Beyaz Show canlı yayınına bağlanarak öğretmen olduğunu belirten ve “Sessiz kalmayın, insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin” diyen Ayşe Çelik’in, programın yapımcısı Kadir Turnalı’nın ve “Hepimiz Ayşe Öğretmeniz” diyerek kendini ihbar eden 38 kişinin yargılanmasına ikinci duruşmayla Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmaya, tutuksuz 24 sanık ve avukatları katıldı. Beyazıt Öztürk ara celsede tanık olarak dinlendi.
 
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada mahkeme heyeti, sanıkların avukat sayısının hukuka uygun olmadığını ifade ederek her sanık için 3 avukatın duruşmada bulunmasında ısrar etti. Sanık sıfatıyla yargılanan avukat Bahri Belen ise, iddianamenin hazırlanma sürecinin ilgili yasal düzenlemeyi kapsamadığını ve bu dosya için geçerli olmayacağını belirtti. Yaşanan tartışmalar üzerine mahkeme heyeti duruşmaya kısa bir ara verdi. Aranın ardından her sanık için 3 avukatın savunma yapmasına karar verildi.
 
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili İdris Kurt, “Beyaz Show” programında 8 Ocak 2016'da “terör örgütü propagandası yaptığı’’ iddiasıyla program sorumlusu Kadir Turnalı ve programa telefonla bağlanan Ayşe Çelik hakkında ‘’terör örgütü propagandası yapma’’ suçlamasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlamıştı.

Aralarında avukat, akademisyen ve gazetecilerin de bulunduğu 40 kişi de Çelik’in söylediği sözlerin altına imza attıklarını belirterek, kendileri hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı. Savcılık, bu kişiler hakkında da hazırladığı iddianamede, ‘’terör örgütü propagandası yapma’’ suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası talep etmişti.

BARIŞ İÇİN DESTEK İSTEYENLER, BUGÜN AYNI İSTEĞİMİZ İÇİN YARGILANMAMIZI TALEP EDİYOR
 
Duruşmada savunma yapan sanık Orhan Alkaya, “basın açıklamasına katılıp katılmadığını hatırlamadığını, katılmış olabileceğini, cumhuriyet savcılığına verilen dilekçeyi imzaladığını, sanık Oya Engin’in geçen celse verdiği yazılı savunmalarını tekrar ettiğini” söyledi. Alkaya, “davaya konu programı defalarca izlediğini, Ayşe Çelik’in samimiyetle konuştuğunu” anlatarak, “Mesleki birikimim sebebiyle bunu anlayabilirim. ‘Bebekler, çocuklar, anneler ölmesin.’ diyordu. ‘Öğretmenler çocukların gözlerinin içine bakabilsin’ diyordu. En ufak bir terör propagandası yoktu. Bu nedenle bir suç işlenmesi de mümkün değildir.” ifadelerini kullandı. “Çözüm süreci başladığı dönemde devletin kendisi gibi kişilerden destek istemesi sebebiyle en başta hazırlanan 150 kişilik bildiriyi de imzaladığını” savunan Alkaya, “O gün için bizden barış için destek isteyenler, bugün aynı isteğimiz sebebiyle yargılanmamızı talep etmektedirler. Biz Recep Tayyip Erdoğan şiir okuması sebebiyle cezalandırıldığında, bu hususu da düşünce hürriyetine aykırı bularak eleştirmiştik” dedi.
 
Alkaya’dan sonra söz alan Temel Demirer ise savunmasına başladığı sırada mahkeme başkanı “Senin adın ne?” diye sordu. Avukatlar, “Sen” diye hitap edemezsiniz, “Biz de size sen diye hitap edelim” dedi. Başkan ise “Ben yargılanmıyorum” diye cevap verdi. Mahkeme başkanı bunun üzerine “Avukatlar her defasında bunu yapıyor” dedi. Ardından söz alan Demirer, heyet başkanının üslubuna vurgu yaparak “Siz bana nasıl hitap ediyorsanız ben de size aynı şekilde hitap ediyorum” dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Demirer’in salondan çıkarılması için polis çağırdı. Avukatların tepki göstermesi üzerine polisler tekrardan salondan çıkarıldı. Söze tekrardan başlayan Demirer, AİHM içtihatlarına vurgu yaparak “15 dakika boyunca sözüm kesilmesin” dedi.
 
Sanıklar Ferhat Tunç Yoslun, Ayşe Gül, Neşegül Yaşın'ın da savunması alındı.

