Anayasa Mahkemesi, toplumsal gösterilerde kolluk güçlerinin “orantısız güç kullanması” ve “kötü muamele” şikayetlerinin etkin bir şekilde araştırılmadan takipsizlik kararı verilmesine ilişkin emsal niteliğinde bir karara imza attı.

Yaralanma ve ölümlerin meydana geldiği toplumsal gösterilerde, savcılıkların kolluk güçlerinin ifadeleriyle sınırlı kalarak etkin bir soruşturma yürütmeyerek takipsizlik kararı vermesine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından sonra ilk defa Anayasa Mahkemesi de ihlal kararı verdi.

AYM, Diyarbakır'da 13 Eylül 2015'te sokağa çıkma yasağı protestosunda polisin attığı gaz fişeğiyle yaralanan ve gözaltına alınarak darp edilen Serhat Ölğen'in şikayetine ilişkin "etkin bir soruşturma" yürütmediği gerekçesiyle savcılığın aldığı ‘takipsizlik’ kararının ortadan kaldırılmasına karar verdi.

İLK DURUŞMADA BERAAT ETTİ

Merkez Bağlar ilçesi Emek Caddesi'nde üzerinde 50-60 kişilik bir grubun, çöp konteynırlarını yakıp trafiği kapatarak yaptığı eylem sırasında, evinin önünde başına gaz fişeği isabet ederek yaralanan Serhat Ölğen, gözaltına alınıp tutuklandı.

Polisin eylemci olduğu yönünde tutulan tutanak nedeniyle "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına eylem yapmak" suçundan hakkında dava açılan Ölğen, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde 3 Aralık 2015'te görülen ilk duruşmada "her türlü şüpheden uzak delil" bulunmadığı gerekçesiyle beraat etti.

TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ

Ölğen, gözaltına alındığı sırada darp edildiğini, gaz fişeğinin başına isabet etmesiyle kanaması olduğu halde hastaneye geç sevk edilerek acı çekmesine neden olduğu gerekçesiyle şikayette bulundu.

Şikayet üzerine soruşturma başlatan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olay yerindeki mobese kayıtlarını, sağlık raporlarını, 122 Acil Servis kayıtlarını, yaralanmanın nasıl meydana geldiğine ve olayın meydana geldiği yeri araştırmaksızın Ölğen'i gözaltına alan polislerden sadece birinin ifadesi doğrultusunda soruşturmaya dair ‘takipsizlik’ kararı verdi.

Savcılık, "Ölğen'in polise taşlı saldırıda bulunması nedeniyle polisin müdahalesiyle gaz fişeğiyle yaralandığını, polisin müdahalesinin orantılı olduğunu, görevlerinin dışında kuvvet kullanmadıklarını böyle üzerine atılı suçun yasal unsuru oluşmadığını" belirterek kovuşturmaya yer olmadığı kararı aldı.

SULH CEZA HAKİMLİĞİ TALEBİ REDDETTİ

Ölğen'in avukatı Mehdi Özdemir, "işkence ve kötü muamele" iddialarına karşı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının etkin bir soruşturma yürütmediği, hedef gözetilmek suretiyle başvurucunun gaz fişeğiyle yaralanmasına sebep olan polis memurları hakkında verilen kararın kaldırılmasını talebiyle Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hakimliğine başvuruda bulundu.

Hakimlikçe talebi reddedilen Ölğen'in avukatı Mehdi Özdemir, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

'DEĞERLENDİRMENİN ÖLÇÜTLERİ ANLAŞILAMAMAKTADIR'

Anayasa Mahkemesi, kararında iç ve uluslararası hukukta "işkence ve kötü muamele yasağı" hükümlerine işaret ederek, AİHM’nin bu yöndeki kararlarına atıfta bulunarak, bir üyenin şerhine karşı başvuruyu kabul edilebilir buldu.

