileri ikna edecek, zaman içinde argüman olarak kullanabilecekleri verilerle karşılaştıklarını düşünüyorum o sohbetlerde.”