BEYAZIT ÖZTÜRK TANIK OLARAK DİNLENDİ
 
Yapılan ara celsede tanık olarak dinlenilen Beyazıt Öztürk, ifadesinde telefonla programa katılacak kişilerle pek çok çalışanın ön görüşme yaptığı, genellikle teknik asistanların bu görüşmeleri gerçekleştirdiğini ifade ederek, “Programa telefon ile bağlanacak kişiler, bizi aradıktan sonra biz onlara geri dönüş yapıyoruz ve ön görüşmeyi yapan çalışanımız, telefon veren kişiye hangi konuda ne gibi sorular soracağını sorup uygun sorular soracak olması halinde, bu kişiyi programa almaktadır. Ancak programa katılan kişinin telefonda ne gibi sorular soracağı hususunda reji bilse de herhangi bir yere yazmak gibi bir uygulamamız yoktur. Bu nedenle Ayşe isimli sanığın hangi hususları soracağı hususunda mutabık kalınmış soruların yazılı olduğu bir metin yoktur. Ayşe isimli sanığın asıl soracağı sorunun ne olduğunu programdan sonra ilgili arkadaşlara sorup öğrenmedim” diye konuştu.

Programın tüm inisiyatifinin kendisine ait olduğunu ve yönetmenin yalnızca teknik anlamda görevi bulunduğunu dile getiren Öztürk, “Televizyonda görünen kişi ben olduğum için doğal olarak programın tüm yönetimi ve telefonla katılan kişilerin yönlendirilmesi ve programdan alınması yetkisi de bana aittir. Normalde telefon görüşmesi sırasında, vücudumun bir kısmı ekranda görünmediğinden bağlantısının kesilmesini istediğim kişilerle ilgili yönetmene elle ‘bağlantıyı kesin’ şeklinde işaret yaparım. Olayın yaşandığı gün, ne olduğunu tam anlayamadığım ve hızlı bir gelişme olduğu için böyle bir işaret yapmadım. Yönetmen olan sanığın, Ayşe isimli kişinin yanlış şeyler söylediğini fark etmesem de fark etmesi halinde dahi çalışma şeklimiz itibarıyla telefondan alacak bir tasarruf yetkisi yoktur. Buna ancak ben karar veririm. Ben de fark etmediğim için telefondan Ayşe isimli kişiyi uzaklaştıramadık.” dedi.
 
Ara celseye katılan tutuksuz sanık Kadir Turnalı da savunmasında, “telefonla bağlanacak kişilerle ilgili hangi hususta konuşacakları konusunda mutabık kalındıktan sonra küçük bir not kağıdıyla kendisine ulaştığını, programdan sonra kağıtları attıkları için elinde şu anda bu kağıdın bulunmadığını” söyledi. “Yüzde yüz hatırlamamakla birlikte Ayşe isimli sanığın soracağı sorunun programdaki konukların ünlü olmadan önceki bir anısı ile ilgili olduğunu hatırlıyorum. Telefon ile bağlananlarda direkt soruyu sormayıp önce bir sohbet ortamı oluştuğu için ben konuşmanın ilerleyen aşamalarında Ayşe isimli sanığın sorunun dışına çıktığını fark ettim ancak tanık Beyazıt Öztürk’ün de anlattığı gibi Ayşe isimli sanıkla Beyazıt Öztürk sohbet halinde oldukları için müdahale edemedim. Ancak benim programdaki bir konuğu programın asıl idarecisi olan Beyazıt Öztürk’ten herhangi bir talimat almadan çıkartmam mümkün değildir. Aramızdaki çalışma ilişkisi itibarıyla böyle bir yetkim yoktur.” ifadelerini kullandı.

DAVA ERTELENDİ

Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameleri birleştirme kararı aldı. Beyazıt Öztürk’ün yeniden dinlenmesi talebinin reddine karar veren mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı 1 Mart 2017'e ertelendi.

 
Ayşe Öğretmene destek olmak amacıyla savcılığa başvurarak suça ortak olduklarını bildirenler arasında Ahmet Dindar, Ayşe Erzan, Ayşegül Devecioğlu, Ayşegül İyidoğan, Bahri Belen, Dilek Gökçin, Ercan İpekçi, Ergin Cinmen, Ferhat Tunç, Gençay Gürsoy, Gülseren Onanç, Gülşen Denizhan, Gürhan Ertür, Gürkan Develi, Halim Bulutoğlu, İbrahim Akın, İbrahim Sinemillioğlu, Mehmet Tursun, Mevlüt Ülgen, Murat Çelikkan, Nazmiye Özen, Nergiz Ovacık, Neşe Yaşın, Nil Özsoy Dindar, Orhan Alkaya, Orhan Silier, Oya Baydar, Perihan Pulat, Pınar Önen, Süleyman Eryılmaz, Şanar Yurdatapan, Türkcan Baykal, Üner Eyüboğlu gibi isimler bulunuyor.