Anayasa Mahkemesi, faiz işletilmesi veya icra yoluyla tahsil edilmesi mümkün olan frekans bedelini ödeyemediği için bir televizyon kanalının yayının durdurulmasını Anayasa'ya aykırı buldu.

Gazete Duvar'dan Murat İnceoğlu'nun haberine göre Anayasa Mahkemesi kanal ve frekans tahsis ücretini ödemeyen bir televizyonun yayınının durdurulmasını anayasa ihlali olarak değerlendirdi.

Mahkeme, yayın durdurma tedbiri konusunda, “hedeflenen kamu yararı ile ifade ve basın özgürlüğü arasında bulunması gereken makul dengenin kurulamadığı sonucuna ulaşılmıştır” ifadesine yer verdi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun bir televizyon kanalının frekans ve kanal tahsis ücretini ödeyememesi nedeniyle, ‘Radyo ve Televizyon Kuruluş ve yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’ uyarınca yayın durdurma kararı verdi.

Televizyonun temsilcileri ise yasada yer alan “Kanal ve frekans bedelinin 42’nci maddeye göre ödemeyen’ kurumların bir ay içerisinde yayınının durdurulması şeklindeki düzenlemeye itiraz etti. Danıştay 13’ncü Dairesi düzenlemenin anayasaya aykırılık teşkil ettiği gerekçesi ise konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.

Anayasa Mahkemesi oy çokluğu ile aldığı kararda, yasada yer alan düzenlemenin kamuya ait olan frekansların etkin ve adil kullanımı amacıyla yapılan düzenlemenin ‘makul bir denge’ kuramadığına karar verdi.

Kararda, ” İtiraz konusu kuralda gecikmesi ya da ödenmemesi durumunda gecikme zammı uygulanan ve icra yoluyla da tahsili mümkün olan bir alacak nedeniyle kademeli bir tedbir yöntemi olmaksızın, doğrudan özel radyo veya televizyon yayınının durdurulması öngörülmektedir. Kanun’da ödenmeyen parasal tutar için bir sınır da öngörülmemiş, küçük meblağlar için de bu sürecin işletilebilmesine imkân tanınmıştır. Tedbir sonucunda ilgili kanalın faaliyetlerinin durması ve gelirlerinin kesilmesiyle geçici olan yayın durdurma tedbiri kalıcı hâle gelebilecektir.” denildi.

Mahkeme kararında “Basın özgürlüğüne yönelik sınırlamaların, bireylerin haber alma hakkını da temin ettiğinden daha katı ölçütlere tabi olması gerekir. Bu çerçevede öngörülen tedbirin kuralla ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmadığı, sınırlamayla hedeflenen kamu yararı ile ifade ve basın özgürlüğü arasında bulunması gereken makul dengenin kurulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.” denildi ve düzenlemenin Anayasa’nın 13’ncü, 26’ncı ve 28’nci maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar verildi.