Savcılığın şikayetçinin ‘şüpheli’ sıfatıyla aleyhinde yürüttüğü soruşturmada ele alıp değerlendirdiğini, fakat ‘müşteki’ olarak ayrıntılı olarak beyanlarını almadığını, kameraları incelemediğini belirten AYM, başvurucunun yaralanmasına rağmen savcılığın müdahalenin orantılı olduğunu savunduğunu belirterek, "Savcılık tarafından orantılılık değerlendirmesinin hangi ölçütlere göre yapıldığı anlaşılamamaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

'ETKİLİ SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ'

"Belirtilenler ışığında öncelikle başvurucunun kolluğun attığı gaz fişeğiyle yaralandığının kamu makamları tarafından kabul edildiği ortaya konmalıdır" diyen AYM, kararında şu tespitlere yer verdi:

"Bu kapsamda soruşturma makamlarından olay ve olguları ciddiyetle öğrenmeye çalışması, soruşturmayı sonlandırmak için temelden yoksun sonuçlara dayanmaması beklenir. Bunun için öncelikle başvurucunun yaralanmasına neden olan gaz fişeğini atan kolluk görevlisinin tespit edilmesi, atışın hangi mesafeden hangi açıyla yapıldığının, başvurucunun özellikle hedef alınıp, alınmadığının ve atış saikinin belirlenmesi gerekir. Bu nedenle başvurucuyu yaralı hâlde yakalayıp zırhlı araca götüren kolluk görevlilerinin gerektiği takdirde şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınması, ayrıca olay yerindeki işyerlerinin güvenlik kamerası görüntülerinin ve mobese kayıtlarının tespiti, zaruret hâlinde keşif yapılması, varsa olay yerinde bulunan kişilerin tanık olarak dinlenmesi olayın delillendirilmesinde önem arz etmektedir.

Savcılık tarafından yapılan soruşturmada, belirtilenler doğrultusunda herhangi bir işlem yapılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla somut olayda soruşturmanın etkili olması için soruşturma makamlarının kötü muamele iddiasını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri gerekliliğinin sağlandığı söylenemez. Savcılık; fail veya faillerin tespitine ilişkin herhangi bir çalışma yürütmeden, olayın hangi şartlar altında ne şekilde gerçekleştiğini titizlikle araştırmadan, dosya üzerinden orantılılık incelemesi yaparak kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir. Soruşturmanın etkililiği konusunda bu bölümde yer verilen değerlendirmeler bir bütün hâlinde ele alındığında gerçekleşme koşulları tam olarak açıklığa kavuşturulamamış olan başvuru konusu olayda, kapsamlı bir inceleme ve araştırma gerçekleştirilmemesi nedeniyle etkili bir soruşturma yürütülmediği sonucuna ulaşılmıştır."

Olayda gaz fişeğiyle maruz kalınan eylemden dolayı Anayasa'nın 17. Maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan ‘kötü muamele yasağı’nın usul boyutu bakımından ihlal edildiği sonucuna varan Mahkeme, gaz fişeğiyle yaralama sonrası kötü muamele iddialarının delillere rağmen yeteri kadar araştırılmadığı için de “ihlal” kararı verdi.

AYM, kararın bir örneğinin kötü muamele yasağı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verdi. Karar bir aleyhte oya karşı oy çokluğuyla alındı.

AVUKAT: ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMELİ

Kararı değerlendiren Ölğen'in avukatı Mehdi Özdemir, şöyle konuştu:

"Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı ile polisin gaz tabancasını hedef gözetip gözetmediği, mesafe, yaralama sonrası gözaltına alınma, fiziksel şiddete maruz kalması, hastaneye geç sevk edilmesi ve tedavide yaşanan gecikmeler üzerine şüpheli polis tespiti yapılmaksızın verilen takipsizlik kararının işkence, insanlık dışı ve kötü muamele yasağını ihlal ettiği belirtilmiştir. Olayın yaşandığı 13 Eylül 2015 tarihi itibariyle Diyarbakır İli Sur İlçesi’nde, sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Yasak döneminde,  müvekkil yasak kararına karşı düzenlenen etkinlikte polisin orantısız şiddetine maruz kalmıştır. Kolluk görevlilerince orantısız şiddet kullanımına karşın, etkin bir ceza soruşturması yürütülmediğinden cezasız kalınmaktadır. Bu kapsamda, Anayasa Mahkemesinin bu emsal kararı ile birlikte, olayın yaşandığı dönem ve sonrasında yaşanan süreç itibariyle, orantısız şiddet vakıalarında etkin bir soruşturma yürütülmesi gerekir"

Kaynak: Mezopotamya Ajansı